GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
30 Ekim 2023 Pazartesi 09:57

İnşaat Mühendisleri Odası’ndan ‘endişeliyiz’ açıklaması: Yeni bir imar affı çıkabilir!

Bayraklı’yı yıkıp geçen 30 Ekim depreminin yıldönümünde depreme yönelik çalışmaları değerlendiren İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, “30 Ekim depremi, bir uyarıydı. Fakat bu uyarı dikkate alınmadı, 6 Şubat’ta daha büyük felaket yaşadık. Son 21 yılda 9 kez imar affı çıkarılmış. Önümüzde yerel seçimler var, yeni bir imar affı çıkar diye düşünüyorum. Bu konu, 6 Şubat depremi öncesi TBMM’de tartışmaya açılmış olması, bizi endişelendiriyor” dedi.

EGEDESONSÖZ- İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, SONSÖZ TV’de katıldığı programda Gazeteci yazar Muhittin Akbel’in sorularını yanıtladı.

30 Ekim depreminin üzerinden üç yıl geçmesine rağmen depremzedelerin sorunlarının hala çözüme kavuşturulmadığı süreci değerlendiren Başkan Ayatar, emsalden kentsel dönüşüme, imar affına kadar çok önemli açıklamalarda bulundu.

DEPREM KARŞI ALINAN ÖNLEMLER YETERSİZ KALIYOR
30 Ekim 2020’de yaşanan Sisam merkezli depremde Bayraklıda 17 binanın yıkıldığını, 3 bin ağır hasarlı, 80 bin dolayında da orta ve hafif hasarlı bina olduğunu hatırlatan Başkan Ayatar, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Büyük bir acı ve yara aldık fakat daha kötüsü buna hala alışkın olmamış gibi davranıyoruz. Yıllar içerisinde 16 büyük deprem yaşadık. Buna rağmen hala depremlere önlem almıyoruz. 30 Ekim depreminin ilk günlerini hatırlayın; ABD’deki başkanlık seçimi depremin önüne geçmişti. O anda unuttuk aslında. O acılar tazeliğini korurken, gündem bir anda ABD seçimleri oluverdi. Bayraklı’da yıkılmış bir binanın önünde ulusal bir televizyon kanalı benimle canlı yayın yapıyordu ki, bir anda mesaj geldi, röportaja ara verildi, son dakika haberi olarak ABD seçimleri konuşuldu. Hala evine kavuşamayan insanların olması, barınacak yerlerinin olmaması, çok üzücü bir durum ama biz hala başka şeyleri konuşuyoruz, tartışıyoruz. Zemin artı 5 kat olduğu için bazı hak sahipleri açıkta kaldı, onarla rezerv alanda yer verildi. Ama evin içine birçok masraf yapmak zorunda kaldılar. Deprem önlemelerinin artık bir devlet politikası içine alınıp düzenlenmesi gerekiyor. Kamunun bu olayın içinde olması gerekiyor. Depreme önlem anlamında çalışmalar var ama yetersiz; ana mantığın değişmesi gerekiyor. Sürekli karşılaştığımız bir doğa olayı deprem ama depreme hazırlıklı değiliz.”

EMSAL MESELESİNİ DAR BİR KAPSAMDA TARTIŞMAK DOĞRU DEĞİL
Emsal konusuna değinen Eylem Ulutaş Ayatar, “Emsal artırılmış olsaydı, ne olacaktı? O binaların yapımı kolaylaşacaktı. Sonuçta vatandaşın ödemesi gereken bedel düşük olacaktı, daha iyi bir yapıda oturacaktı depremzede. Oysa konuyu, sadece bir emsal meselesi içerisine sıkıştırmanın sakıncaları var. Sorunların bir başlangıç noktası var. Yapıların yeniden inşa edilmesi gerekiyor. Güvenli olmadığına inandığımız bütün yapılarda kentsel dönüşüm projesi yapılmalı. Bu bir gerçektir. Ancak kentimiz buna ne kadar hazır? Bu karar siyasi bir karardır. Bunun kamu görevi olduğunu devlet politikası haline getirilmediği sürece biz bu konuları daha çok konuşuruz, tartışırız. En pratik çözümü bulamamız ve sonuçlandırmamız isteniyor. Güvenli olmadığını bildiğimiz birçok yapı var. Emsal tartışması içinde kaldığımız sürece dar bir alana sıkışmış oluyoruz. Deprem konusu bir kamu konusudur. Deprem konusu daha kapsamlı bir şekilde konuşulmalı ve kalıcı çözümler üretilmelidir” dedi.

