GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
2 Aralık 2011 Cuma

CHP’nin İzmir ile medyanın o haberle imtihanı!

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik 22 Kasım sabahı fitili ateşlenen polis operasyonunun ikinci dalgasından sonra gerek adliye koridorlarında gerek siyaset sahnesinde gerekse medya dünyasında çok ama çok ilginç gelişmeler yaşanıyor.
Psikolojik bir harbin göbeğindeyiz sanki.
*
Bizler Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonun yansımalarını konuşup/yazmaya dahası süreci anlamaya çalışırken önce devletin ajansı A.A’dan sonra da Cihan Haber Ajansı’ndan bir haber servis edildi. ‘Kocaoğlu ve 89 meclis üyesi hakkında soruşturma’ başlıklı o haberi görünce önce ‘haberci refleksiyle’ atladık üstüne.
Ne olmuş, ne zaman olmuş, kim, neden soruşturulmuş gibi soruları refleks icabı sormaya çalışırken bir anda cevabı zaten bildiğimizi anladık.
Cevabı biliyorduk.
Çünkü ortada yeni bir şey yoktu.
Taa 1 Ağustos tarihinde açılmış bir bakanlık soruşturmasıydı konu.
Yazmış, çizmiş, üstüne konuşmuştuk bile.
Hatta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, 1 Ağustos tarihinde açılan bu soruşturmaya ilişkin en az 10 farklı tarih ve mekanda açıklama yapmıştı.
Önceki gün bir anda servis edilen haberi egedesonsöz.com olarak bu yüzden yayınlamadık. Çünkü ne soruşturma yeniydi ne de haber. Biz ne yaptık?
Yeni olan başka bir soruşturma haberini yayına koyduk. Başkan Kocaoğlu, meclis üyeleri ve de Karabağlar Meclis üyelerini de kapsayan ‘danışman arazisi’ soruşturmasındaki flaş gelişmeyi yayınladık.
Çünkü Danıştay daha eski olan bu soruşturmaya itiraz eden Büyükşehir Belediyesi’nin itirazını reddetmiş, soruşturmanın devamından yana karar almıştı.
Hem de birkaç gün önce…
*
Ağustos ayının ilk günü açılan bir soruşturmanın 4 ay sonra Aralık ayının başında servise konulmasına da ilk etapta bir anlam veremedik.
Gazetecilik açısından haberin yeni olan hiçbir tarafı olmadığı ortadaydı.
Danıştay’a itiraz edilmiş ama henüz karara bağlanmamıştı bu itiraz.
O zaman haberde yeni olan neydi?
Neden şimdi yani operasyonun en sıcak günlerinde servise konulmuştu?
Beni asıl sükût-u hayale uğratan bu da değildi.
Bayat hem de kokuşmuş derecede bayat bir haberin başta ulusal gazeteler olmak üzere yerel gazetelerin tamamına yakınında kocaman puntolarla yayınlanmış olmasıydı beni hayal kırıklığına uğratan.
Ve uzun süredir üzerinde kafa yorduğum mesleğin gidişatına yönelik derin bir üzüntüye gark etti beni bu gelişme…
Hadi diyelim ki ajanslar yanlış yaptı ve eski bir haberi yeni makyajla yayınladı.
Peki, ajansın geçtiği bu bayat haberi koca koca gazeteler, koca koca puntolarla nasıl yayınladı?
Diyelim ki ulusal medya İzmir’deki bir mülkiye soruşturmasını bizim kadar derinlemesine takip etmediği için boşta bulunup eski haberi sıcak bir gelişmeymiş gibi yayınladı.
İzmir medyasının o tecrübeli kalemlerine, anlı şanlı yazı işleri müdürlerine, koca koca genel yayın yönetmenlerine ne oldu?
Hepsi mi uyudu? Hepsi mi atladı haberin 4 ay önce başlayan, defalarca haber yaptıkları  kokuşmuş bir soruşturmadan ibaret olduğu gerçeğini.
Diyelim ki 4 ay uzun bir süre… Başkan Kocaoğlu’nun Kurban Bayramı sonrası Urla’da yaptığı, ‘80’e yakın müfettiş tepemizde. Bakanlığın yaptığı Urla planının soruşturmasını bile bize açtılar’ diye bağırdığı o haberi de mi unuttular?
Yoksa gafil avlanıp istemeden de olsa bir psikolojik savaşın tarafı mı oldular?
