CHP Genel Sekreteri Önder Sav’’ın kızı Burcu’’nun düğün töreni nedeniyle iki gündür Ankara’’daydım. İzmir’’den ayrı kaldığımı düşünürken, İzmir’’in de benimle birlikte Ankara’’da olduğunu görünce sevindim.’¶
Uzun süredir göremediğim İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu başta olmak üzere belediye, ilçe başkanları, milletvekilleri, CHP üst yönetimiyle görüşme, kimileriyle hasb-ı hal etme fırsatı yakaladım, bol kulisli dakikalara şahitlik ettim.
Ve de kısa bir süre de olsa Genel Başkan Kılıçdaroğlu ile de konuşma fırsatım oldu.
İlk bakışta dört kişinin yokluğu göze çarpıyordu İzmir’’den.
İl Başkanı Ekrem Bulgun’…
Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı.
Karşıyaka İlçe Başkanı Ertam Özen,
Milletvekili Canan Arıtman’…
Neden olmadıkları da son derece netti aslında.
Davet edilmediler!
Neden davetli olmadıkları detayına girmek, haddi aşan bir soruya yanıt aramak istemiyorum. Keza, düğün sahibi kimi isterse davet etme hakkına sahip her şeyden önce’…
Bornova Belediye Başkanı Kamil Sındır da yoktu. Ama bir gün sonra sabahın erken saatlerinde genel merkeze gelerek, neden olmadığını bizzat anlatma fırsatı yakaladı Sındır.
Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak, yardımcısı Hüseyin Çalışkan tarafından temsil ediliyordu. Önceden planlanmış Endonezya seyahatinde olduğu için hem özrünü hem de hediyesini göndermişti. Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol ise Suriye seyahatini yarıda keserek törene katılıyordu.
Sonuçta İzmir, Sav’’ın düğününe adeta çıkarma yapmış, son ana kadar olay mahallinden ayrılmayarak damga vurmuştu bir anlamda. Bilkent Oteli’’nin havuz başında organizasyon tamamlanmış, gelinle-damat yerini almak üzereyken başlayan yağmur bir anda fırtına ile birleşerek etkisini arttırmıştı.
Gök yarılmıştı sanki.
Bardaktan boşalırcasına yağan yağmur, bir anda kopan fırtına organizasyonu allak bullak etse de kısa sürede yeniden organize olundu ve tören otelin kapalı salonunda devam etti.
Kimilerinin gözleri CHP Eski Genel Başkanı Deniz Baykal’’ı arasa da kurultay sürecinde yaşananlar, Sav’’ın Baykal’’la yollarını ayırdığını bütün dünyaya ilan etmesi, bu katılımı zaten zorlaştırıyordu. Açıkçası kendi adıma Baykal’’ın bu düğüne gelmeyeceğini biliyordum.
Katılmaması değil, katılması sürpriz olurdu benim için.
Kısa aralıklarla da olsa Genel Sekreter Sav’’la da sohbet etme fırsatı buldum.
Mitingi andıran törende konuklarını tek tek karşılayan, gecenin sonunda da aynı törensel ciddiyetle uğurlayan Sav, meteorolojik sürprizi, ’‘Tanrının azizliği’’ şeklinde yorumladı yorumlamasına da yağmurun diğer adının ’‘bereket’’ olduğunu da hatırlatmayı ihmal etmedi konuklarına.
Şiddetli yağmur nedeniyle Bilkent Oteli’’nin kapalı salonuna taşınmak zorunda kalan düğün, eğlencesi ve kulisiyle birlikte tüm şiddetiyle sürerken, ben ise boşalan havuz başındaki geniş bir şemsiyenin altında, çoğunluğu İzmirlilerden oluşan ’‘ağır’’ bir grupla Ankara yağmurun tadını çıkarıyordum.
Bir ara içeriye girip hava koşullarının moralini bozduğu gözlenen Genel Sekreter Sav’’ın kulağına eğilerek, ’“Zaten sizin düğünün ’‘normal’’ olmasını beklemiyordum. Bir sıra dışılık olmalıydı ve oldu. Yağmuru da öyle kabul edin’” demek suretiyle hafif de olsa gülümsemesini sağladım.
