GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
31 Ekim 2018 Çarşamba

Baba adam… Baba film… Baba alkış!

Son söyleyeceğimizi…

Başta vurgulayalım…

Şahsen “arabesk” dinlemem…

Ama, “Sevmiyorum” da demem…

Milyonları peşinden sürüklüyorsa bir sanatçı…

Adı “arabesk” de olsa…

Tahammül edin, dinleyin…

Baştan savma not filan da vermeyin…

Şu sırada…

Müslüm Gürses’in hayatını anlatan…

“Müslüm” filmi…

Tarihe geçecek bir gişe yaptı…

Aynı gün Türkiye’nin 921 salonunda gösterime girdi…

Ve sadece üç günde…

(Geride bıraktığımız Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri…)

600 binden fazla seyirciyi sinema salonlarına çekti…

Yine sadece 72 saat içinde…

9 milyon TL.’ye yakın (eski para ile 9 trilyon…) hasılat elde etti…

İzleyin, iliklerinizde hissedeceksiniz!

***

Beş yıl önce kaybettik Müslüm Gürses’i…

Sonradan “Gürses” soyadını aldı ama…

Bana sorarsanız sesi “gür” filan değildi ama…

Yorumcunun Allahı’ydı…

O’nu ilk kez İzmir’de Pırlanta Pavyonu’nda izledim…

Herhalde 1985 veya 86 yıllarıydı…

Demek ki, 30 yıldan fazla olmuş…

Hürriyet’teydim, o sırada…

Yanımda Hülya Avşar, Coşkun Sabah, Erol Atar, Altınkapı Levent ve Cahide Sultan vardı…

Maksat…

Topçu’da çöp şiş faslından sonra…

Pavyonda kakara kikiri yapmak…

Her masada konsomatrisler filan…

(Bizde yok tabii…)

Kafaları boşaltıyoruz, tatlı bir İzmir akşamında…

Bir ara uğultu kesildi, sahne yeniden hazırlandı…

Uzun boylu kıvırcık saçlı bir adam geldi…

Arabesk söylüyor ama sözler pek anlaşılmıyor…

Sanatçı “mırıldar” gibi seslendiriyor şarkısını…

Coşkun Sabah, garsonu çağırdı:

“Ses duyulmuyor, mikrofon kapalı galiba…”

Garsonun cevabı şaşırttı:

“Müslüm Bey’in tarzı bu…”

***

Gerçekten…

Hiçbir ses sanatçısında olmayan bir tarzı vardı…

Hafiften perdeli bir ses…

Duygu yüklü şarkı sözleri…

Acının en acısı…

Kahırdan gözyaşlarını kendiliğinden akıttıran…

Şarkıya ruhunu veren emsalsiz bir yorum…

Sevenlerine hep aynı mesajı veriyor, millet helak oluyordu:

“Aşığın gözü kör, kulağı sağır… Doğruyu yanlışı ondan görmez!”

Çok basit, duyunca kendini yere atarsın ama…

Yüzde 100 doğru…

Bak mesela…

Bir filmin setinde, rolü gereği adam öldürecek…

Yönetmene itiraz ediyor Müslüm Baba:

“Kavga etmeye, adam öldürmeye varım, ama cinayete asla!”

***

Benimle yaşıt…

Yaşasaydı 65 yaşında olacaktı…

Ama, O’nu anlatan “Müslüm” filmi de olmayacaktı…

Urfalı bir köylü çocuğuydu…

İlkokuldan ötesini okuyamadı…

Adana’ya göç ettiler…

Terzi çıraklığı yaptı, kunduracılık yaptı…

Ailesine ekmek götürdü…

Ne zaman ki…

Annesini ve kardeşini arka arkaya kara toprağa verdi…

O Müslüm, bir anda…

İçine kapandı, kimseyle konuşmayan, sadece müzikle uğraşan biri oldu…

Yanık yanık okuduğu için türküleri…

Herkes sesine bayılıyordu…

14 yaşında bir ses yarışmasına katılmaya heves etti…

Babası karşı çıktı…

Bit pazarından elbise aldı…

Babası bu kez yarışmaya katılmasın diye uyurken saçlarını kesti…

Bana mısın demedi…

Yarışmaya girdi birinci oldu…

Gelin görün ki, şarkıcılığı tutturamadı, yine terziliğe döndü…

Bir gece Adana’daki gazinonun solisti hastalandı…

Apar topar Müslüm’ü getirdiler…

O gece eline aldığı mikrofonu bi’daha bırakmadı…

Çünkü…

Türkiye’nin “Bam Teli”ne basmıştı!

