GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
26 Şubat 2016 Cuma 12:22

Tarihi davada 3.5 yıl sonra tüm sanıklara beraat!

İzmir 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yaklaşık 3.5 yıldır süren 'gizli bilgi belge bulundurma' davasında yargılanan 49'u muvazzaf  356 sanığın tamamı beraat etti.

İzmir merkezli 'Askeri gizli bilgi belge bulundurma' davası, 3.5 yılın sonunda tüm sanıkların beraatıyla bitti. 49'u muvazzaf asker, 357 sanıkla başlayan, yargılama sürecinde Alaattin Parmaksız'ın vefatıyla 356 sanıkla devam eden davada, İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi 'yüklenen suçun sanıklarca işlenmediğinin sabit olması sebebiyle esastan berate' hükmetti. Mahkeme heyeti, soruşturma aşamasında görev yapan kamu görevlileri hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasına da karar verdi. Karar, sanıklar ve yakınları tarafından sevinçle karşılandı.

İzmir Emniyet Müdürlüğü'ne haleizmirhale@hotmail.com adresinden 10 Ağustos 2010 tarihinde gönderilen ihbar mailinde İzmir'de özellikle üniversite öğrencisi genç kızları kandırarak zengin kişilere veya üst düzey bürokratlara para karşılığında pazarlayan bir çete olduğu, mensuplarının gözlerine kestirdikleri kızlarla önce arkadaşlık kurarak güvenlerini kazandıkları daha sonra bir şekilde kızlarla birlikte oldukları, seks görüntüleriyle tehdit ettikleri önesürüldü.

İzmir Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliği ihbarda adı geçen kişiler hakkında daha önce de örgüt kurmak, yönetmek, fuhuşa aracılık etmek ve insan ticareti suçlarından işlem yapıldığı, bunların birbirleriyle irtibatlı olarak faaliyetlerini sürdürdükleri, özellikle fizikleri düzgün ve güzel görünümlü üniversitede okuyan genç kızları kandırarak zengin veya üst düzey kişilere pazarladıkları yönünde bilgiler elde etti. Bunun üzerine savcılık tarafından bu kişiler hakkında adı geçenlerin eylemlerinin örgütlü olarak fuhuş yaptırmak amacıyla tehdit, baskı uygulamak suretiyle insan ticareti suçu olduğundan CMK'nın 250 maddeleri gereğince Terörle Mücadele Kanunu (TMK) 10. maddesiyle görevli dönemin Cumhuriyet Savcısı Zafer Kılınç'ın talimatıyla polis tarafından 30 Eylül 2010 tarihinde çete teknik takibe alındı.

Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Müdürlüğü, çete lideri Bilgin Özkaynak, Narin Korkmaz'ın ve yabancı uyruklu kadınların aralarında bulunduğu zanlıları teknik ve fiziki takibe aldı. Sanıklardan Can Erduman ve Ergin Akı, Bülent Dengiyok ve Alena Dengiyok'un örgütlü olarak yabancı kadınlara fuhuş yaptırdıkları, fuhuşa aracılık ettirdikleri, kadınların yurtdışından getirilerek Mavişehir semtinde lüks evlere götürüldükleri, irtibat kurdukları müşterilerle bu kadınların müşterilerin evlerine ya da otellere götürdükleri, kadınların nakillerinin bizzat örgüt mensupları tarafından yapıldığı, Narin Korkmaz'ın 16 yaşından itibaren TSK ile resmi hiçbir bağlantısı olmamasına rağmen, kurumun birçok bilgisine vakıf olduğu öne sürüldü.

Yapılan operasyonlarda Korkmaz'ın evinden dijital materyaller içinde 'bycasus' ismi verilmiş hard disk içinde elde edilen 'ajanda.xsl' isimli belgede 'pandora' veri tabanında yer alan verilerin birçoğunun askeri bilgi olduğu öne sürüldü. Dönemin İzmir Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Zafer Kılınç'ın yönetiminde 2012 yılında aralıklarla yapılan operasyonlarda 49'u muvazzaf asker toplam 357 sanığın ifadesini aldı. İfadeler sonrası 49'u muvazzaf toplam 88 kişi tutuklandı. Tutuklananlar arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Koramiral Veysel Kösele de yer aldı. Kösele, avukatlarının itirazı sonucu bir hafta tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildi.

