GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
6 Nisan 2016 Çarşamba 15:11

Uzunkaya ile A’dan Z’ye: Operasyonlar, ‘canlı bomba’ iddiaları ve mülteci sorunu!

İl Emniyet Müdürü Uzunkaya, paralel yapı ve terör operasyonları, Ankara ve İstanbul saldırıları sonrası çıkan canlı bomba söylentileri, kentteki trafik sorunu ve mülteci sorunu ile geri kabul işlemleri hakkında önemli açıklamalar yaptı.

EGEDESONSÖZ – İzmir Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya Kanal 35’te yayınlanan Farklı Açı programında Egedesonsöz Genel Yayın Yönetmeni Fatih Yapar ve Gazeteci Çağdaş Yılmazer’in sorularını yanıtladı.

Türk Polis Teşkilatı’nın kuruluşunun 171.yılını kutladığı gün katıldığı yayında önemli açıklamalarda bulunan İl Emniyet Müdürü Uzunkaya, paralel yapı ve terör operasyonları, Ankara ve İstanbul saldırıları sonrası çıkan canlı bomba söylentileri, kentteki trafik sorunu ve mülteci sorunu ile geri kabul işlemleri hakkında konuştu.

Söze günün anlam ve önemine değinerek başlayan Emniyet Müdürü Uzunkaya, “171 gurur yılı… Bir ülkeye ve insanlarına hizmet etmek, insanların can ve mal güvenliğini sağlamak gibi çok önemli bir görev alanında hizmet etmek en gurur verici görevdir. Bizler de bu görevi 171 yıl boyunca elimizden geldiğince vermeye çalışıyoruz. Geçtiğimiz dönemde pek çok şehit verdik. Urla’da bir gemiden topu sökerek alan ve bunu İngiliz donanmasına karşı kullanan Ali Fehmi Efendi türbesinde anma yaptık. Emniyet teşkilatımız gerek İzmir’de, gerek Türkiye’de, özellikle güney doğuda terör örgütüyle verilen mücadelede çok önemli bir görev üstlenerek savaş veriyor. Bu operasyonlarda birçok arkadaşımızı diğer şehitlerin yanına göndermiş olduk. Tüm şehitlerimize, vatanın her karış toprağında canını veren tüm vatan şehitlerine rahmet diliyorum. 80 milyon insanın güvenlik görevlisi olmaksızın vatanı koruma noktasında canla başla mücadele edecek vatanseverliği görülmüştür” dedi.

TERÖR HER YERDE, DUYARLILIK ŞART!
Doğu’da yaşanan çatışmalar, Ankara ve İstanbul saldırıları ekseninde yaşanan terör olayları ve ülke insanında yarattığı psikoloji hakkında konuşan ve güvenlik önemleri hakkında bilgi veren Uzunkaya, “Terörle mücadele topyekûn bir duruşu, direnişi, anlayışı ve toplum bilincinin ortaklığını ifade eder. Ülkemizde özellikle son zamanlardaki terör üzerinden değerlendirirsek, Ankara ve İstanbul’da malum canlı bomba saldırıları oldu, pek çok vatandaşımız güvenlik görevlimiz hayatını kaybetti. Bunun sonucunda da ülke genelinde bir panik, korku ve tedirginlik ortamı oluştu. Terörün amacı insanları korkutmak, sindirmek ve bundan kaynaklı kendisine alan yaratmaktır, en temel argümanları budur. Buna vatandaşlarımızın fırsat vermemesi lazım. Bunu gerek üst devlet yönetimi, gerek il yönetimlerindeki yöneticiler ifade ediyorlar. Burada vatandaşımız elbette korumasız, tedbirsiz sokağa çıksın, hassasiyet göstermesin uyarısı yapmıyoruz. Her zaman, terör tehdidi olsun olmasın insanların mutlaka duyarlılık göstermesi gerekir. Ateş düşen ocaklar var, devamında da toplumda yaratılmak istenen bir kaos ve korku ortamı var. ‘Diğer oğlumu da gönderirim’ diyen analar, ‘beni de alın’ diyen eşler, annelerin ‘terörü güldürmeyeceğiz’ ifadeleri kurmaca şeyler değil. Bunlar içten gelen şeyler, acının en tepesinde ifade edilen şeyler. Acının doruk yaptığı ortamda bunlar söylenebiliyorsa, topluma bir mesajdır bu. O insanlar yakınlarını bizler için şehit veriyorken, bizlere terörün farkına varmadan hizmet etmek yakışmaz. İstanbul’daki bombalı saldırıdan sonra yaralanan bir Alman vatandaşı, “İstanbul’da böyle bir eylemin olması bu ülkeyi güvensiz ülke, şehri güvensiz şehir yapmaz. Ben iyileşir iyileşmez tekrar gelip, ziyaret edeceğim” diyor. Bunu kimse ona söyletmiyor. Her yerde terör var, Brüksel’in, Fransa’nın yaşadığı terör olayları var. Doğu’da Batı’da da dünyanın her yerinde yaşanabilirliği olan olaylar bunlar. İkiz Kuleler saldırısı Amerika’nın kalbine saplandı. Bizlerin soğukkanlı olması gerek. İlla savaşanların kahramanlıklarıyla övünmek değil gereken, biz evlerimizde işlerimizde cephedeki asker gibi dik duracağız. Bunları yaparken, elbette tedbir alacağız, devlet üstüne düşenleri yapacak…” diye konuştu.

