GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
15 Nisan 2023 Cumartesi

Bugün… Yarın… Ve… Daima…

Dile kolay…

İcra ettiği san’atın tam 55 yıldır zirvesinde…

Yarın sabah (16 Nisan) güneş doğduğunda…

76 yaşına basmanın…

Heyecanını yaşayacak…

Ve eminim…

Müzik için…

Sağlık ve mutluluk için…

Ve dahi…

Bu güzel ülkenin yarınları için…

Şahane mesajlar verecek…

Bizden de nice yıllara…

***

Keyifli ama meşakkatli bir hayatın…

Hem “sanatçısı” hem “mimarı” oldu…

Türkiye…

55 yıldır O’nun kadife sesiyle…

Kah mutlu oldu kah hüzünlendi…

Ama alkışlar var ya, “sanatçının hayat iksiri” o alkışlar…

İnanmayacaksınız ama…

Yarım asır öncesinden daha güçlü…

Bundan büyük onur olur mu?

***

İstanbul Moda’da, dünya geldi…

Beş kardeşin dört numaralı olanıydı…

Hayali ses sanatçısı olmaktı…

Henüz üç yaşındayken bile radyonun başından ayrılmıyor…

Durmadan müzik dinliyor…

Ezberleyince de ufak ufak “şarkıcılık” oynamaya çalışıyordu…

***

Babasının, “kolunda bir altın bilezik olsun” ısrarıyla…

Mimar olmaya karar verdi…

Devlet Güzel Sanatları kazandı…

Sonra bi’baktı ki…

Şarkılar ısrarla hep O’nu çağırıyordu…

Karar verdi…

İki kolunda iki altın bilezik birden taşıyacaktı…

Rüyalarına “es” vermedi…

Şaka gibi ama…

55 yıl önce ilk 45’liği ile piyasa girdi…

Plağın adı, “Eski Günler”di…

Şöhret, artık O’nu çağırıyordu; buna gönülden inanmıştı…

Sonunda…

Türkiye için en revaçta olan unvana kavuşmuştu:

“Ailenin Şarkıcısı”

***

Takvimler, 28 Şubat 1973’ü gösterirken…

Meslektaşı Yüksek Mimar olan Emel Hanım’la dünya evine girdi…

İki evlatları oldu…

Şimdi…

Hayatın en güzel yanlarını torunlarla yaşıyorlar…

***

Yedi yıl boyunca şarkılarını kendisi yazdı…

Sonra…

Karşısına İngilizce öğretmeni Çiğdem Talu çıktı…

Ve…

O gün, şarkıcılık kaderi değişti…

Çünkü…

Çiğdem de O’nu olağanüstü bir besteciyle…

Sevdiği adam Melih Kibar’la tanıştırdı…

Artık…

Aradan yıllar geçse bile unutulmayacak…

Samanyolu’ndan farksız bir şöhretin…

Kapısı aranılıyordu…

Şarkılarla süslü yolculukları…

“İşte Öyle Bir Şey” ile start aldı…

Artık genç-yaşlı herkesin dudaklarında…

Şu sözler vardı:

“Hani eski bir resme bakarken… / Hani yılları sayar da insan… / Hani gözleri dolar ya birden… / İşte öyle bir şey, işte öyle bir şey…”

Arkasından top gibi patladı…

Yıllarca unutulmayacak birbirinden güzel melodiler…

“Sevdan Olmasa”, “Bir de Bana Sor”, “İçimdeki Fırtına”, “Söyle Canım” ve “Hep Böyle Kal” gibi eşsiz şarkılar…

Türkiye’nin zirvesinden yıllarca düşmedi…

Altın Plaklar arka arkaya geldi…

***

Bilir misiniz?

