GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Sağlık
4 Şubat 2021 Perşembe 08:51

Genç yaşta daha ölümcül... Meme kanseri akciğer kanserini solladı

Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) yayınladığı verilere göre meme kanseri, son 20 yılın en çok görülen kanser türü olan akciğer kanserini geride bırakarak en çok görülen kanserlerde 1'inci sıraya oturdu. Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ahmet Emin Yeğinboy, 4 Şubat Dünya Kanser gününde meme kanseri dikkat çekerek; düzenli aktivite, sağlıklı beslenme gibi yollarla meme kanseri riskinin en aza çekilebileceğini belirtti.

2020 yılı Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre meme kanseri, yaklaşık yüzde 12 oranında vaka artışı göstererek en çok rastlanan kanser türü oldu. Ayrıca araştırmalar 20 yıl içerisinde kanser vakalarının yüzde 50 oranında artacağını gösteriyor.

Son 20 yılda en çok karşılaşılan kanser türü olan akciğer kanserini geride bırakan meme kanseri vakaları toplumdaki obezite vakalarındaki artışla doğru orantı gösteriyor. Uzmanlar son yıllarda görülen meme kanserlerinin birçoğunun obezite, hareketsizlik ve genetik faktörlere bağlı olduğunu söylüyor.

AİLEDE MEME KANSERİ VARSA RİSK 5-6 KAT FAZLA!
4 Şubat Dünya Kanser günü öncesi farkındalık yaratmak amacıyla verileri açıklayan DSÖ yaklaşık olarak 2020 yılında 2 milyon 300 bin kişiyi meme kanseri tanısı konulduğunu belirtti. Gazeteci Menduha Ceylan'a konuşan Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ahmet Emin Yeğinboy meme kanserinin öncü nedenlerini açıkladı. Meme kanserinde en önemli risk faktörünün öncelikle kadın olmak olduğunu vurgulayan Op. Dr. Yeğinboy,  “Her kadın için meme kanseri bir risktir. En önemli ikinci faktör;  ilerleyen yaş, üçüncü faktör ise ailede birinci derece akrabalıklarda meme kanserinin görülmüş olması. Genetik olarak eğer ailede meme kanseri varsa risk 5-6 kat daha da artıyor” dedi.

OBEZİTE TEŞHİSİ ZORLAŞTIRIYOR, KİTLE OLUŞUMUNU DESTEKLİYOR
Meme kanserinde birçok risk faktörü bulunduğunu bunlardan en tehlikeli ilerleyenin de obezite olduğunu söyleyen Op. Dr. Yeğinboy, kişinin hızlı kilo artışı esnasında memedeki kitle fark edilemeyebilir dedi. Op. Dr. Yeğinboy,  “Bugün artık risk faktörleri içerisinde gittikçe ön sıralara gelen obezite büyük riskler oluşturuyor. Diğer tüm kanser risklerinde obezite bir sorun. Ancak meme kanserinde daha büyük bir sorun oluşturuyor. Çünkü, obeziteyle birlikte irileşen göğüslerde kitle oluşumu izlenmesi birey açısından zorlaşıyor. Özellikle, 40 yaşından sonra iri göğüslerde memede oluşabilecek riskli kitlelerin fark edilmesi de zor oluyor. Tüketilen yiyeceklerdeki katkı maddeleri obeziteye sebep olduğu gibi kitle oluşumunu da destekliyor” diye konuştu.

METROPOL YAŞANTISI KANSERİ TETİKLİYOR
Op. Dr. Yeğinboy, en önemli faktörlerden bir tanesinin de ekolojik faktörler olduğunu belirterek, modern toplumlardaki yaşam tarzının kansere zemin hazırladığını şu ifadelerle açıkladı:

“Diğer kanser tiplerinde olduğu gibi meme kanserinde ekolojik faktörler önemli bir rol oynuyor. Belirli ülkelerde yaşayan insanlar kendi ülkelerinde meme kanserine yakalanmıyorlar ancak endüstriyel toplumlara gittikleri zaman oradaki halkın veya oradaki kadın erkek ırkının kanserlerine yakalanabiliyorlar. Burada da ekolojik şartlardaki olumsuzluklar kanser riskini arttırıyor diyebiliriz. Metropolde yaşamak, sigara ve tütün ürünleri, alkol tüketimi bütün bunları üst üste koyduğumuz zaman her türlü kanserin oluşumunda rol oynadığı gibi meme kanserinin de oluşumunda da rol oynuyor.”

MEME KANSERİNDE 2 BÜYÜK TEHLİKE: ERKEN ERGENLİK VE GEÇ MENOPOZ
Memede kanser oluşumunun riskinin hormonal salgı üretimiyle doğru orantılı olduğunu ifade eden Op. Dr. Yeğinboy, erken ergenlik ve geç menopoz gibi faktörlerinde meme kanserinde ciddi etkileri olduğunu söyledi. Op. Dr. Yeğinboy, “12 yaşından önce adet görmek ve menopozun 50 yaşından sonra gerçekleşmesi kadınları daha fazla hormonal salgıya maruz bırakıyor. Vücutlarında daha uzun süre hormonal salgı olması da meme kanseri görülme riskini kat ve kat artıyor. Çünkü memedeki oluşumların mutlaka ve mutlaka hormonal düzeyle alakası vardır. Yani erken ergenlik ve geç menopoz meme kanseri riskini arttırmaktadır. Vücut ve memeler ne kadar uzun süre hormal etki altında kalırsa meme kanseri de o düzeyde artar” dedi.

