GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
26 Şubat 2018 Pazartesi

Yerli ve Milli’den nasibimizi almak bu mu?

Farkında mısınız?

Bir “yerli ve milli”dir aldı başını gidiyor…

Seçim ittifakından tutun, giydiğiniz ayakkabıya kadar…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gönlünden geçenleri…

Derinden hissediyorum…

Gemiden uçağa…

Helikopterden tanka…

Savunma sanayi “milli” olsun, oluyor, olacak…

Amenna…

Gurur veriyor, ruhumuzu okşuyor…

Süper marketlerde…

Bergama tulumu da var…

Fransızların “Damme” peyniri de…

Kokuşmuş Liberal Ekonomi ayaklarında…

Niye benim ağızda eriyen mis gibi peynirim varken…

Allah’ın Fransızı’nın peynirine dalayım?

Paran varsa bile almayacaksın arkadaş!

İşte o zaman…

“Yerli ve Milli” prensibi ayakta durur, yıkılmaz…

***

“Milliyetçi damarınız” kabardıysa…

Çıkalım çarşı-Pazar’dan…

Gelelim futbola…

Yav, gece Galatasaray-Bursa maçına takılayım dedim…

Yılların Aslanı’nın ilk onbirinde Türk oyuncu olarak…

Bir Serdar var bir de Selçuk…

Bursa’nın ilk onbirine göz atıyorsunuz…

Sadece “üç adet” Türk futbolcu sahada…

Yav, spikerlerin “yabancı oyuncu” adı sıralamaktan…

Canları çıkıyor…

Sanki yabancı bir ülkede maç takip ediyorsunuz…

Demek ki…

Hakemler de yabancı olsa…

Ki, pek uzak bir ihtimal değil…

Sadece tribünler “yerli ve milli” kalacak!

Gazetelerin arka sayfaları…

Nereden geldiği belli olmayan bi’dudağı yerde bi’dudağı gökte…

Yamyam gibi siyahi futbolcu fotoğraflarının resmigeçidi gibi…

Peki; nerede kaldı bizim “yerli ve milli” hasletimiz?

***

Dönün bakın bizim İzmir’in Süper Lig temsilcisi Göztepe’nin kadrosuna…

Beto Portekizli, Traore Fildişi Sahilleri’nden, Kadu Brezilyalı, Kosanoviç Sırbistan’dan, Andre Kastro Portekizli, Gouffran Fransız, Poko Gabon’lu, Demba Ba Senegal’den…

Maşallah, Birleşmiş Milletler gibi…

Yav, bunlar saha içinde birbirine nasıl sesleniyor…

Beynelmilel dil, İngilizce ile mi?

Mesela…

Bu Andre Kastro, Türk hakeme itiraz ederken…

Kendi diliyle mi yapıyor o işi?

Yoksa, “Türkçe Kursu”na başladı da haberimiz mi yok?

***

İşin cılkı çıkmış durumda…

Haaa, diyeceksiniz ki…

“Bu futbol uluslararası bir şov, dünyanın parası dönüyor… Futbol cambazlarını dünya kapışıyor… İddia, middia filan…”

Tamam kardeşim…

Biraz da, “Yerli ve Milli” ruhumuz ağır bassın…

Mesela…

Her profesyonel takım, en fazla üç yabancı ile sahaya çıksın…

Özlemediniz mi?

Spikerin bol bol Türk Topçular’ın adlarını seslendirmesini?

Bu hasretimizi sadece Milli Takımı’ın maçlarını izlerken mi gidereceğiz?

Koca koca takımlarımızın alt yapı sorumluları ne yapıyor?

Yok mu meşin yuvarlak aşkıyla yanan hünerli gençlerimiz?

Her takımın bir futbol okulu var neredeyse…

Yoksa bunlar aslında “folklorcu” yetiştiriyor da…

Bizim mi haberimiz yok?

***

“Milli ve Yerli” hasretimizi geçtim…

Bi’de bu “Turist Topçular”a kamyonla yabancı para toka ediyoruz…

“Al ben yemedim sen ye…” misali…

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan da zamanında top koşturmuştu…

Haklı olarak diyor ki:

“Yabancı futbolcu olmasın mı? Hiç olmasın mantığı yanlış… Onların katkısı tribünlere de ayrı bir hareket, canlılık getiriyor… Görmemezlikten gelemeyiz… 2019'dan sonrasına yönelik Türkiye Futbol Federasyonu tüm kulüplerle oturup bu konuyu masaya yatırmalı ve bundan sonraki süreci nasıl sürdürelim, yürütelim diye düşünmesinde fayda var…”

***

Her şeyin bir ayarı var arkadaş…

Geçen yılın son aylarında…

Galatasaray, Konyaspor ile oynadığı maça 11 yabancı futbolcuyla çıkarak, Türk futbol tarihinde bir ilki gerçekleştirdi…

İyi mi yaptı yani?

Gurur mu duyalım yani bu olaydan?

***

Bu konuda bizim Altınordu’nun hakkını teslim edelim.

Her tarafı yerli ve milli.

Hem de takır takır oynuyorlar. Onlarla izlemek ayrı bir zevk ve gurur veriyor insana…

Şeytan’ım, uzat o alnını öpeyim…

Sonsöz: “Yerli ve Milli, neredeyse tamamen dışarıya bağımlı hale gelmiş bir ülkenin vatandaşları için sunulan güzel bir hayal olmasın…”