GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
26 Mart 2024 Salı

Bu 'kral' bir 'veda' değil sayın başkan!

Türkiye’nin değil…

100 yaşındaki CHP’nin dikkatini çekmek için…

Yazmıştı o satırları…

Takvimler…

O sırada “22 Haziran 2023” gününü gösteriyordu…

100 yaşındaki CHP’nin…

Büyük ümitle sandığa koştuğu…                          

Gelgelelim…

Ne 14 Mayıs’tan…

Ne de 28 Mayıs’taki Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nin…

İkinci Turu’ndan çıkan sonuç…

Altıok’a gönül verenleri mutsuz etmişti…

Aslında…

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer…

Hissetmişti olacakları…

Yüreğinden taşan özgün düşünceleri tutamadı…

“Söz uçar, yazı kalır…”

Özlü sözüne uydu ve…

Pek meşhur bir Japon Atasözü’nü hatırlattı:

“Zafer değil yenilgi öğretir…”

Ardından…

Kaleme aldığı uzun yazıyı bi’solukta özetledi:

“CHP’nin eksikleri ve kusurları olduğundan, bir değişime ihtiyaç duyulduğundan şüphemiz yok... Dünyanın ve ülkenin yaşadığı değişime ayak uydurabilecek dinamizmi ve esnekliği partiye kazandıracak yeni bir örgütlenme anlayışına ihtiyacımız var…”

***

O günlerin CHP’sinin Çatı Katı…

Bu sözlerle “yeni yol” haritası çizebilecek miydi?

Üstelik…

Zaten Kurultay sonrası…

Beklenen “Çatı Katı” dekoru da değişmişti…

Ni’tekim…

Kemal Kılıçdaroğlu gitti; Özgür Özel geldi…

…Ve, çok garip bi’şi oldu…

O mektup “unutulmadı” ama…

Mektubu yazanın “unutulması” için adeta gizli ferman çıktı…

Artık…

Tablo çok farklı olmuştu…

Kurultay’dan sonra…

CHP’nin yeni Çatı Katı’nın gözyaşına bakacak hali yoktu…

“Değişim”

100 yaşındaki CHP’nin her katmanında kendini gösteriyordu…

Önce…

“İzmir Kalesi”nin(!) yeniden şekillenmesine karar verildi…

Tunç Soyer’in koltuğuna…

“Değişim bunu gerektiriyor!”  diyerek…

Yeni süreçte

Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay tercih edildi…

Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nda yapılan değişim…

Şakkadak!

İlçelere de yansıdı…

CHP yönetimindeki 23 belediyenin 20'sinde…

Mevcut belediye başkanları aday gösterilmedi…

Bu bir devrimdi adeta!

Sadece…

Dikili Belediye Başkanı Adil Kırgöz

Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin ile…

Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel

Koltuklarını korumayı başardılar…

Değişim…

Belli ki, ucundan azıcık da olsa “kanlı” geçecekti…

CHP’nin asırlık “siyasi” disiplini…

Sessizliği de peşinden getiriyordu…

***

İşte, o “sessizliğin” yansımaları:

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer…

Dün gazetecilerle buluştu…

Büyükşehir Belediye Başkanı olarak beş yılını değerlendirdi…

Yüreğinden taşıp gelen şu sözleri alkışa layıktır:

“Daha önce İstanbul’a gitmiştim, bu hafta içinde Rize’ye gideceğim… Balıkesir’e gideceğim, yine çok talep edildi… Benim birikimimden, deneyimimden faydalanmak isteyen CHP’lilere koşa koşa gidiyorum… Son dakikaya kadar elimden geleni yapacağım…”

***

Ancak…

Dudağın ucuna kadar gelen her sözcüğün seslendirilmesi…

Böylesi hassas bir ortamda…

Yanlış kulvarlara kanatlanıp…

Olmayacak anlamların adresi oluveriyor!

Belki gereğinden fazla acıklıdır ama…

Tunç Soyer gibi…

Son derece zarif…

Hitabet san’atı yüksek…

Hoşgörü timsali kıdemli bir belediye başkanı…

Şu cümleleri…

Arka arkaya seslendirerek…

Sıkıntısını hafifletemez(!)

“Bir siyasi irade kullanıldı, bu siyasi iradenin tercihleri oldu… Bunların nasıl sonuçlanacağını hep birlikte göreceğiz... Ama hem beni gösterme hem benden bu işin kazanılmasını bekle... Bu hakkaniyete uygun değil…”

*** 

Aslında ne güzel tanımlıyor Tunç Soyer…

Politika aynasına akseden görüntüsünü:

“Hayat benim için siyasettir, siyaset hayatı iyileştirme sanatıdır…”

O zaman madem…

Sizin için Siyaset…

“Hayatı iyileştirme sanatı!”

Eski sağlığımıza kavuşmak için…

Yeri geldiğinde “acı ilaç” içmek zorunda kalmıyor muyuz?

O zaman ne yapacağız?

“Ömrümüz bu kadarmış!” diyerek…

Aslında şifa taşıyan o acı ilacı içmekten vaz mı geçeceğiz?

***

Tunç Başkan…

Şu sözlerinde yerden göğe haklıdır:

“Sonuç itibariyle ben burada aday gösterilmedim, üstelik de anketlerde başarısız çıktığıma dair ifadeler kullanıldı… Dolayısıyla benim, başarısız bulunan bir belediye başkanının, (Sütte leke var, onda yok) denilen bir başkan adayının yanında olması ona zarar vermez mi?”

***

Acıların… Sıkıntıların… Vurdumduymazlığın…

Tekrarı “hata yapmak” ile eş değerdir…

Daha…

CHP’de Kurultay havası yokken…

“Değişim”in telaffuz edilmediği bir süreçte…

Neden?

Kimileri eteğindeki taşı dökmedi?

***

Bitiriyoruz…

Tunç Soyer için…

Belki de en talihsiz veda cümlesi şu oldu:

“Hem aday gösterme hem de benden CHP’nin kazanmasını iste!”

Bu söz…

Dileriz ki…

Bir “hata” olarak siyaset tarihine geçmez…

Üstelik…

“Hayat benim için siyasettir, siyaset hayatı iyileştirme sanatıdır…”

Diyen bir Tunç Soyer gibi “özel” bir siyasetçi için!

Yanlış mı?

Nokta…

Hamiş 1: Tunç Soyer; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun aday olmamasındaki rolü ile ilgili soruya şu karşılığı verdi:  “Sonradan öğrendiğim şey İmamoğlu bir müdahalesi olmadığını söyledi… Ben de buna inandım…”

Hamiş 2: Tunç Soyer: “Aziz Kocaoğlu adaylık kampanyama hiç katılmadı ben de bunu talep etmedim ama devir teslime geldi…”

Sonsöz: “Politikada hiçbir şey kazayla olmaz… Olmuşsa, öyle planlanmıştır… / Frarnklin D. Roosevelt – ABD’nin 32. Başkanı…”