AYNI ÖRGÜTÜN BİR HÜCRESİ!
Bu kapsamda İzmir’de dün yapılan operasyon ve bombalı saldırı hazırlığında 3 teröristin yakalanması hakkında konuşan İl Emniyet Müdürü, “Buca’da biri bayan 3 terörist alındı, bunlar bir terör örgütünün bilinen militanları. Aynı örgütün 3-4 tane bombalı saldırı eylemi olmuş idi. O örgütün bir üyesi Buca’da çatışma ile ele geçirilmişti. Aynı örgütün bir hücresi... Bu kişilerin eyleme hazırlıkları olduğu el bombalı mühimmatlarından ve planlarından anlaşılıyor. Önümüzdeki günlerde adliyeye çıkarılacaklar. Geçtiğimiz hafta yoğun operasyonlar vardı. Gerek DEAŞ’a gerek PKK’ya yönelik operasyonlarımız oldu. Yine paralel yapılanmayla ilgili geçtiğimiz hafta bir operasyonumuz oldu. Bunları şundan dolay söylüyorum. Türkiye’nin her tarafında bu tür faaliyetleri yöneten her tür terör yapılanmasına karşı bu örgütlerin cezalandırılmaları için gerekli çalışmaları yapıyoruz” dedi.

BU HABERLER TERÖRE POSTACILIK VERİYOR
Uzunkaya terör olaylarının gölgesinde özellikle sosyal medyada sıkça rastlanan ihbarvari mesajlar ve ‘canlı bomba eylemi’ söylentileri hakkında da mesajlar verdi. İl Emniyet Müdürü, “Canlı bomba konusuyla ilgili özellikle 1-2 aydır yoğun bir şekilde bu tür haberlerle toplumda korku yaratırdı. Sosyal medya dediğimiz olgu bu tedirginliği benzin dökerek alevlendirdi. Sosyal medyanın sosyal katmanlar arasında doğru iletişim ve olumlu anlamda katkı sağlayacak yöntemler geliştirmesi doğru olandır. Sosyal medyayı birleştirici olarak kullanırsanız ‘sosyal’ olarak kullanmış olursunuz. Bizde kafa karıştırmak için daha çok kullanılıyor. Geçenlerde ‘teröre postacılık yapmayın’ dedim. Bu haberlerle teröre postacılık yapılıyor, vatandaşlara yanlış haberlerle teröre hizmet ediliyor” diye konuştu.

Bu mesajlar hakkında yasal işlem yapılıp yapılmadığı sorusuna da yanıt veren İl Emniyet Müdürü, “Eğer kasten yapıldığını tespit ederseniz, kamuoyunda gerginlik yaratılırsa bu konuda savcılarımız adli takibi yapıyorlar, siber suçlar terör ve istihbarat şubeleri üzerinden… Kasıtlı vurgusunu özellikle yapıyorum çünkü vatandaşımız körü körüne paylaşım yapıyor. Mesela son olayda 37 kişi hayatını kaybetmişti. Olayın olduğu ilk saat sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarda 138 kişi ölmüş denildi… Olayın devamında bana bile gönderdiler. Bombalı araç konusunda bize gelen bir şey yok ama sosyal medyada yazılmış, o araç bombalı bu araç bombalı… Bilgileri kirleterek, bilinçli ya da bilinçsiz bunların duyurulması son derece yanlış... İşin en garip, acı ve üzüldüğümüz tarafı; toplumu gerçek anlamda uyarma noktasında katkı sağlayacağı öngörülen insanlar ve sosyal medya kullanıcıları bu tür olumsuzlukta en üst düzeyde sirkülasyonu besliyorlar. Bu son derece karmaşık bir toplum çizgisini ifade eder. Bu nedenle de toplumun duyarlılığını gözden geçirmesini hatırlatmak isteriz. Sadece silahlı, kolluk gülerinin görevi değil bu. Birileri kalemle, birileri diliyle, birileri duruşuyla koruyacak” açıklamasını yaptı.