DOĞUM KONTROL HAPI KULLANIMINA DİKKAT!
Op. Dr. Yeğinboy, fiziksel aktivite yapılması, kilo alımına dikkat edilmesi ve hormon takviyelerinin doktor kontrolünde olmasıyla meme kanserindeki risk faktörlerinin azaltılabileceğini belirtti. Ancak 40 yaşından sonra kadınların kilosuna dikkat etmesi, fiziksel aktivitede bulunması, alkol ve tütün ürünü kullanmaması, hormon tedavisi görmemiş olması gibi durumlarda dahi bu kanserin görülebileceğine vurgu yaparak, kadınların düzenli kontrol altında olmaları gerektiğini söyledi. Özellikle hormon tedavileri dikkat edilmesi gerektiğini belirten Op. Dr. Yeğinboy, “Gençlerde oral yolla kullanılan ve hormonları birebir etkileyen doğum kontrol haplarının kullanımının kontrollü olması gerekiyor. Çünkü bu hormonların yanlış veya düzensiz alınması vücutta kansere yol açabiliyor” diye konuştu.

GENÇ YAŞTA DAHA ÖLÜMCÜL!
Meme kanserinde ölüm risklerinin yaşlara göre değiştiğini aktaran Op. Dr. Yeğinboy, “İleri yaşlardaki ölüm riski, genç yaşta meme kanserine yakalananlar kadar yüksek değil. Fakat bizler meme kanserini 50 yaş üstü kadınlarda daha sıklıkla görüyoruz. Genç yaşta meme kanserinin yaşam beklentisi, ileri yaştaki meme kanserine oranla daha düşük. Genç yaşta çok daha agresif yayılımcı kanserler görülüyor. Tabi bu sefer yapılan tedavilerde daha agresif tedaviler oluyor. Kemoterapi ve radyoterapi olarak daha ağır tedaviler söz konusu oluyor. Bizler bu sebeple 30 yaşından itibaren meme kontrolü yapmasını öneriyoruz fakat her kadının hatta tüm risk faktörlerinden arınmış bir kadının mutlaka 40 yaşından itibaren; 6 ayda bir kontrol yaptırması gerekiyor” diye ifade etti.

“1 SANTİMETRELİK BÜYÜME YAŞAM BEKLENTİSİNİ YÜZDE 20 AZALTIYOR”
“Meme kanserinde belirli evreler mevcut bu sebeple erken tanının önemi çok büyük” diyerek erken tanının önemine vurgu yapan Op. Dr. Yeğinboy, “Meme kanserinde hacim ve büyüklük çok büyük bir önem taşıyor. Her bir santimetre artış bile yaşam beklentisini yüzde 20 oranında azaltıyor. Bu sebeple ne kadar erken tanı konulursa, memeyi koruma açısından; cerrahi anlamda o kadar az kayıp yaşanır. Bütün memeyi almaya gerek kalmayabiliyor erken tanı sayesinde, yapılan tetkiklere göre bunun kadarı veriliyor. Kitle ne kadar büyük olursa yayılım tehlikesi o kadar artıyor ve yaşam tehlikesi de o kadar düşüyor” dedi.

“DOKTOR KONTROLÜ ŞART”
Op. Dr. Yeğinboy, iyi huylu kitlelerde olabileceğini, izlenen kitlelerin hepsinin riskli olmadığını ancak kişinin bu kitleden şüphelendiği anda doktora başvurması gerektiğini söyleyerek şu açıklamalarda bulundu:

“5 kadından 1’inde memede kistik kitlelere rastlamak mümkün. Bu kistik kitlelerde cerrahi müdahalelerin gerektiği ve gerekmediği durumlar var. Memedeki iyi huylu kitlelerin alınabilmesi için öncelikle hastanın kontrol altında tutulması lazım. İyi huylu kitlenin ne şekilde büyüme gösterdiğini izlemek gerekiyor. Bu yüzden kistik kitlelerde her ne kadar çok az diyorsak da kansere dönüşebilme ihtimalleri bulunuyor. Bunların da mutlaka yılda 2 kez kontrol edilerek ultrason ve elle yapılan fiziki müdahale ile kontrol altında tutulması gerekiyor. İyi huylu kitlelerin meme kanserine dönüşme riski her ne kadar azsa bile bu kitlelerin yanında ayrıyeten başka kitlelerde ortaya çıkabilir. Bu sebeple mutlaka ve mutlaka memede kist var deyip geçmemek lazım. Mutlaka hastanın, büyüme gösteren kistlerinde takibin daha yakın sürdürülmesi gerekiyor. Doktor kontrolü şart.”