GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
27 Ağustos 2022 Cumartesi

Çocukken kalbimizi çalardı... Ya şimdi?

Yalnız bizde değil; Hollywood’da böyle…

Çocuk yıldızlar…

Büyüyünce bitiyorlar!

Minicikken “büyük” yıldız; büyüyünce dönüp bakan yok!

Düzen mi bunu emrediyor yoksa…

Minicikken daha sempatik oldukları için mi?

Keşfetmek mümkün değil…

***

Türk Sineması’nın doğumu…

14 Kasım 1914 olarak kabul edilir…

Aradan 108 yıl geçmiş…

Son 25 yılın TV dizilerindeki bıcırıkları bi’kenara koyarsanız…

Yeşilçam’da sadece “iki kız çocuğu” unutulmaz…

Biri, “Ayşecik” olarak anılarımızı süsleyen Zeynep Değirmencioğlu

Diğeri ise, “Parla Şenol”

Çocukken yüz binlerce hayranları vardı…

Büyüdüler ve unutuldular…

Çünkü, onlar…

Çocuk halleriyle Türkiye’yi fethetmişlerdi…

Büyüdüler; büyü sona erdi…

***

Bugün o “Şeytan Çekici” kızların…

En ünlü olanı ile buluşuyoruz bu satırlar arasında…

***

Gözünüzde canlandırmaya çalışın…

50’li yılların ortası gibi…

Yani…

Aşağı yukarı 60 küsur yıl öncenin İstanbul’u… 

Türk Sineması istim üstünde…

Ağlatan melodramlar çok revaçta…

Vatandaşın en büyük eğlencesi sinema…

Böylesi bir atmosferde…

Kıvrak kalemine çok güvenen bir hikaye yazarı var…

Adı, Hamdi Değirmencioğlu

O kadar güzel çocuk hikayeleri yazıyor ki…

Sadece okumakla kalmıyor; adeta yaşıyorsunuz…

Hikaye sona eriyor; siz iki göz iki çeşme!

Yazar Hamdi Bey’in…

Bi’de dünya tatlısı kızı var…

İki yaşındaki Zeynep, tam bir “Şeytan Çekici”

Bir bilmiş, bil bilmiş; demeyin gitsin…

O yaşta sanki dünyayı parmağında oynatıyor…

Büyükler bile O’nunla çocuklaşıyor…

***

Yazar baba, sonunda bir film yapımcısı ile anlaşıyor…

O minicik kız çocuğu önce “Papatya” filminde…

Kendisi gibi “minicik” bir rolde oynayacak…

Tutarsa, bir yıl sonra gerisi gelecek…

Senaryoyu baba yazacak, minicik kızı oynayacak…

Tek şartı var, senarist babanın…

Her filmde kızının adı “Ayşecik” olacak…

Yapımcı tayfası fazla üstünde durmadı; “okey” dediler…

***

Kahverengi gözlü, buğday tenli o “Ayşecik” var ya…

O kadar şirindi ki, bi’anda film setlerinin neşesi haline geldi…

Küçük kız film çekildiğinden bile habersizdi…

Kamera karşısında çok rahattı…

“Şeytan Çekici” özelliği ile ortalığı birbirine kattı…

***

Hele, afişlerde ilk kez adının yazıldığı 1958 yapımı…

“Ölümden de Acı” vizyona girdiğinde…

(Düşünün artık, 64 yıl önce çevrildi o film…)

