Batı, Doğu Akdeniz’den başlar. Anadolu, göçlerle gelen toplumların yüzünü batıya çeviren topraklardır.
Bu topraklarda kurulan devletler ve son olarak da İmparatorluk bakiyesinden kurulan Türkiye Cumhuriyeti, Anadolu topraklarının dönüştürücü gücünün getirdikleriyle anlamlıdır.
Yeni bir çağın şafağında, Anadolu bir kere daha, bölgesinde,“zamanın ruhunu yakalayan Cumhuriyet” fikrine öncülük etmeye hazırlanıyor. Hanefiler, Aleviler, Kürtler bu süreçte önemli rol oynamakiçin gün sayıyor. Geçirmekte oldukları sosyal evrimi görmek gerekir.
Öte yanda, Deizm’in din toplumlarını dönüştüreceğine dair emareler giderek çoğalıyor. Dinler çağının sonu göründü.
Cumhuriyet’i yeniden inşa fikri durduk yerde ortaya çıkmış değil. Yeni Dünya düzeninde devletler ve sınırlar önemini kaybediyor. Para ve mülkiyetin yeniden tanımlanacağı günler uzak değil. Yeni sosyoloji, yatay toplumda ifadesini buluyor.
Yanı sıra, dengeden çıkan sistemde değişim koşullarıyla baş edemeyen ülkelerde belirsizlik çok fazla. Bu durum, toplumda güven yitimine yol açıyor. Sonuç, aşırı sağ hızla yükseliyor. Çünkü, birbirine benzeyenler yakınlaşmaya başladı.
Dünya ahvali böyle iken, Türkiye ya Cumhuriyet’i uzlaşma kültürüyle yeniden yapılandıracak, ya da her grup kendi yoluna gidecek.
Çıkış, Anadolu’nun tarih ve kültür mirasıyla mütecanis, yeni Dünya düzeni koşullarıyla uyum aramaktadır.
Biricik hedef, Türkiye’yi Dijital Devrim koşullarıyla buluşturmaktır.