GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nuray ÖTGÜNÇ
YAZARLAR
24 Ağustos 2009 Pazartesi

Bir cinnet her şeyi halleder’…

Son günlerde ülkedeki gidişatla ilgili korkularım iyice yükselmeye başladı. Ortam geriliyor, kutuplaşma iyice havaya hakim olmaya başladı. ’¶
 
İnsanların birbirine güvenmediğini hatta büyük bir kuşkuyla baktığını gözlemleyebiliyorum. Sanırım daha da kötüsü birbirini sevmeyen, yozlaşan bir toplum olmaya başladık.
 
Peki, sizce bunun sebebi nedir?
 
Nedenini size ben söyleyeyim;
 
Türkiye’’nin uzun zamandır bölünmeye çalışılması, ayrıştırılmaya zorlanması.     
Sağcısı ’– Solcusu, Askeri - Sivili, Kürdü - Türkü, Laiki - Cemaatçisi,  Alevisi ’– Sünnisi, Darbecisi’…
 
Ve bu bölünmelerin sonunun çok kötü olacağı, bu ülkeyi eninde sonunda parçalanmanın eşiğine getireceği ise gün yüzü gibi apaçık ortada.
 
İşin en acı noktası ise, tüm gerçekliğiyle AKP hükümeti tarafından, halının ortasına süpürülen bütün pisliklerin tıpkı ICEBERG gibi gözümüzün önünde olmasına rağmen, bunları görmemezlikten gelerek, bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyetiyle ’‘’’bakar kör’’’’ olarak hayatımıza devam etmeye çalışmamız.
 
Maalesef ki bildiğimiz bir filmi, oyuncuları değişmiş olarak tekrar tekrar izliyoruz.
Film sahnelenirken bu filmi seyredenlere dönüp bakmaktan kendimi alamıyorum.
 
Fütursuzca her şeyi kabul eden seyirciye bakıyorum ve yutkunuyorum.
 
Adeta hipnoz olmuş, düşünme yetisini kaybetmiş olan bu millete, her şeyin nasıl bu kadar kolay kabul ettirilebildiği düşünceleri beynimde uçuşarak sıralanıyor.
 
Sıralanırken de rahmetli Aziz Nesin’’i anımsayarak tebessüm ediyorum.
 
Bu olumsuz düşünceler içinde boğulmamak için ara sıra kendimi dışarıya atıyorum. Dışarıda dolaşırken esnafın siftahsız kepenk kapattığına şahit oluyorum, işçinin açlık sınırının en alt sınırını çoktan aşmış olduğunu görüyorum. Memur perişan, köylü - çiftçi deseniz bırakın bu milletin efendisi olmayı analarının derdine düşüp çoktan, onları alıp nereye gideceğini düşünmeye başlamışlar.
 
Topraklar yabancılara peyder pey satılmış, ülke nerdeyse elden gitmiş, Türkiye Cumhuriyeti’’nin en çok kar eden işletmeleri birilerine peşkeş çekilmiş, başbakanın oğlu gemicik almış, bakanların oğulları-kızları ise bakmakla yetinmeyip, birden bire ülkenin en hızlı ve kazanan girişimcileri oluvermiş.
 
Peki, kimin umurunda’…
 
Ama öbür taraftan yurdum insanı, gazetelerin 3. sayfa manşetlerinden inmiyor. Kendi kendini yiyen birbirini kesip boğazlayan bir toplum. 
 
Yani kıssadan hisse, ’‘’’Dondurmam Gaymak’’’’ filminin hafızalara kazınan repliği;
 
’‘’’Şerefsizim bi cinnet her şeyi halleder’’’’