GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
15 Aralık 2021 Çarşamba 08:59

Mecliste 'İP' gerilimi... 'Gizli otel odası tartışması'

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın İYİ Parti’den “İP” diyerek bahsetmesi sonrasında, “Gizli otel odalarında veya koridorlarında buluşmalarınıza alışkın olduğumuz yabancı dostlarınızdan uyarılar mı var” sorusu meclisi gerdi. İYİ Parti Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Müsavat Dervişoğlu, “Bu iddianızı somutlaştırın, kapalı kapılar ardında yabancılarla kim konuşuyor, somutlaştırın, ortaya laf atmayın” dedi.

EGEDESONSÖZ-Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmada kullandığı sözlere İYİ Parti ile arasında tartışmalara neden oldu. Zaman zaman CHP’li bazı isimlerin de tepki gösterdiği Oktay İYİ Parti’den  “İP” diye söz edince ortam gerildi.

Oktay ayrıca, “Bağımlı ve tehditlere duyarlı bir ekonomiyle tam anlamda ayakları yere basan güvenlik politikalarını hayata geçirmek mümkün değildir. Bağımsız ekonomi politikamızın Millî Güvenlik Kurulu bildirgesinde yer alması son derece doğal ve olması gereken bir durumdur. Ekonomi güvenliğimize dört elle sarıldığımızın ispatı olan bu duruşumuz, ekonomiye yönelik arz güvenliği dâhil manipülatif ataklardan siber finans saldırılarına kadar hepimizin, tüm milletimizin hakkını, hukukunu koruma irademizi gösteriyor. Böyle bir durumdan rahatsız olanlar ekonomiye yönelik tehditlere karşı önlem almayalım mı isterdi? Bundan bile nem kaptığınıza göre yine milletimizden bir şeyler mi gizliyorsunuz? Gizli otel odalarında veya koridorlarında buluşmalarınıza alışkın olduğumuz yabancı dostlarınızdan uyarılar mı var?” ifadelerini kullandı.

Oktay’ın sözlerine yanıt veren İYİ Parti İzmir Milletvekili Müsavat Dervişoğlu, “Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, bu iddianızı somutlaştırın. Bu iddianızı somutlaştırın, kapalı kapılar ardında yabancılarla kim konuşuyor, somutlaştırın, ortaya laf atmayın” dedi.

Daha sonra kürsüye çıkarak konuşma yapan Dervişoğlu şunları söyledi:
“Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı kürsüye çıktı, oldukça da mütecaviz bir üslupla, partimizin sıralarına da yönelerek hakaret boyutuna varan ifadelerde bulundu. Kendisine iade ediyorum sözlerini ve kendisine muhalefetin eleştirilerine tahammül gösterecek bir feraset sergilemesi sorumluluğunu da Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir mensubu olarak yüklüyorum. Şimdi, bizim partimizin adı İYİ Parti, tüzüğümüzde o yazıyor; siz iyiyle, iyilikle, iyiliğe çok aşina olmamış olabilirsiniz, bize “İP” diye hitap ettiniz. Biz, ipini başkasının eline verip sonradan özür dileyenlerden değiliz.

ATIFTA BULUNURUM
Ben ne kadar oldukça uygun bir dil kullanmaya çalışıyorum ve zaman zaman yorgunluktan kaynaklı, gerginlikten kaynaklı strese dayalı olmak kaydıyla bazen insanların ağzından istemediği şeyler de çıkabilir, benim de ağzımdan çıkarsa özür dilerim; özür dilemek erdemdir ama en ağır lafları belagat yeteneğimizi kullanarak yumuşak hâle getirebiliriz biz. Şimdi, Sayın Bakan döndü bizim sıralara, sınır ötesi operasyonlarında Hükûmetin tezkeresine evet oyu verdiğimizi unutmuşçasına bize suçlamalarda bulundu. Yetmedi, kapalı kapılar ardında karanlık mahfillerle ve dış güçlerle pazarlık yaptığımızı ve görüşmelerde bulunduğumuzu ima etti; konuşması esnasında ben bunu kime söylediğini somutlaştırmasını istedim, buradan da tekrar tekrarlıyorum o talebimi, somutlaştırabilirse çok memnun olacağım ama yok somutlaştırmaz, tıpkı kürsüde olduğu gibi kaçarsa ben kendisine kapalı kapılar ardında ve karanlık mahfillerde kimlerle nerede görüşüldüğünü hatırlatırım, Oslo'ya atıfta bulunurum, Dolmabahçe'ye atıfta bulunurum, Kandil'e ve İmralı'ya gönderilen kuryelere atıfta bulunurum.