İDDİANAME
Zafer kılınç tarafından hazırlanan iddianame İzmir 12. Ceza Mahkemesi tarafından üç yıl önce kabul edildi. Kılınç, hazırladığı iddianamede, şüphelilerin adreslerinde yapılan aramalarda çok sayıda askeri belge, gizli kamera cihazları, dinleme cihazı ve çok sayıda dijital materyal elde edildiği, bu materyallerin incelenmesinde cinsel içerikli görüntüler, bazı kişilerin kadınlarla buluşmalarına dair gizli çekilmiş fotoğraflar, kişisel verilerin kaydedildiği dokümanlar, ortam dinleme kayıtları ile çok sayıda askeri belge bulunduğun anlaşıldığı belirtildi. Bilgin Özkaynak liderliğindeki suç örgütünün özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri'nde (TSK) yapılanması sayesinde büyük bir güç ve çok geniş bir faaliyet alanına sahip olduğu, kamu kurumlarını "adeta bir ahtapot gibi" sardığı, hükümet, TSK, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) dahil olmak üzere hemen hemen bütün kamu kurumları aleyhine faaliyetler yürüttüğü ileri sürüldü. Örgütün askeri bilgileri ele geçirmek için 52 eskort kadını kullandığı belirtildi. İddianamede 'Pandora' veri tabanına göre örgüt yöneticisi olarak 9 kişinin ismi 'Koordinatör' olarak gösterdi.

2 BİN SAYFALIK İDDİANAME
Savcı sanıklar hakkında 2 yıldan müebbete kadar varan cezalar istedi. Davanın ilk duruşması 2012 yılı Nisan ayında İzmir Adliyesi Sosyal Tesisler Konferans Salonu'nda görüldü. 315 klasörden oluşan davanın 2 bin sayfayı bulan iddianamesi TRT spikerleri tarafından okundu. Sanıklardan marina işletmecisi Bilgin Özkaynak ile Narin Korkmaz hakkında, 'suç işlemek amacıyla örgüt kurmak', 'kişisel verilerin kaydedilmesi', 'devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek' suçlarından müebbet ve 9'ar yıl hapis cezası istendi. Tutuklu sanıklar yargılama aşamasında aralıklarla tahliye edildi. Özel yetkili mahkemeler kapınınca dava 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne alındı.

BİLİRKİŞİ RAPORU DÖNÜM NOKTASI OLDU
Mahkemenin talebi üzerine bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan raporda, davaya konu dijital verilerin delil niteliği taşımadığı, aralarında tutarsızlıklar bulunduğu, bazı ekleme ve çıkarmalar yapıldığı vurgulandı. İzmir Adli Tıp Kurumu'nun hazırladığı raporda ise Albay Coşkun Başbuğ'un evinde ele geçirildiği öne sürülen ve davaya delil teşkil eden hard disklerdeki DNA örneklerinin Başbuğ'a ait olmadığı, ancak sanıklardan Meryem Bağcı'nın Ankara'daki evinde ele geçirildiği iddia edilen ve Bağcı'nın kendisine ait olmadığını söylediği hard disk ile Başbuğ'un evindeki hard diskte aynı erkeğin DNA'sının bulunduğu belirlendi. Adli Tıp Kurumu ayrıca, sanıklar Bilgin Özkaynak, Narin Korkmaz, Safiye Köten, Filiz Albayrak'tan ele geçirildiği iddia edilen iç çamaşırı, denizci şapkası, ilk yardım çantası, flaş bellek, mouse, kitapçık gibi materyaller üzerinde yapılan testlerde de DNA örneklerinin sanıklardan alınan DNA profilleriyle uyumsuz olduğunu tespit etti.

SAVCI VE HAKİM DE AÇIĞA ALINDI
Geçen hafta, HSYK 2. Dairesi davanın iddianamesini hazırlayan İzmir Özel Yetkili eski Cumhuriyet Savcısı Zafer Kılınç'ı 'dosyanın soruşturma sürecinde usul ve yasaya aykırı işlem tesis ettiği', davaya bakan ve sanıkların tutuklanmalarına karar veren İzmir 1. Nolu Özgürlükler eski Hakimi Serdar Ergül'ü de 'mesleğin şeref ve onurunu bozan ve mesleğe olan genel saygı ve güveni gideren nitelikte eylemde bulunduğu' gerekçesiyle geçici olarak görevden uzaklaştırmıştı. Davanın soruşturmasında görev yapan polislerin bazıları, FETÖ/PDY operasyonları kapsamında operasyon gözaltına alınmış, eski İzmir İl Emniyet Müdürü Ali Bilkay'ın da aralarında bulunduğu 27 kişi tutuklanmıştı.