***

50 yıl önce…

16 yaşında “Emmioğlu”nu plak yaptı…

O kırkbeşlik, o tarihte 300.000 sattı…

Birkaç yıl sonra…

Şoförün uyuduğu bir arabada kaza kurbanı oldu…

Doktorlar öldü diye morga kaldırırlar…

Müslüm gözünü morgda açtı…

Yaşadığı anlaşılınca hemen ameliyata aldılar…

Sonra bi’daha hiç eskisi gibi olamadı…

Artık koku alamıyor, az işitiyor, yavaş konuşuyordu…

Mırıldar gibi şarkı söylemesinin sebebi budur!

***

90’lı yılların başında zirveye yerleşti…

“Müslümcüler” diye fanatik kitlesi oluştu…

Hayata duydukları “öfke” ve “ayrılık acısını” dışa vuranlar…

Fenomen oldu…

O, “Yapmayın arkadaşlar” dese de…

Konsere gelenlerin bazıları jilet kullanarak…

Vücuduna zarar vermeye başladı…

“Ben n’apıcam şimdi?” diye…

Kara kara düşünürken aklına bir fikir geldi…

O günlerde bir şarkısının klibini…

Lüks bir yatın içinde çekti…

“Vay, sen bunu bize nasıl yaparsın?” diyen hayranları ile…

Bir anda ters geldi…

***

Değişim rüzgarı şart olmuştu…

O müthiş ses ne yaptı dersiniz?

Pop yıldızları Nilüfer’in “Olmadı Yar”, Teoman’ın “Paramparça” ve Tarkan’ın “İkimizin Yerine” şarkılarını…

Öyle farklı biçimde yorumladı ki…

Yer yerinden oynadı…

***

Kadere bakar mısınız?

Çocukluğundan beri hiçbir filmini kaçırmadığı…

Hayallerini süsleyen büyük aşkı…

Sinema oyuncusu Muhterem Nur ile…

Malatya’daki bir turnede pişti oldu…

O tarihlerde…

Muhterem Nur'un parlak zamanları sona eriyor…

Müslüm Gürses’in yükselişi başlıyordu…

İşin garibi…

Muhterem Nur da…

Müslüm’ün “Ben İnsan Değil miyim?” şarkısını…

Dinleyip dinleyip ağlıyor ama…

Bu şarkıyı kimin söylediğini bile bilmiyordu…

Aralarında 21 yaş vardı…

Gözlerini kararttılar; “Seven Ne Yapmaz?” deyip, evleniverdiler!

Muhterem Nur…

O’nun hem hayat arkadaşı hem annesi olmuştu…

Ömürboyu aradıkları mutluluğu…

Birbirlerinde bulmuşlardı…

Yaş farkı onları hiç incitmedi…

Sevdiler, sevildiler…

***

Müslüm Gürses altı yıl önce…

By-pass ameliyatı geçirdi…

Dört ay yoğun bakımda kaldı…

Beş yıl önce bir Mart sabahı…

Milyonlarca sevenine veda etti, bu hayattan ayrıldı…

***

Acaba diyorum, O’nu tanıdıktan sonra…

“İtirazım Var” şarkısı, aslında…

Farkında olmadan “Müslüm”ün hikayesi miydi?

“İtirazım var bu zalim kadere…
İtirazım var bu sonsuz kedere…

Feleğin cilvesine…

Hayatın sillesine…

Dertlerin cümlesine…

İtirazım var…

Yarım kalan sevgiye…

Şu emanet gülmeye…

Yaşamadan ölmeye…

İtirazım var…”

***

“Müslüm” filminde büyük ustayı…

Timuçin Esen…

Muhterem Nur’u da Zerrin Tekindor canlandırmış…

Müslüm’ün şarkılarını…

Bu kez aktör Timuçin Esen’in sesinden dinleyeceksiniz…

Ve de çok şaşıracaksınız…

Neden?

Şundan…

Hayattaki boşlukları kapatan hep bir yıldız doğuyor…

Farkında olmadığımız zaman dilimlerinde…

Ne kadar kıymetini bilemesek de…

O yıldızlar hiç sönmüyor…

 

Sonsöz: “Hayat bir nefestir, aldığın kadar… Hayat bir kafestir, kaldığın kadar… Hayat bir hevestir, daldığın kadar… / Hz. Mevlana…”