GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
5 Aralık 2018 Çarşamba

Centilmenlik en az iki centilmenle olur

İzmir, Büyükşehri yönetecek başkanı arıyor. AKP adayını belirledi. CHP’de ise arayış sürüyor.

CHP’nin göstereceği adaya, yeni Başkan gözüyle bakılıyor.

AKP’nin İzmir’de seçim kazanacağı yok. İzmirli seçmen ile Erdoğan’ın yıldızı barışmıyor.

Dolayısıyla, CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı adayının belirlenme süreci hayli çekişmeli ve heyecanlı bir seyir izliyor.

Buraya kadar her şey olağan gibi görünüyorsa da, CHP İzmir’de Başkan adaylarının ortaya çıkış sürecinin sıkıntılı olduğunu düşünüyorum. Nedenine gelince;

Bilindiği gibi, Başkan Kocaoğlu, aday olmayacağını açıkladıktan sonra, yeni aday belirlenirken görüşünün ve rızasının alınması gereğini, bir şekilde dile getirdi.

Görüşünün alınması anlaşılır bir durum olabilir de, rızasının alınması biraz tuhaf kaçtı.

Her neyse, bu açıklamadan sonra, aday adayı tablosu şöyle oluştu; Kocaoğlu’nun dolaylı, dolaysız onayını alan aday adayları... Ona rağmen ortaya çıkan aday adayları…

Kapalı kapıların ardından yansıyan manzaraya gelince; Kocaoğlu’nun rıza göstermediği üç isimden biri olan Tunç Soyer, Başkan adaylığına en yakın isim olarak anılıyor. Kocaoğlu’nun rıza gösterdiği isimler ise sürekli değişiyor. Durmadan yeni isimler çıkıyor ortaya.  

Yani Tunç Soyer bir başına yerini korurken, karşısına neredeyse her hafta alternatif aday adayı çıkıyor veya çıkarılıyor. Dahası yerel medyanın her hafta methiyeler düzerek piyasaya sürdüğü aday adaylarıyla süreç adeta dejenere ediliyor.

Bütün bu olan bitenden benim anladığım;

Kocaoğlu’na kurtarıcı olarak geri dönmesi için sanki zemin hazırlanıyor. Buna o iki dil bilen meçhul kadın aday adayı da dâhil.

Yerel seçimlere giderken, CHP İzmir’de iki farklı anlayışın mücadelesine tanık oluyoruz:

Birinci anlayış, yapılanları yapılacakların teminatı olarak görüyor. İkinci anlayış, yerel siyaset ve yönetim anlayışında köklü değişimi işaret ediyor.

Birincisi, Aziz Kocaoğlu’dur. İkincisi, Tunç Soyer’dir.

Benim dileğim, siyasal mücadelenin açık ve doğrudan olmasıdır. Kişilerin değil, yapılacakların konuşulmasının gereğine inanıyorum.

Ne yazık ki gerçeğin bilgisini yadsıyan algı oluşturmaya yönelik taktiklerle toplumu yönlendirmek marifet sayılıyor. İktidarın bu konuda hayli iyi olduğunu kabul etmek gerekir. Ancak CHP’de kimi grupların da iktidarla yarıştığını görmek hoş olmuyor.

Sonuç olarak, “insanı en iyi yanıltan, en iyi budala yerine koyan ipi göğüsler” anlayışına dayalı siyasetin saygı duyulacak tarafı yok. Hoş, onların da biz yurttaşlara saygı falan duydukları yok.

Böylece anlaşıp gidiyoruz. Veya anlaşamıyoruz…

Ben gene de hatırlatmak istedim; Centilmenlik, en az iki centilmenin varlığını gerektirir.