SAVCI ÖRGÜTTEN BERAAT İSTEDİ
Son duruşmada savcı Ali Ertan, tüm sanıkların 'örgüt' ve 'örgüt yöneticisi' olma suçlarından tüm sanıkların beraatını istedi. Savcı, sanıklar Narin Korkmaz ve Safiye Köten'in evlerinde fiziksel olarak ele geçirilen belgelerden dolayı TCK 334/1 kapsamında cezalandırılarak, ceza almaları durumunda cezaevinde tutuklu kaldıkları sürenin bundan düşürülmesini talep etti. Savcı ayrıca Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele'nin de beraatini talep etti.

VE BEKLENEN SON
İzmir 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yaklaşık 3.5 yıldır devam eden 'Askeri gizli bilgi, belge bulundurma' davası 356 sanığının tamamına yakını bugünkü duruşmaya avukatlarıyla katıldı. Talepleri daha önce alan Mahkeme Başkanı Orhan Kızıltaş öğleden sonra kararı açıkladı. Mahkeme Başkanı Orhan Kızıltaş tüm sanıkların berat ettiğini duyurdu. 357 sanıkla başlayan davada yargılama sürecinde ölen sanık Alaattin Parmaksız'ın da davasının düşmesine, suçlamalardan beratine karar verildi. Bugüne kadar yakalanamayan sanık Necdet Kılınç da beraat etti.

Mahkeme heyeti, soruşturma aşamasında görev yapan kamu görevlileri hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasına da karar verdi. Karar duruşmayı izyeyen sanık ve yakınları tarafından sevinçle karşılandı.

NARİN KORKMAZ'IN SEVİNCİ
Davanın sanıklarından Narin Korkmaz'ın avukatı Çağrı Çetin beraat kararının ardından müvekkiliyle açıklama yaptı. Avukat Çetin, "Müvekkilim henüz üniversite öptencisiyken çirkin bir kumpasın kurbanı oldu. Mahkeme heyeti suçsuz bulup beraatine karar verdi. Keşke bunlar yaşanmasıydı. Mağduriyetinizle ilgili hukuki süreç başlatacağız. Ayrıca kumpası kuranların yargılandığı davayı da sonuna kadar takip edip gözlerinin içine bakarak sorularımızı yönelteceğiz. Devleteni seven birisi kumpas kurmaz" dedi. Korkmaz ise avukatının söylediklerine katıldığını onun dışında bir şey söylemek istemediğini kaydetti.

BERAATİ AYAKTA ALKIŞLADILAR
Mahkeme Başkanı Orhan Kızıltaş, 138 sayfalık karar metnini yaklaşık 2.5 saate okudu. Kızıltaş, sanıklardan emekli Tümgeneral Alaettin Parmaksız'ın geçen yıl öldüğünü, bu nedenle hakkındaki davanın düştüğünü ve beraat ettiğini söyledi. Hakim Orhan Kızıltaş, kararın sonunda kendilerini avukatla temsil eden sanıklara vekalet ücreti ödenmesine karar verildiğini belirtip davayı bitirdi. Kararı ayakta alkışlayan sanık ve yakınları duruşma salonunda birbirlerine sarılıp sevinç gözyaşı döktü.

SALONDAN ÇIKIP BİRBİRLERİNE SARILDILAR
Adliye çıkışında, yaptığı açıklamada davanın başından bu yana hiç bir zaman ağlamadığını dile getiren muvazzaf asker Nihat Demirhan'ın eşi Arzu Demirhan, "Eşimin arkasında sonuna kadar destekçi oldum. Ama şu an sevinç gözyaşları içinde ağlıyorum. Adalet geç olarak yerini buldu diyebilirim" dedi.