İZMİR’DE CANLI BOMBA YAKALANDI MI?
Uzunkaya Emniyet Müdürü olarak görev yaptığı sürede İzmir’de hiç canlı bomba yakalanmadığını da söyledi. Uzunkaya, “Canlı bomba üzerine bombayı sarmış, ateşlemeyi hazırlamış bir eylemcinin, ya da aracıyla beraber kendini feda etmek üzere eylemcinin eylem üzerinde yakalanmasıdır. Ben 25 aydır İzmir’de emniyet müdürüyüm, böyle bir olay olmadı. Geçtiğimiz günlerde bir aracın böyle bir eylemde kullanılacağına ilişkin ihbar üzerine bir hareket oldu. Medya ‘İzmir’de nefes kesici operasyon’ olarak verdi. Sözde polisiye bir olay gibi veriliyor ama farkına varılmadan canlı bombalar etrafımızda dolaşıyormuş gibi bir korku besleniyor. O olay tamamen eylem yapabileceğine ilişkin alınan İhbar üzerine operasyonel bir kurguyla yakalanan bir araçtı. Üzerinde durulması gereken, insanları hangi konuda nasıl duyarlılık göstermesi gerektiği durumunda medyamız eğitici olmalıdır. Bu tür olaylarla ilgili şunlara dikkat edin, etrafınızda gördüğünüz şüphelilere dikkat edin demelidir. Kolluğun bu konuda birçok açıklaması var, giyim kuşamından, şahsın davranışlarından, garipliklerinden vatandaşa bilgilendirme amaçlı… Bu konularda da vatandaşımızın hangi hassasiyeti göstermesi gerektiği konusunda eğitici, duyarlı olmalıyız, bunlar vatandaşa verilmesi gerekenler… Özellikle vatandaşlarımızın birebir iletişiminde bilgilendirilmesinde, kısıtlı imkânlarımızla, sizler vasıtasıyla duyarlı olmaya çalışıyoruz. Bir sempozyumda dedim ki yazılı ve görsel medya bu trafik kazaları ile ilgili gözyaşı, acı ve dramla alakalı sahneleri öne aldıklarının üçte biri kadarını uyarma bilgilendirme için kullansalar… Ne basın çalışması var, ne bu konuyla ilgili görevlendirilen alan çalışması var… Sayfaları daha insanların içini aydınlatan şekilde el birliğiyle hazırlasak güven ortamını faydası olur” ifadelerini kullandı.

PARALEL YAPI OPERASYONLARI
İl Emniyet Müdürü İzmir merkezli Paralel Devlet Yapılanması operasyonları konusunda da detaylı bilgilendirme ve önemli açıklamalar yaptı.

Uzunkaya, “PDY dediğimiz örgütün 70’li yıllardan başlayan toplumun büyük kesiminin masumane bir algıyla tehlikesiz gördüğü bir örgütlenmesi var. Milat olan 17-25 Aralık sürecinde ‘takke düştü, kel göründü’. Bu örgütlenmenin devletin tüm kuruluşlarına planlı programlı sızdırıldığı bugün artık bir gerçektir. Yaşanmış bir hikaye. Bu süreç öyle kendiliğinden, spontane olarak hazırlanmış değil. Bir üst akıl bu süreci ilmek ilmek örmüş. Emniyete, askere, yargıya, bakanlıklara, merkez ve taşra teşkilatlarına, MİT’e, Diyanet’e her yere yerleştirmiş. Bu süreç toplumun bilgisi dışında olmamış, toplum tanıklık etse de olayı şu anki durumunda algılamada güçlük çekmiş” dedi.