Ve geçelim Ankara’’daki ikinci güne’…
En az birinci gün kadar mühim gelişmelerin yaşandığı ikinci güne.
Öğle saatlerine doğru, YDK Üyesi Murat Haluk Öncel’’le birlikte CHP Genel Merkezi’’ne vardığımızda bir gün akşam düğünde hazır bulunan İzmirlilerin neredeyse tamamının genel merkeze avdet ettiğini gördük.
Başta Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, PM Üyesi Alaattin Yüksel olmak üzere herkes oradaydı. Üst katta MYK toplantısı yapılırken Genel Sekreter Yardımcısı, İzmir Milletvekili A. Rezzak’’ın odası İzmirliler tarafından işgal edilmişti.
Uzun ve derin sohbetler edildi.
Zırt pırt açıklamalar yaparak partide iki başlılık yaratma eğilimi sergileyen Deniz Baykal’’ın durumundan, düğüne ilişkin kulislere uzanan sohbetler’…
Ancak ağırlıklı konu İzmir İl Başkanı Ekrem Bulgun’’un durumuydu’…
Başkan Aziz Kocaoğlu ve Alaattin Yüksel ikilisinin Genel Merkeze geliş amacı da sanırım buydu. Kocaoğlu ile yaptığımız sohbette, ’‘Örgüt işlerine bulaşmayacağım. Ben belediye başkanı olarak partimin iktidarı için çalışacağım. Diğer başkan arkadaşlara da tavsiyem budur’’ deyişinden anladım olacakları aslında.
Genel Merkez’’den özel bir nedenle ayrılırken, MYK toplantısı da sona ermiş, odası en az 50 İzmirli (aralarında belediye başkanları, ilçe başkanları, meclis üyeleri de olan) tarafından işgal edilmiş olan Genel Sekreter Yardımcısı A. Rezzak Erten’’le selamlaştık.
Tek tek, grup grup görüşme talepleri vardı.
Başkan Kocaoğlu’’ndan, Bornova Belediye Başkanı Prof. Sındır’’a uzanan yelpazede özel görüşmelerden sonra asıl görüşmeye geçildiğini duydum. Genel Sekreter Sav, Başkan Kocaoğlu görüşmesi’… Sanıyorum bu görüşmede PM Üyesi Alaattin Yüksel de hazır bulundu.
Genel Merkez’’e gelirken, ’‘acaba’’ Bulgun’’u ya da il yönetimini kurtarabilir miyim? düşüncesinde olan Kocaoğlu, genel merkezden çıkışta Sav tarafından ikna edilmiş gibiydi. Yoksa bugün öğle saatlerine doğru, İl Başkanı Bulgun’’la görüşüp, arkasındaki desteği çektiğini, istifa etmesi gerektiğini telkin eder miydi? Dünkü sıcak görüşmeler, genel merkezin açık ve örtülü mesajlarına rağmen istifa noktasında direnen Bulgun’’un, yaz sıcağında olağanüstü kongreye gitme telaşına giren İzmir il örgütünün de kaderini belirliyordu.
Yüksel/Kocaoğlu yapısı, Bulgun’’a olan desteklerini geri çekerken, İl Yönetim Kurulu üyelerini de harekete geçiriyordu.
Şu anda istifasını yazan yönetici sayısı 11’’i geçti. Yarınki il yönetim kurulu toplantısında istifalar yürürlüğe girecek, il yönetimi düşecek.
Delegelerden imza toplama işi bu gelişmelere paralel olarak askıya alınırken, 9 Temmuz’’daki il başkanları toplantısına İzmir’’den muhtemelen PM Üyesi Rıfat Nalbantoğlu’’nun katılması da aynı oranda kesinleşti.
Ve Genel Sekreter Yardımcısı A. Rezzak Erten’… Öyle bomba açıklamalar yaptı ki, yer yerinden oynayacak. Tabi ki bu açıklamalar için yarını beklemeniz şart.