GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
23 Mart 2016 Çarşamba

Absürd memleket manzaraları

“Hem Tanrı’ya, hem de paraya kulluk edemezsiniz!” diyen İsa Peygamber, Erdoğan’a bir şey hatırlatıyor olabilir mi?

Ülkede dehşetengiz olaylar yaşanırken Borsa’da “herifin biri” sevinçten göbek atıyor; Bombalar patlıyor, Borsa yükseliyor, Rabbi birilerine verdikçe veriyor.

Öte yanda, Reza Zarrab ABD’de tutuklanıyor. Sistemden izinsiz para götürmenin hesabını soracaklar. O hesap verdikçe buralarda birileri hop oturup hop kalkacak…

Ülkede canlı veya cansız bombalar patlıyor, insanlar ölüyor, yaralanıyor; hemen ardından, güvenlik önlemleri en üst düzeyde alınıyor, basına sınırlama getiriliyor ve “sabrımızı sınayanlara” en sert uyarılar yapılıyor, demeçler veriliyor. Terör rutini…

Dalga dalga üstümüze gelen terör hangi pazarlıkların açmazıdır bilemiyoruz. Daha kaçımızın ölmesi gerekiyor, onu da bilemiyoruz. Canlarımız neyin bedelidir ancak alış veriş bittiğinde öğreneceğiz.

Hergün çoluk çocuk sulara gömülen onlarca mülteci de aslında aynı terör dalgasının öteki kurbanlarıdır. Fakat onlara kader kurbanı muamelesi yapılıyor ve kaç paraya kurtarılacaklarını, Avrupa’nın orta yerinde Kayseri usulü pazarlıklar bitince öğreneceğiz.

Şimdilik tek bilgimiz, bölgemize ‘çeki düzen veren’ efendilerimizin iş başında olduğudur. İşlerini bitirip ellerini yıkadıktan sonra, bilmemiz gerekenleri bizlere söyleyecekler. Ve bizlere o söylenenleri tekrarlaya tekrarlaya belledikten sonra, yandaşlar ve karşıtlar olarak ikiye ayrılacağız…

Yani muktedirlerin kurduğu oyunun figüranları olarak yaşatmayı sürdüreceğiz efendilerin iktidarını; her birimiz kendi efendisinin izinde…

Oğlum, “Uğrunda ölmeye değer onurlu bir düşman yok.” diye yazmış. “Şükür ne borcum var, ne param var, ne malım ne de mülküm var. Bu devlet ve sistem için hayalet sayılırım; beni bu pisiğe bağlayan hiçbir şey yok.” diyor.

Bu sözler büyük ölçüde kuşağının düşüncelerini dile getiriyor. Bunu biliyorum, çünkü onları izliyorum, anlamaya çalışıyorum ve onlardan çok şey öğreniyorum. Fakat ülkeyi yönetenler bu gerçeğe çok yabancılar, olan biteni anlamıyorlar. İktidardakiler de, muhalefettekiler de genç kuşaklara çok uzak.  Çocuklar çok net bir dille kendilerini ifade ediyor ama iktidar ve muhalefet gruplarının onları anlamaya niyeti yok.

Bana öyle geliyor, sırf bu yüzden, gerçeğin bilgisine ulaşmak için ödenecek bedel hayli ağır olacak.

Ellerimizle yarattığımız tüketim cehenneminde süren aşağılık gösteri son demlerini yaşıyor. Sistem dengeden çıktı, sürekli “hata” veriyor.

Diyorlar ki; “Orada burada patlayan canlı bombalar sizi öldürebilir! Sakın teslim olmayın. AVM’lerde alışverişe devam edin ki teröre karşı dik durduğumuzu görsünler!”

Tüketemedikten sonra yaşamanın anlamı ne! Değil mi?

Çıkışsızlığın yarattığı kaosta her şey boşluğa savruluyor. Ahlaki bütün değerler çökmüş durumda. Bu defa korkarım gerçekten Araf’tayız.

Bildiklerimiz artık olan biteni anlamaya ve açıklamaya yetmiyor. Devlet, devlet gibi değil… Terörist, terörist gibi değil... Halk, halk gibi değil... Neresinden tutsak elimizde kalıyor. Umutlarımız hızla tükeniyor. Sanki bu cehennemden çıkış yok!

Bununla birlikte, ben umutsuz değilim. Çünkü hayatın bir aklı var ve biliyorum ki insanın dünyaya daha fazla zarar vermesine izin vermeyecek.

Hayatın getirdikleri, başka bir hayat kurma vaktinin geldiğini söylüyor. Sallanmayı bırakmak gerek.