Şöhret basamaklarını tırmanırken…

Siyasete girmeyi aklından bile geçirmedi…

Oysa…

Ne kadar çok teklif alıyordu…

İlk teklif ANAP’ı yaratan merhum Turgut Özal'dan geldi…

Teşekkür etti ve şöyle karşılık verdi…

O günlerin başbakanına:

“Siz siyasetçiler bu işi yapın, biz de kendi işimizi yapalım, taşlar yerinde ağır olsun…”

***

Yarım asır çoktan geride kaldı, derken…

Unutulmaz anıları “pas” geçmek haksızlık olur…

Bu yazının kahramanı…

Türkiye’nin yıldızı o harika yorumcunun…

Gazeteci Ruhat Mengi’ye anlattığı çok taze bir anı var…

Bayılacaksınız…

“Yaka mikrofonları Türkiye'ye yeni gelmişti, Şan Sineması'nda oynarken (Kulise girince mikrofon bağlantısının üzerindeki düğmeyi kapatın, sahneye girince açın) dediler, hem pil bitmesin hem konuşmalar duyulmasın diye… Bir ara kulise girdim Adile Naşit çok tatsız oturuyor, oysa çok neşeli olur kuliste, (Adoş neyin var?) diye sordum, (Hemoroidim var, çok sancı çekiyorum) dedi… Birdenbire diğer sanatçılarla birlikte bir hemoroid sohbeti başladı… Erol Günaydın (Bende de var, turşu suyu içince azıyor, şöyle oluyor, böyle oluyor) derken sahne müdürü koşarak geldi; (Kapatın mikrofonları, içerde millet sizin poponuzu dinliyor!) demez mi? Neye uğradığımızı şaşırdık…”

***

55 yıldır şarkı söyleyen…

En az iki nesil büyüten o şarkıcı…

Tahmin ettiğiniz gibi…

Türkiye’nin yıllara meydan ünlü sesi…

Erol Evgin’dir…

Bir beyefendilik abidesidir…

Türkiye’den aldığını vatanına veren bir yıldızdır…

Bir zamanlar…

Yabancı şarkılara Türkçe sözler yazarak…

Türk Pop Müziği’ni yarattığımızı zannederken…

Erol Evgin ile…

Bu dünyadan ayrılıncaya kadar…

Birbirlerinin ellerini bırakmayan Çiğdem Tunç ile Melih Kibar’a…

Ne kadar çok şey borçlu olduğumuzu…

Asla unutmayalım…

***

Erol Evgin, çok yönlü bir sanatçıdır…

Ana mesleği mimarlıktı ama…

Şarkıcılığın da hakkını verdi…

Sanatçı dostlarıyla POPSAV’ı kurdu…

Her devrin yıldızı oldu; her yeniliğe ayak uydurdu…

Oğlu Murat’la aynı sahneyi paylaştı…

Kolay kolay…

Herkese nasip olmayan bir “müzikal yolculuğun” yıldızı oldu…

Şunu kanıtladı, hepsinden önemlisi…

Yuvasında yaşattığı “sevgi yumağı” hep örnek oldu…

***

Bitiriyoruz…

74 yaşındaki Erol Evgin’in “Gençlik Sırrı” ile…

O’nu yıllardır tanıyanlar…

Doğal olarak şaka yollu soruyorlar:

“Buzlukta mı durdunuz bunca zaman?”

Ünlü sanatçı hemen cevap veriyor:

“İnsan Diyeti yapıyorum, ondandır…”

İşte, Erol Evgin’in gençlik reçetesi:

1- Mutlaka 8 saat uyuyor; erken yatıp, erken kalkıyor…

2- Her gün 10 bin adım… İki gün pilates, yazları her gün yüzme…

3- Alkol ve sigaranın yanına bile yaklaşmıyor…

4- Dengeli protein, karbonhidrat, zeytinyağı; meyve-sebze bahçeden...

5- Negatif enerji saçan, şükretmesini bilmeyenlerle işi yok…

Denemek, size kalmış…

Nokta…

Sonsöz: “Sanatçı, muhalif değil taraftır… Özgürlükten, adaletten, demokrasiden ve hoşgörüden yana olmalıdır… / Erol Evgin – Sanatçı…”