DEVŞİRMEYE GAYRET EDİYORLAR
Türkiye Cumhuriyeti devleti ve şanlı Türk Silahlı Kuvvetleri sınır ötesinde operasyonlar yapıyor. Biz, bunu, İYİ Parti olarak, bir Türk vatandaşı olarak, bir millî mesele olarak telakki ediyoruz. Bunun iç siyaset malzemesi yapılarak muhalefete karşı ve özellikle İYİ Parti'ye yöneltilmiş bir isnada dönüştürülmesini de şiddetle kınıyoruz. Biz Millî İstihbarat Teşkilatının bütçesine, Savunma Sanayisinin bütçesine, Jandarma Genel Komutanlığının bütçesine, İçişleri Bakanlığına bağlı Emniyet Genel Müdürlüğünün bütçesine, Sahil Güvenliğin bütçesine “evet” oyu veren bir siyasi partiyiz ve bunu bir millî sorumluluk olduğu için yapıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanının Yardımcısının da bunu anlamasını istiyoruz.Şimdi, bu iktidar ve bu iktidarın sözcüleri özellikle bozdukları şeyleri düzeltmeye çalışırken bundan kendilerine bir kahramanlık devşirmeye gayret sarf ediyorlar. Neleri bozduklarına bakmak lazım…

CEVABINI VERİN!
Biz bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini eleştiriyoruz, neden eleştiriyoruz? Yani, biz durup dururken eleştiri serdeden, serdettiği eleştirilerin mesnedini, dayanağını oluşturamayan cahil insanlar değiliz ki. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yürürlüğe girdiği tarihte dolar 4,53 kuruştu, şimdi 14 lira 40 kuruş; bunun cevabını verin. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Euro 5 lira 33  kuruştu, şimdi 16 lira 10 kuruş; bunun cevabını verin. Yeni ekonomik modeller üretmeye çalıştığınızı söylüyorsunuz, Cumhurbaşkanınız ayrı söylüyor; siz ayır söylüyorsunuz, Hazine ve Maliye Bakanı ayrı söylüyor. Bunun cevabını verin. Bu ülkede yokluk var, bu ülkede fukaralık var, bu ülkede açlık var, çiftçi toprağa düşürdüğü terin karşılığını alamıyor, tencere kaynamıyor, ekonomik sıkıntılar her geçen üst üste birikerek intiharlara sebep teşkil ediyor.

Sizin haberiniz var mı gazetelerin polisiye haberlerini içeren 3’üncü sayfalarından? Buna cevap verin. Ama siz, yok, efendim, dış politika alanında şunları yaptınız, bunları yaptınız… O alanda da siz, yine bozduğunuzu düzeltmeye çalışırken kendinize kahramanlık çıkarıyorsunuz. Siz bu hatadan mümkün mertebe vazgeçmeye çalışın çünkü siz, Büyük Orta Doğu Projesi’nin Eş Başkanlığıyla da iftihar ediyordunuz. Siz, Irak’ta ve Suriye’de geçmişe dayalı yanlış politikalarınızı savunurken de oldukça iddialı davranıyordunuz. Mısır’la münasebetlerinizi kestiniz -defalarca uyarıldınız o konuda- şimdi Mısır’la iyi temaslar kurmaya gayret sarf ediyorsunuz, bununla övünüyorsunuz.

Birleşik Arap Emirlikleri’ne, talimatla manşet attırdığınız gazetelerde  “şerefsiz” dediniz, şimdi kırmızı halılar sererek onları karşılıyorsunuz -oranın prensini- bununla iftihar ediyorsunuz. Bu Hükûmetin bizim tarafımızdan bakıldığında sabıka karnesi oldukça kabarıktır”