Avukatlığın savunmanın kutsallığı ilkesi ile savunmanın temsilcisi olduğunu, yargının temel birleşenlerinden birini oluşturduğunu ifade eden Sındır; “AKP’nin yargı üzerindeki siyasi baskıları ortada. Yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığının kalmadığı ortada. İktidarın her şeyi keyfiliğe indirgediği bir ortamda avukatlarımızın hukuk ve huzur içinde görev yapmaları mümkün olmamaktadır. Öncelikle yürütmenin yargı üzerinde kurduğu baskı ortamı ortadan kaldırılmalı, herkesin yargı kararlarına saygı gösterdiği bir hukuk iklimi sağlanmalıdır. Her şeyin tek adama bağlanması ve kararların onun merkezinde yürütülmesine son verilmelidir. Bu anlamda da avukatların hukuk devleti ve bağımsız yargı sistemindeki özelliği temelinde çalışma koşulları esas alınmalıdır” dedi.
AVUKATLIK İKTİDARA VE GÜCE TABİ OLMAMAKTIR!
Adaletin, bağımsız yargının hukuk devleti ilkesinin temel koşulu olduğunu dile getiren CHP’li Sındır şöyle dedi: “İnsan haklarını savunma ve koruma, haksızlığa ve hukuksuzluklara karşı çıkma duygusu ile görevini yapan avukatlarımız ileri demokratik toplumun temel güvencesini oluşturmaktadır. Avukatlık hakkı ve haklıyı savunurken güce karşı dik duruşunu gösterebilme marifetidir. Bu konuda Paris Barosu Avukatı Molierac’ın ‘Avukatlar tarih boyunca köle kullanmadılar, ama hiçbir zaman efendileri de olmadı.’ sözlerindeki gibi avukatlık ne iktidara, ne hakime ne de hiçbir güce tabi olmamaktır.”
AKP YARGIYI DA KUTUPLAŞTIRDI!
AKP iktidarının hukuku, yargı kurumunu kendine engel gördüğünü belirten Genel Sekreter Sındır sözlerini şöyle tamamladı: “AKP iktidara geldiğinden bugüne toplumu kutuplaştıran, ötekileştiren bir dille hemen herkesi birbirine karşıt yaptı. Toplumda, iş aleminde, her türlü oda ya da birlikte kutuplaştırmayı kendine iş edindi. Aynı ayrıştırıcı dili yargıda da kullandı. AKP yargıyı da kutuplaştırdı. İşi adalet olan, hak ve hukukun gereğini uygulamakla mükellef olan kurumları ayrıştırdı. Yargının tarafsız, bağımsız yapısını bozarak yürütmenin emrine sokmak için her türlü yolu denemekten geri durmadı. Avukatlarımız da bu durumdan nasibini aldı. Birçok avukat müvekkillerini savunmak için üstlendikleri davaların dosyalarına ulaşamazken iddianamelerin bir kısım basında çarşaf gibi yayınlandığına tanık oldu. Mahkeme kapılarında, adliye koridorlarında baskı ve şiddete maruz kaldılar.”