“Bu örgütün lideri çok geniş bir kitleye hitap etmiş ve kademe kademe Türkiye’ye yayılmış ve İzmir bu konuda merkezi bir kent” diyen İl Emniyet Müdürü, “İzmir’de 17 Aralık süreci sonrası, bugün PDY’nin mensupları sayın cumhurbaşkanının Amerika’daki programında PKK’lılarla PYD’lilerle, Ermeni taşra militanlarıyla beraber cumhurbaşkanını protesto edebilecek düzeye sıfırlamışlardır. Vatandaşlarımızın da bunu bilmesi lazım. Güvenlik uzmanları, vatan hainleriyle orada onlarla kol kola olabilmişlerdir. Bu tablo bile bu örgütün ne denli tehlikeli olduğunu, kendi geleceği için Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir unsurunun gözünde değer taşımadığını ortaya koyabilecek durumdadır. Cumhurbaşkanımız ifade ediyor, PDY’NİN ne denli mücadele edilmesi gereken örgütler kapsamında olduğu dile getirilmiş, devlet politikası olarak dile getirilmiş… Örgütün gerçek yüzünü bilmeden, inanç ve insani değerlerle geçmişte bunların yanında olan insanları biz de yargı da devlet de kesinlikte örgütten ayrı tutuyoruz. Buradan ayrılanlar hükümetin de ifade ettiği gibi nedamet duymuş, örgütle hiçbir organik bağı kalmamış insanları ayırmak kaydıyla kayda tutulacaklardır. Şu an gerek İzmir’de gerek Türkiye’de yapılan budur. Çünkü bu insanlar çok açık bir şekilde kendi güçleriyle tehdit unsuru olarak kullanıp, bakanlıkların en yüksek yerlerinden, taşraya kadar baskı uyguluyorlar. Geçtiğimiz operasyonda bir üniversiteye tahsis ile ilgili kaymakamlık talep ediyor, yok deniliyor, üniversite talep ediyor tüm sular duruyor, üniversiteye veriliyor. Bütün işlerin kanunsuz olarak yürütülmesinde temel kurgu bu… Kanunu zorlayarak, ihlal ederek, sahte belge üreterek operasyon yapmak” dedi.

Uzunkaya geride kalan hafta yapılan operasyona da gönderme yaparak, “Polis sandığının bile bir binasını bunlara kiralamışlar. O zamanki yönetim şu an cezaevinde. Düşünebiliyor musunuz her taraf birbiriyle içli dışlı; araştırma yapmadan, kira belirlemesi yapmadan o derneğe belli bir amaç için veriyorlar, belgeler dahi alınmadan bu şekilde kullanılabiliyor. Kumpaslarla ilgili konuları toplumun her kesimi biliyor. Pek çok yuva tarumar edildi. İşin en garip tarafı bunlar yapılırken örgütün başındaki kişi 70’lerden beri bir karıncayı incitemeyeceğini söyleyen bir profil… Onun başında olduğu örgütün, 100 binlerce kişiyi pelesenk ettiği bir süreç…” diye konuştu.

İl Emniyet Müdürü kendisinin de mağduru olduğu yapılanma ile mücadelenin ‘Celal Uzunkaya’ açısından anlamını ise şu sözlerle açıkladı: Ben daha önce İzmir’de görev yaptım, bildiğim tanıdığım bir şehir. Böyle bir olayın mağduru olduğumu ifade etmedim çünkü sanki ‘emniyet müdürü mağdur olmuş da ondan olayı bu işe dahil olmuş’ gibi bir durumun içinde olmak istemem. Mağduriyetimi intikamla birleştirip ona indekslenmek istemem. Geldiğim günden beri hassasiyetimi muhafaza ediyorum. Yapılması gerekenin yapılması konusunda tüm arkadaşlarımızla diğer örgütlenmeler gibi FETÖ’yle de mücadele ediyoruz. Hiç kimse diyemez ki sadece paralel devlet ile ilgili operasyon yapıyor. Pek çok suç örgütüyle mücadelemiz oldu. Göçmen kaçakçılığında sırf 400’ün üzerinde vatandaş sadece o kalemde tutuklandı. Geçtiğimiz yıl 203 operasyon yapmışız PKK ile ilgili, 850 gözaltı, 100 tutuklama. 2014 yılında 86 operasyon, 220 civarında gözaltı, 30 civarında kişi tutuklandı. 3 aylık süreçte 76 operasyon yapıldı, 277 gözaltı 50 tutuklama. Bunlar PDY dışında operasyon rakamları. PDY ile ilgili operasyonlarda 50’ye yakın tutuklama sayısı var. Bunu şundan dolayı söylüyorum, kesinlikle ifade ettiğim elbette bir takım hissi şeylerden kendimizi yüzde yüz arındırma erdeminde olmayabiliriz. Gayretimiz, duyarlılığımız budur. Ben mağdur oldum, bundan dolayı artı bir gayret, düşmanlık suçlama modunda olamam. Bunu arkadaşlarıma da hep söylerim. Doğrusu da budur. Bu işlerde hayat kararttılar, bizim haksız yere kimsenin hayatını karatmaya hakkımız yok. Yargılandığım süreçte bana bu haksızlığı kurgulayan, tuzaklayan, 4 hizmet yılımdan mahrum eden insanlarla eğer yaşarsam, kanun önünde; o günleri görmezsem ‘Allah cezalarını verecek, tanık olacağım’ demişimdir. ‘Bu dünyada ölmeden bunların hesabını göreyim’ diyordum, hamdolsun bunların patır patır döküldüğünü, hesap vermek durumunda kaldıklarını görüyoruz. Benim gibi milyonlarca insan da aynı duyguları yaşıyordur. Bunları yaptılar diye, hiçbir kişinin sorgusuz sualsiz onların yaptığı yaklaşımla bir yaklaşıma tabi tutulmasına müsaade etmedim, etmem. Bunu da tüm samimiyetimle ifade ediyorum.