Türkiye’de yer yerinden oynadı…

Nursan Alçam gibi…

Çocuk seslerinde son derece başarılı bir sanatçı…

Sesiyle hayat verdi o doğuştan yetenekli yavruya…

Çocuk filmlerine hasret seyirci…

Bir anda bağrına bastı “Ayşecik” adlı şeker kızı…

***

“Ayşecik” tiplemesi…

O kadar sevildi ki…

Dört yaşındaki “Zeynep”, ilk filminden 50 bin lira aldı…

Senaryo için babasına da 5 bin lira ödendi…

Ayşecik, henüz dört yaşında olduğu için kazandığı parayı…

Ailesi O’nun adına aldı; yatırım yaptı…

***

Hemen ikinci filmin hazırlıkları başladı…

Ayşecik, bu kez 200 bin lira alacaktı…

O filmde resmen “yıldızlar geçidi” ile oynayacaktı…

Adı, afişlerde…

Necdet TosunVahi Öz ve Münir Özkul gibi aktörlerin…

Üstüne yazıldı…

Mesela…

Hulusa Kentmen, değişmez dedesiydi Ayşecik’in…

Sadri Alışık ile Ayhan Işık da…

Yetenekli Ayşecik’le onlarca filmde başrolü paylaştılar…

***

Zaman geçiyor…

Ayşecik…

Büyüyor, serpiliyor ve genç kızlığa doğru yelken açıyordu…

Ünlü yönetmen Hulki Saner çok bastırdı…

“Genç kız rolleri için harika senaryolar yazarız” diye…

Ama senarist baba Hamdi Değirmencioğlu…

Ayşecik filmlerinin sayısının 70’i bulduğunu hatırlattı…

Kızını düşünerek…

“Misyonumuzu tamamladık, tadında bırakalım” dedi…

***

“Ayşecik”in büyüsü neydi?

Mesela…

Çok bilmişlik, en tatlı özelliğiydi…

İyilik yapma duygusu ile yoksulluğun bir araya gelmesinden oluşan…

Olağanüstü öykülerin içinden…

Bir “fındık kurdu” gibi çıkan bu kızın yaptıkları…

Türk Ailesi’nin sinema salonlarına koşmasına neden oluyordu…

“Ayşecik” filmlerinin çok tutmasının temelinde…

İşte bu “ayrıntı” yatıyordu…

Türk Sineması, “Ayşecik” filmleri ile…

İlk kez komşu ülkelere açıldı; yapımcılar büyük paralar kazandı…

***

Ayşecik’in hayatında tatlı sürprizler hep devam etti…

1972 yılında…

“Hayat mı Bu?” filminde beraber rol aldığı…

Dönemin ünlü futbolcusu Serkan Acar’la 3 yıl sonra evlendi…

İki erkek evlat sahibi oldu…

Son kez, kameraların karşısına geçtiğinde…

Takvimler 1974’ü gösteriyordu…

“Macera Yolu” filmiyle noktayı koydu…

İki yaşından beri setleri birbirine katan afacan kız…

Toplam 44 film çevirdikten sonra…

Sinemayı bıraktı…

Evinin kadını oldu…

Ne var ki, uzun bir süre sonra evliliği çatırdamaya başladı…

O tatlı kız…

38 yıl sonra eşi Serkan Acar’a “şiddetli geçimsizlik” nedeniyle…

Boşanma davası açtı…

Gelin görün ki, üç yıl sonra…

Serkan Acar hastalandı, ne yazık ki kurtaramadılar…

***

Ayşecik, İstanbul’da yaşıyor ve yıllardır “emlakçılık” yapıyor…

Hali, vakti yerinde…

Yakın dostlarına…

Geçmişle harmanladığı bugünlerini içinden geldiği gibi özetliyor:

“Zaten iki yaşından 20’li yıllarıma kadar setlerdeydim... Oyunculuğa benim bıraktığım yaşta başlayanlar var... Çocukluğu, genç kızlığı setlerde geçmiş biri olarak evlilik hayatı, ev hanımlığı ve çocuklar çok daha cazip geldi zamanında bana... Sinemayı bıraktığıma hiç pişman olmadım... Ayrıca hiç özlemiyorum…”

***

Yeşilçam’ın her devrinde çocuk yıldızlar oldu…

O kadar sevimliydiler ki…

Al koltuğunun altına eve götür; o kadar yani…

Ancak…

Hiç biri, “Ayşecik”in yerini tutamadı…

***

Bitiriyoruz…

Sizlere…

15 gün sonra (12 Eylül) 69 yaşına basacak olmasına ve dahi…

En son 48 yıl önce kamera geçmesine karşın…

Türk halkının hiç unutmadığı…

Ölümsüz “Ayşecik” rollerinin yetenekli yıldızı…

Zeynep Değirmencioğlu’nun öyküsünü anlatmaya çalıştım…

İnsan merak ediyor…

Acaba, bugün teklif gelse…

Tatlı ama bi’okadar da “Şeytan Çekici” bir kayınvalide rolü…

Nasıl da yakışır…

Zeynep Değirmencioğlu’na…

Eh, ne de olsa bizim “tertip”ten…

Nokta…

Sonsöz: “O yıldızlar hiç sönmesin; duamız budur… / Anonim…”