Bir dönem Türk medyasına yön veren kalemleri, gazete/tv yöneticilerini çıkaran İzmir medyasının içine düştüğü aczi ortaya koyması açısından da önemliydi bu haberin görülmesi… Bir zamanlar habercilik açısından adeta sinekten yağ çıkaran İzmir medyasının gelinen noktada önüne konulan her yemeğe sorgulamadan kaşık salladığının resmiydi ya da.
O yemek kokuşmuş, bayatlamış da olsa İzmir medyası yiyordu işte.
Anlı şanlı İzmir medyası!
Kötü hem de çok kötü bir sınav verdi medyamız.
Bayat bir haberi flaş bir gelişmeymiş gibi görerek…
*
İzmir medyasının bayat haberle imtihanından sonra CHP’nin İzmir ile imtihanına dönelim. Malumunuz Pazar günü İzmir’de bir miting var. Adı Cumhuriyet, Demokrasi ve Özgürlük! Bu adı koyan da mitingi duyuran da CHP Genel Merkezi… İzmir Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Birgül Ayman Güler… Kendisi 2007 Mayıs’ında düzenlenen Cumhuriyet Mitingi’nin de organizasyon komitesindeydi.
Hani 1 milyona yakın kişinin katıldığı Kordon’un bir uçtan bir uca gelincik tarlası gibi süslendiği o mitingden söz ediyorum. O gün o mitingi düzenlerken Birgül Ayman Güler CHP’li bile değildi belki.
Zaten mitingi düzenleyen de CHP değildi.
Genel Başkan Deniz Baykal’ın hem partide hem de İzmir’de en güçlü olduğu dönem olmasına karşın mitingde kürsüye çıkıp konuşma bile yapmamıştı.
Bugünkü mitingi düzenleyen ise CHP genel merkezi…
Aslında öyle planlanmamıştı bu miting.
Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonun hemen ardından başta sendikalar olmak üzere bir grup sivil toplum örgütünün fikriydi İzmir’de bir miting düzenlemek.
CHP adına bu fikre destek veren dahası süreci kontrol eden isimlerse Milletvekili Alaattin Yüksel ve Mustafa Moroğlu idi.
Başkan Kocaoğlu’na siyaseten yakın olan bu isimler sivil toplumun da desteğiyle ‘Adalet istiyorum’ pankartlarıyla İzmir’i kuşatıp polis operasyonlarıyla mağdura dönüşen Kocaoğlu’nun toplumsal gücünden de yararlanarak meydanı doldurmayı umuyordu.
Ancak İzmir’deki hesap Ankara’ya uymadı.
CHP bir anda mitingi sahiplendi ve kurguyu Büyükşehir yerine tutuklu milletvekili Mustafa Balbay üzerine yaptı. Ergenekon sürecine tepkili olan İzmir halkının ulusalcı duruşunu Büyükşehir’deki mağduriyetin önüne koyan CHP’yi şimdi büyük bir imtihan bekliyor.
Başta malum medya olmak üzere yayın kuruluşları bu mitingi 2007’deki görkemli/muhteşem Cumhuriyet Mitingi ile kıyaslayacak.
Tam da CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun ‘Dersim açmazıyla’ boğuştuğu sırada.
Bu sabah Radyo Pause’deki canlı yayın konuğum İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel’di.
Mitingi ‘Adalet Mitingi’ olarak tanımlayan Yüksel, İzmir halkını davet ederken de Pazar günkü mitingin bir parti mitinginden çok son süreçte başta demokrasi, adalet olmak üzere tüm olumsuz gelişmelere bir tepki mitingi olarak değerlendirilmesini istedi.
Bir yandan uzun süre görevden alınma korkusuyla yaşayan parti örgütünü mitinge motive etmeye çalışan Yüksel, diğer yandan farklı parti tabanlarına da seslenerek, ‘Bayrağınızı alıp alanı doldurun. İzmir’in demokratik tepkisini Ankara’dan hissettirin’ diyordu. Ama satır aralarında Gündoğdu’daki kurgunun yanlış yapıldığını da itiraf ediyordu.
Bakalım Pazar günü ne olacak, mitinge kaç kişi gelecek?
Mitinge katılım düşük olursa bu İzmir halkının Büyükşehir operasyonunu onayladığı ya da takmadığı anlamına mı gelecek yoksa Kemal Kılıçdaroğlu önderliğindeki genel merkezin İzmir’de bulduğu karşılığı mı gösterecek?
İzleyip, göreceğiz…