MÜLTECİ SORUNU VE GERİ KABUL RAPORU
Türkiye ile AB arasında imzalanan anlaşma çerçevesinde geri kabul başlarken, ilk mülteci grubu da Dikili’ye gelerek kamplara transfer edildi. Bu gelişme ekseninde mülteci sorunu ve iade süreci konusunda konuşan Uzunkaya şunları söyledi: Mülteci sorunu da, terör gibi kangrenleşen bir sorun. Türkiye’nin var olan misafirperverlik değerlerini taşıdığını devlet başta olmak üzere güzel bir işaret olarak görebiliriz. 3 milyona yakın Suriyeliye kucak açmışız. Bu nüfusta ülkeler var. Bu insanların ülkemize sığınmaları normal şartlarda olan bir hadise değil. Memuriyet gereği, iş gereği gurbete gidip, o özlemi mültecilerin hayatıyla karşılaştırdığınızda nasıl bir yaşam olduğunu hayal edebilirsiniz. Büyük bir dram var o ülkede. Bu insanlar çocuklarıyla denizlere açılıp da öleceklerini bile bile bu riski göze alıyorsa içinde bulundukları çaresizliği değerlendirmek gerekiyor. Bu yansıma ülkemizdeki son alan olarak Türkiye’nin batı bölgesinde ve İzmir’de ortaya çıkıyor. İzmir’in 1200 kilometre sahili olması sebebiyle pek çok koylar, ıssız bölgelerden mülteciler Yunanistan’a açılmayı geçmişten beri denemişlerdir. Bugün 92 bine yakın kayıtlı Suriyeli mülteci var. Belki birkaç bin kayıtsız mülteci var. Bu insanlar Türkiye üzerinden İzmir’den, özellikçe Çeşme ve Dikili bölgesinden geçiş yapmaya başladılar. Başbakan’ın görüşmelerinin sonucunda 20 Mart 2016’dan itibaren Türkiye üzerinden Yunanistan’ın 5 adasına geçiş yapan insanların, bize iadeleri gerçekleşecek. İade edilenlerden Suriye vatandaşı olanlar Adana tarafına gönderilecek. Onun dışındaki vatandaşlar da ilk etaplarda Kırklareli’ne gönderilecek. Bunun ilk uygulaması da 4 Nisan’da gerçekleşti. 500 civarında kişinin geleceği konuşuldu, 202 kişi teslim edildi. Bunların 2’si Suriyeliydi. Bugün de geçiş olacaktı ama hazırlayamadılar. Karşı taraf da tam organize olamamış gibi. Cuma günü 200 kişilik bir grubun gemilerle dikili limanına gelip, uyruklarına göre nakli yapılacak. Çeşme de kullanılacak. Konulan bir kota var. Bize iade edilen Suriyeli sayısı kadar, ailelerinin yurtdışında olduğu belgelenen, İçişleri Bakanlığı’nın olur verdiği Suriyeli o ülkeye gönderilecek.