BELEDİYELER DEPREM ÇALIŞMALARINA ÖNCÜLÜK ETMEYE BAŞLADI
30 Ekim depreminden yeterince ders alınmadığının altını çizen Başkan Ayatar, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Her depreme bir milat diyoruz ancak milat falan olmuyor maalesef. 30 Ekim net bir uyarı depremiydi. Her birimiz aslında bu uyarının farkındaydık. Ancak bu uyarıyı ne kadar dikkate aldık, bilemiyorum. Aslında bazı yapıların güvenli olmadığını acı bir tecrübeyle yaşadık. İnşaat Mühendisleri Odası olarak belediyelerle ortak çalışmalarımız var. Bizimle protokol sağlayan Büyükşehir Belediyesi, Bayraklı'da envanter yapı çalışmasını tamamladı. Bornova başta olmak üzere bütün kentte ön değerlendirme yaptık. Yoğun hasarın yoğun olduğu yerlerde çalışmaları hızlı bir şekilde yürütüyoruz. Fakat daha önceden önlem alınmalıydı. 2017 öncesi yapılmış bütün yapıların denetlenmesi çok önceden haritalanıp hazırlanmalıydı. 6 Şubat depreminden sonra birçok belediyede çalışmalar geç de olsa başladı. Hangi bölgelerde yapıların güçlendirilmesi veya yenilenmesi gerekiyor, bunun altyapısı hazırlanıyor. İlçe belediyeler daha aktif. Mesela Karabağlar’da mahalle afet örgütlüğü oluşturduk.  Muhtarlardan başlayarak bilinç yayıyoruz. Toplum alarak bir bilinç düzeyine ihtiyacımız var. Devletin ve yerel yönetimlerin sorumlulukları var. Yeni yapılan inşa ederken ne kadar güvenli yapıyoruz? Uygulamada hala eksikler var. Yönetmelikler var, ama uygulamada hala eksiklerimiz var. Statik hesapların kontrolü, betonarmenin kontrolü konularında Belediyede çalışanların büyük sorumlulukları var.  Bir binada hasar olduğunda ruhsata bakıldığında kimin imzası varsa ondan hesap soruluyor. Belediyenin kendi denetim mekanizmalarını güçlendirmesi gerekiyor. En azından bundan sonra yapılacak yapılar için denetimi artırmalıyız. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl müdürlüğü burada kilit rol konumundadır. Yapı denetimler artmalı ve yetkinlikler kesinlikle arttırılmalı.”

YAPILAR YETERİ KADAR GÜÇLENDİRİLİYOR MU?
Ayatar, yapıların güçlendirilmesi başlıklı düzenledikleri sempozyumla ilgili olarak, “Ülkemizde bir yapıyı yıkıp yeniden yapmak genel bir bakış olmuş durumda maalesef. Bu ekonomik açıdan pek de mümkün olmuyor.  Biz inşaat mühendisleri odası olarak her yapı değil, ama uygun olan yapılar güçlendirilebilir, diyoruz. Hedefimiz can kaybının olmaması. Yapıların güçlendirmesi bir diğer alternatif bu bir tercih aslında. Her şeyden önce olası bir depremde can kaybını önlemeliyiz. Hatay’da güçlendirme yapılan bir binada 50 kişi kurtarıldı” açıklamasında bulundu.

DEPREM BÖLGELERİNE YENİ BİNALAR YAPIYORUZ
Kahramanmaraş’ta deprem bölgelerine yeniden binalar inşa edilmediğini, ancak Bayraklı’da yıkılan binaların oldukları yerde yeniden inşa edildiğini hatırlattığımız Başkan Ayatar, “Bu bir çelişki değil mi?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Bayraklı’da yıkılan binaların, oldukları yerde yeniden yapılmış olması, tartışmalara yol açtı. Burada zemin çok önemli, üst yapı önemli, temel uygun bir şeklide yapılmalı, yeni yapılan binaların zeminleri çok detaylı bir şekilde incelenmelidir. 2 hafta önce deprem bölgesindeydim. Antakya’da hala içimizin kan ağladığı görüntüler var. Yer seçimi çok önemli; tarım alanlarına yapı inşa etmek doğru bir karar değildi. Her toprak parçasına bir bina dikmişiz zamanında. Hala öyle yapıyoruz. Tarım alanlarına bina yapılmış, bu bir doğru politika değildi. Her toprak parçasına bina diktik. Teknik olarak mümkün ama bu bir politik tercih. Ülke siyasetinin bir tercihidir. Tarım alanlarının daha verimli bir şekilde işletilmesi için binaların bu bölgelerin dışında yapılması gerekiyor.”

REZERV ALAN VE TOKİ SOSYAL KONUTLARI MESELESİ
Bayraklı’da rezerv alanda çok sayıda evin sahibi beklediğini anlatan Başkan Ayatar, 250 dairenin öğrenci yurdu olarak Gençlik ve Spor Bakanlığı’na satılmasını, TOKİ’’nin sosyal konut projelerini şu sözlerle eleştirdi:

“Rezerv alanın neden, hangi amaçla oluşturulduğuna bakmalıyız her şeyden önce. Bir alanın yenilenmesi için bir rezerv alan belirlenir, kentsel dönüşümün veya riskli bölgede yaşayan insanların o rezerv alana taşınmasını bekleriz. Öğrenci yurdunun öncelikli olduğu bir yer değil orası. Daha farklı alanlara da yurt yapılabilirdi elbette. Rezerv alanlar hepimizin oralara yapıların inşa edileceği bir yer değildir. Bu zihniyetin bir an önce değişmesi gerekiyor. Yurdun orada olması da öğrenciler adına bir ulaşım sorunu doğurmuş durumda, okullarına gidip gelmekte güçlük çekiyorlar. TOKİ’nin sosyal konut projeleri de konuta ihtiyacı olanlara değil, yatırımlara hitap eder hale geldi. TOKİ’nin sosyal konut projesi, bir kampanyayla tanıtıldı. Seçim sürecinde olduğumuz bir dönemdi. Sosyal konutun bir mantığı vardır.  Kar amacı güdülmez, hedef kitle, hak sahibinin gelir düzeyi bellidir. Yerleri neye göre belirliyoruz? Nasıl bir alana evler yapılacak? Oraya insanlar neden gitsin, oraya orada bir yaşam var mı?  Herkesin mülkü olması amaçlandı sosyal konut projesiyle. Fakat mülkü olanlar, mülkü olmayan kardeşleri üzerinden başvuru yaptı. Bu konuda maalesef denetimler yetersiz kaldı. TOKİ kampanyalarına bakmak lazım; o sosyal konutları gerçekten mülk sahipleri mi aldı, yoksa konutu olan, yatırımcılar mı aldı? Ülkemizde her geçen gün inşaat sayılarının artmasına rağmen hak sahipliğinde gerilemenin olması, ilginçtir. Demek ki bu inşaatlar belli bir kesimin elinde toplanıyor. Sosyal konutlar asgari ücretliler için pek istenildiği gibi olmadı. Sosyal konutlarda amaç ekonomik geliri düşük kesimlere hitap etmek ama istenilen ücretler, bir asgari ücretlinin ödeyebileceği tutarların çok çok üzerinde. TOKİ sosyal konutları ismi çok güzel ama sonuç hiç de güzel olmadı.”

İMAR AFFI SUÇA TEŞVİK EDİYOR
İmar affı konusuna da değinen Başkan Ayatar, “Yeni bir imar affı çıkacağını düşünüyor musunuz?” sorusuna,  “1955’ten 2002’ye kadar, yani 47 yılda 8 imar affı çıktı. 2002’den bu yana 9 kez imar affı çıkarıldı. Yerel seçimler öncesi, yeni bir imar affı çıkar diye düşünüyorum. 2017 imar barışı süreci, seçim öncesi başlamıştı. 6 Şubat depreminden önce de TBMM’de bu konu, tartışan bir konuydu. Plan dâhilinde imar afları yapılıyor. İmar affına uğrayan yapılarla ilgili olarak can güvenliği var mı, dediğimizde cevap alamadık. İmar affı toplumu yozlaştırıyor. Ben kaçak yapıyı yaparım, zaten af gelir düşüncesi var toplumda. Bu anlayış, sadece konutlarda değil, lüks oteller için de var. Bu durum, bu anlayış, insanları imar suçu işlemeye teşvik ediyor. Toplumda kötü etkisi var. Umarım ve dilerim, yeni bir imar affı çıkmaz” yanıtını verdi.

KENTSEL DÖNÜŞÜM YERİNDE OLMALI
İzmir’de kentsel dönüşüm projelerinin sağlıklı yürüyüp yürümediği konusunda görüşlerini anlatan Başkan Ayatar, “Kentsel dönüşüm, yerinde dönüşüm olmalı veya yapıları güçlendirmeliyiz. Burada vatandaşların mağdur olmaması çok önemli,  uzlaşı sağlanmalı. Uzlaşının olmadığı yerlerde kentsel dönüşüm başarısız olur, bunun örneğini İstanbul’da gördük. Oradaki kültürü yok etmeden kentsel dönüşüm yapılmalı, mahalle kültürü bozulmamalı, komşuluk ilişkileri bozulmamalı, vatandaşlar buna itiraz edebiliyor. Amaç, çatışmanın olmadığı bir kentsel dönüşüm oluşturmak, olmalı. İşimiz çok zor ama olması gerekenler yapılmalı, uzlaşıyla kentsel dönüşüm yapılabilir” diye konuştu.

BAYRAKLI ADLİYESİ EK BİNASI HASARLI
Bayraklı Adliyesi ek binasının 30 Ekim depreminden etkilendiğini hatırlatan İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, “Ek binaya çürük raporu verildi. Orası yıkılıp yeniden mi yapılacak, güçlendirilecek mi, ne düşünülüyor, bilmiyorum. Bizim fikrimiz hiç sorulmadı. Binanın hasar aldığını biliyorum. Teknik anlamda beklenilen ilgiyi göremiyoruz. Seçim dönemleri dışında pek ilgi görmüyoruz. Kentin ayaklanması konularında beklenilen ilgiyi maalesef görmüyoruz. Seçim dönemlerinde daha fazla ilgi görüyoruz. Ortada şeffaf olmayan konular atılıyor. Biz, verin bakalım, inceleyelim, diyoruz. Şehir hastanesi güçlendirmesi yapılıyor. Bu güçlendirme neden yapılıyor, verin bir de biz bakalım, diyoruz. Ama izin verilmiyor. Muhakkak gerekçeleri vardır. Meslek odası olarak bilgilendirilmiyoruz” ifadelerini kullandı.