Salondan çıkan avukatlar da açıklamalarda bulundu. Avukat Atilla Ertekin, bir devrin sona erdiğini ve hukukun galip geldiğini belirtti. Cumhuriyet tarihinin en büyük kumpaslarından biriyle karşı karşıya olduklarını savunan avukat Mahir Işıkay, davadaki sanıklar ve dosyaya dahil edilen 5 bin bürokratın aklandığını belirtti. Işıkay, “Bundan sonra geriye dönüş, iftira atılan insanlara itibarlarının geri verilmesi, bu kumpasları kuranların Türk milleti önünde adil mahkemelerde hesap vermelerini görme zamanı" diye konuştu. Avukat Aykanat Kaçmaz, temyiz sürecinin kısa sürede kendi lehlerine sonuçlanacağına inandığını kaydedip, "Delil yetersizliğinden beraat verilmesinden korktuk açıkçası. Çünkü böyle bir gol yiyebileceğimizi düşünmüştük. Milli Savunma Bakanlığı avukatları ve savcı tarafından kararın temyize götürülmesi durumu var" dedi.

KALBİMİZ KIRIK
Türkiye Emekli Subaylar Derneği adına konuşan emekli Albay Cengiz Tatar, "Türkiye'yi sarsan ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yönelik iftira, yalan ve karalamalarla dolu davalardan birisinin daha adaletin süzgecinden geçerek, geç de olsa gerçeklerin su üstüne çıktığına buruk bir sevinçle de olsa tanıklık ediyoruz. Ergenekon, Balyoz, Payrozköy, 28 Şubat ve Casusluk davalarıyla aslında Türk Silahlı Kuvvetleri'ne değil Türk milletine kumpas kurulmuştur. Bu süreçte Yunanistan Ege ve Akdeniz'de 16 adamızı işgal etmiş, İsrail Mavi Marmara gemisinde vatandaşlarımızı katletmiş, Rum, Yunan ve İsrail üçlüsü Kıbrıs'ın münhasır ekonomik bölgesinde yabancı şirketleri dahil ederek petrol ve gaz aramaları yaptırmış, Rusya, İran, Irak ve Suriye ile savaş durumuna gelinmiş. Sınırlarımızda aşırı dinci ve terör örgütleriyle komşu haline gelinilmiştir. Sözde mahkemeler heyeti Türkiye Cumhuriyeti'nin şerefli Türk askerlerini tutukladılar. Bu davalarda Türk Silahlı Kuvvetleri personeli olarak kalbimiz kırık, çünkü yıprandık, hırpalandık, aşağılandık ve gönlümüz yaralı. Bu süreçte sığınacak liman olarak gördüğümüz kurum, kuruluş ve dost bildiğimiz kişiler tarafından yalnız bırakıldıkö diye konuştu. Beraat edenlerden Prof. Dr. Tayfun Uzbay, "Yalnız kaldığımız, adeta betona gömüldüğümüz dönemde 'Pardon diyecekler' dedim. Evet pardon denildi, yeter mi yetmez. Bizi buraya gönderenler, 'Hocam her hangi bir suçun yoksa korkma, Yüce Türk milletinin önüne gidiyorsun eğer bir suçun yoksa aklanırsın' dediler. Ben ve yargılanan bütün arkadaşlarımla aklandım. Beni buraya gönderenlere soruyorum; Siz hazır mısınız? Bizi buraya gönderenleri araştıracak mısınız? Bu kadar çok casusu fuhuşçusu olan bir ordu olur mu? Buradaki zaafı araştıracak mısınız? Eğer bunu yapmazsanız şüpheli olarak kalacaksınız ve tarihe hesap vereceksini" diye konuştu.

Avukat Murat Ergün ise "İzmir casusluk kumpası bugün hem bitmiş hem de yeniden başlamıştır. Bu kumpası düzenleyenlere şunu sormak istiyoruz; Adliye bağımsız ve hür olduğunda hakikat dışında hiçbir şeyden etkilenmez. Siz valizlerinizi hazırladınız mı? Çünkü hukuk önünde hesap verme günü geldiğinde bu insanların çektiklerinin fazlasını hukuk adına siz çekeceksiniz. Ayrıca bir şeyi daha hatırlatmak istiyorum devam eden son kumpas davası bugün bitti ama ilk kumpas davalarından Şemdinli Davası'ndan tutuklu sanıkları iki astsubay ile Atabeyler Davası'ndan tutuklu Yüzbaşı Murat Eren hala içerde. Dün akşam 90 günlük tutukluluk üzerine acilen toplanıp karar veren Anayasa Mahkemesi 5 yıldır tutuklu bulunan ve 40 aydır önlerinde dosyası bulunan Murat Eren dosyasını bir an önce dikkate alıp onları da özgürlüklerine kavuşturmalıdır. Adalet bir gün herkese lazım olacak" dedi. (dha)