TRAFİK SORUNU
İl Emniyet Müdürü kentteki trafik sorununa da değindi. Vali Mustafa Toprak başkanlığında yapılan zirve ve sorunun çözümünde siyaset seti iddiaları üzerine de mesajlar veren Uzunkaya, “Bu da kangren sorunlardan bir tanesi... İzmir’e geldiğimde ilk baş şu algı vardı, İzmir’de emniyet valinin talimatıyla görevini yapmıyor. 26 aydır İzmir’deyim, valiyle günün büyük bir bölümünde konuşuyoruz. Bana 26 ay boyunca yapmama konusunda, engel olma konusunda en küçük bir telkini, iması olmadı. Benden öncekilere olduğunu da sanmıyorum. O arkadaşlarımızın büyük bir kısmıyla aynı görevleri yürütüyoruz. Böyle bir algı yaratıldı. Bu işin kolaycı tarafı… Ben de diyebilirim ‘belediye işini yapmıyor’. Bu da benim açımdan kolaycı taraf olur. Ben burada farklı bir şeyi ortaya koydum. Trafikten sorumlu emniyet genel müdür yardımcılığı yaptım. 81 ilin trafikle ilgili tahlilini, sorunlarını, çözümlerini çok net görebilen bir konum ve yetkide görev yaptım. Burada temel konu, ’belediye işini yapsa trafk çözülür’ diyemem çünkü büyük ölçekli haritada kurumların görevini yüzde yüz eksiksiz yapsa da sorun çözülmüyor. Yılda günlük 500-600 bin TL ceza yazılıyor. Geçen yıl 22 milyon ceza yazmışız. Bakanlığın büyük projelerle hedeflediği planların üstüne çıkmışım diyemem çünkü trafikle ilgili 4 milyon insanın yaşadığı bir çile var. Bunu ne tamamen tek başına belediyelere atabiliriz, ne emniyete atabiliriz… Sorunun çözümündeki temel merkez ekseni insanlar üzerine kurulu. Toplumsal bilinci yükseltmemiz lazım. Kırmızı ışıkta gün ortaşımda geçen sürücülerin duyarsızlığını değiştirmemiz lazım. Üst geçitler varken bir dakika kazanacağım diyerek yoldan geçen yaya zihniyetini değiştirmemiz lazım. Otoparklara para vermemek için yola park edip, çok daha pahalı olan çekilme riskini alan zihniyeti değişmek lazım” dedi.

Uzunkaya ayrıca, “Trafik sıkıntısının yüzde 35’lik bölümü toplumsal bilinç, yüzde 30’u trafik kültürü, eğitim… İkisini bir aldığınızda yüzde 65’lik bir bölüm çıkıyor. Bu akademik çalışmaların ortaya koyduğu net tespitler. Geriye kalan yüzde 35’ lik bölümün dörtte birlik bölümü altyapı ve çevre… Bu çalışmaları yapması gereken belediyeler, yüzde yüz yapsalar anca dörtte birini çözebilirler… Polisin payını 20 diyelim, 30 da çevreyi alalım. Dört bütünü bir araya getirip uygulamazsanız mutlaka eksik kalır. Geçtiğimiz gün yaptığımız toplantı yararlı oldu. Biz aynı saftayız, aynı işi yapıyoruz. Siyaseten eleştirebilirsiniz, saygı duyarım. Yaptığımız iş bir bütünün bütünleyici parçaları. Kamuoyu ‘herkes ayrı telden bakıyor’u görürse, bir bütün oluşmaz. Bu kurumların birlikteliği vermesi lazım. Güzel bir başlangıç olmuştur. Hatta bunu pilot çalışma olarak başlatalım, arkasından da şehrin ‘arka bölgelerinde’ olumsuzlukları müşterek bir şekilde konsensüs oluşturalım dedik. Hedef vatandaşların çile çekmemesi, mağdur olmaması. Bunun arka planda oluşturduğu stres gibi hastalıklar var. Biz trafikte insanlarımızda stres yüklüyoruz. Ne kadar az stres yüklersek o kadar başarılı oluruz” ifadelerini kullandı.

BAYRAKLI BELEDİYESİ’NE OPERASYON
Uzunkaya son olarak İzmir merkezli 4 ilde yapılan operasyon ve rüşvet suçlaması kapsamında Bayraklı Belediyesi’nde yaşanan gözaltılar hakkında, “Bayraklı Belediyesi’nin geçmiş yıllarda bir takım alımlarıyla ilgili savcılık sürecinin tamamlanmasıyla sabah operasyonel olarak başlatıldı, 10 kişi gözaltına alındı. 4-5 yıl öncesinden intikal eden bir çalışma. Sonucunu da ileride paylaşırız” açıklamasını yaptı.