GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
1 Mart 2018 Perşembe

'Sütlerin efendisi' vekil mi olsun, başkan mı?

Soyağacı, taaa 1800’lere kadar “Tireli” diyor ama…

O, aslında atadan Yörük…

Zaten soyadından belli…

Ve yine, atadan üretici… Tarlası da var, inekleri de…

Ama küçük çapta…

Asıl “büyük işi” Tire Süt Kooperatifi…

Adı; Mahmut Eskiyörük

Lakabı; “Sütlerin Efendisi”

Derdi ise, köylünün “ele-güne muhtaç olmadan” kalkınması…

Başardı mı?

Hem de nasıl?

Son 10 yılın Tarım ve Hayvancılık Bakanları bile…

O’nu Ankara’ya çağrıp…

“Sen bu Tire Süt’ün adını nasıl dünyaya duyurdun?” diye soruyor…

O da anlatıyor…

Gelin görün ki, bi’daha çağırmıyorlar…

O da inadına her yıl yeni bir “Tarım Oscarı” alıyor…

Damardan girip sorsanız…

“Ekmekten, biçmekten ve üretmekten” başka bi’şi bilmez…

“Süt Kuzusu Projesi” ile…

İzmir’deki on binlerce evin kapısına…

Büyükşehir’in iki haftada bir bıraktığı sekiz litre süt…

“Sütlerin Efendisi”nden gidiyor…

Boru değil…

Altı yılda İzmirli çocukların lıkır lıkır içtiği süt miktarı…

60 milyon litreyi buldu… Kolay mı?

***

Önceki gün “SonSöz TV”nin canlı yayınında…

Köylüsü adına, adeta ders verdi…

Gelmiş geçmiş hükümetlerin “tarım ve hayvancılık” politikaları adına…

Politikacı kimliği filan yok…

Sadece “üretici” olarak…

Tek derdi, üreticiyi korumak, kooperatif çatısı altında buluşturmak…

Bu nedenledir ki, “korkusuz şövalye”

“Et ithalatı” politikasına bir şamar atıyor ki, şaşarsınız…

“Türkiye’ye gelen inekleri PKK’lı gibi görüyorum!”

Diyecek kadar da…

“Çakar Çakmaz Çakar Çakmak!”tan farksız…

***

Süt aldığı üreticiye litre başına Türkiye’deki en yüksek ücreti toka ediyor…

Ders verir gibi…

“Köydeki insanın karnı doymadan, kentteki insanın karnı doymaz!” diyor…

Bu yüzden kırsalda “kahraman” gibi görülüyor…

Kahraman dedim, aklıma geldi…

Afrin’deki kahramanlara günlük süt gönderdi, süt!

İlle de “kooperatifçilik” diyor ya…

Dönüp O’na hala, “Sen komünist misin?” diye soran var…

Güler misin, döver misin?

***

Şimdi gelelim, “zurnanı zırt dediği” yere…

Bölgesinde bu kadar çok sevilen bir adam…

Politika yapmalı mı?

Bence yapmalı…

O istediği kadar “Siyaset’e girmeyi düşünmüyorum” desin…

Yine de “hafiften” kapıyı aralık bırakıyor:

“Ben halk adamıyım… Halkın getirdiği bir seçim sistemi olursa ve halk isterse düşünürüm…”

O’na sorarsanız “siyasetçi” imajı sınıfta kalmış durumda…

Çünkü, Eskiyörük’e göre:

“Seçim öncesi gelen vekil adayı, vekil olunca bi’daha uğramıyor…”

Yine bence “Su-i misal misal olmaz…”

Yani…

Mahmut Eskiyörük, hiç kendini yormadan…

Milletvekili olabilir…

Doğru mu olur?

İşte o tartışılır…

“Sütlerin Efendisi”ni, eleştirdiği “vekillik koltuğu” kesmez…

Yakışanı ve dahi doğru olanı…

Belediye Başkanlığıdır…

Üstelik, doğduğu, büyüdüğü, ekmeğini kazandığı ve tabii ki “ekmek kazandırdığı” topraklarda…

Yani, İzmir’in en güzel ilçelerinden biri olan “Yeşil Tire”de…

Şimdi diyeceksiniz ki…

“Tire’de CHP’li bi’başkan var ya…”

Var da…

Varlığı belli mi?

O’nu Tireliler’e sormakta yarar var…

Mahmut Eskiyörük yönetse o güzelim kenti…

Tire uçar, uçar…

Kehanet değil! Nedeni kendi ifadesiyle aşağıdaki Sonsöz’de gizli…

Sonsöz: “Türkiye’yi yönetenler keşke ülkesini partileri ve kendileri kadar sevse…"