GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
14 Ocak 2016 Perşembe 11:56

Davutoğlu’ndan Çınar saldırısı ve ‘bildiri’ mesajları!

Davutoğlu, "Saldırı sonucunda bir emniyet görevlimiz şehit düşmüş, 5 sivil vatandaşımız vefat etmiş, 6'sı emniyet görevlisi olmak üzere 39 vatandaşımız yaralanmıştır" dedi. Davutoğlu, tartışmalı bildiriye imza koyan akademisyenleri de sert sözlerle eleştirdi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ar-Ge Reform Paketi Tanıtım toplantısında konuştu. Diyarbakır'ın Çınar ilçesindeki saldırıya ilişkin konuşan Başbakan Davutoğlu,"Saldırıyı şiddetle kınıyorum. Saldırı sonucunda bir emniyet görevlimiz şehit düşmüş, 5 sivil vatandaşımız vefat etmiş, 6'sı emniyet görevlisi olmak üzere 39 vatandaşımız yaralanmıştır. Saldırıda ölen vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum" dedi.

İşte Davutoğlu'nun açıklamalarının satır başları: Türkiye bir taraftan terör mücadele ederken aynı zamanda büyük atılımlar yapan bir perspektife sahip olduğunu görmenizi istiyoruz.Tasarım merkezlerindeki faaliyetlerin tamamı vergi indirimine tabi olacak. Tasarım merkezlerinde çalışanların sigorta primlerinin yarısı 2023'e kadar maliye tarafından karşılanacak.AR-GE merkezi kurmak için gerekli personel sayısını 30'a indirmiştik. Yazılım ilaç ve biyo teknik sektörlerinde bu rakamı 15'e düşürüyoruz AR-GE merkezlerinde çalışacak personelin maaşlarının brüt asgari ücret kısmı kadarını 2 yıl biz karşılıyoruz.Temel bilimleri desteklemeliyiz. Onun için temel bilimler konusu ülkemizdeki önemli sıkıntılardan birisi olması sebebiyle sürekli gündemimizle olacak.Firmalarımızın ortak proje yapmaları için rekabet öncesi işbirliği desteği sağlayacağız.Yurtdışından AR-GE için ithal edilen ürünlerin gümrükten beklemeden geçişini sağlayacağız. Mavi hat kuracağız.Teknoloji geliştirme bölgelerinde yer alan firmalara vergi indirimi kolaylığı getiriyoruz.

AYDINLAR BİLDİRİSİNE SERT TEPKİ
Ülkemiz adına bildiriye imza atanların bir kez daha kendilerini muhasebeye çekmelerini, eğer tekrar imza attıkları metne baktıklarında hicap duyacaklardır. Umraım tekrar bir muhasebe yapmışlardır. Sivili katleden terör örgütleriyle mücadele ederken ülkenin bütün meselesine sahip çıkması gereken akademisyenlerin bu bildiriye imza atması gerçekten acı veriyor.Ben de açıkça ifade ediyorum: Bu dil ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez. Kafamı iki elimin arasına alarak düşündüm. Büyük üzüntü duydum. Demokratik hukuk devletinde yaşayanlar olarak böylesine tek yanlı, şiddeti meşru görüp devleti insafsızce eleştirildiğini gördüm. Terör örgütüne tek bir söz söylemeyenler devletin bölge haklarına katliam uyguladığını söylemesi esef vericidir. Bir akademisyen olarak bazı sorular sormak istiyorum.

Demokratik yönetimlerin emri altında olan güvenlik güçlerin dışında başka yapıların silah kullanmasını içerir mi? Tek bir ülke göstersinler ki bu ülkenin güvenlik birimleri dışında silahlı birimlere izin versinler. Beni de ziyaret etti aydınlar. Barış istiyoruz doğru. Ben burada babamdan dolayı burada bulunmuyorum. Milletimiz son seçimde verdiği bu oyla huzurunuzdayım.

Dünyada tek bir ülke göstersinler ki meşru güçler dışında orada bir silahlı gücün bulunmasına izin verilir mi? Bu bildiriye imza atan kimilerini de tanıdığım ABD'li akademisyenlere söylüyorum. Teksas'ta diyelim silah yığanlara karşı nasıl davranırdı? Bırakın doçkalarla, tank savarlarla ilçeleri işgal etsin diyebilir mi? Demokrasiden barıştan bahsedenlerin önce kamu düzeninin sağlanması gerektiğini görmeleri lazım.

Kimse demokratik yolla iktidara gelmiş bir iktidar ile halkın günlerini karanlığa boğanlarla bir eşitleme yapamaz. Terörle devleti eş tutmak hangi akademik yetkinliğe sığar! Bu ülkenin onurlu bir insanı olarak diyorum ki demokratik yönetim dışında hiç bir örgütün ülkenin herhangi bir yerinde hakimiyet kurmasına izin vermeyeceğiz, izin vermemiz de mümkün değil.

Aydın olmak demokrasiyi savunmak önce demokratik yöntemleri sahiplenmekle olur. Elinizi vicdanınıza koyun, daha bugün gece yarısı, emniyeti hedef alan 1'i bebek olan 6 vatandaşımızı katleden terör örgütünün arkasında niye hizalanıyorusunuz. Niçin tek bir kelime terör örgütüne söylemiyorsunuz.

KANDİL'E DÖNÜP NE DİYECEKSİNİZ?
Bu 5 aylık bebeğin ne suçu vardı? Şimdi soruyorum hayatı boyu her eleştiriyi kabul etmiş bir insan olarak soruyorum: Hiç bir fikri dayatmamış bir insan olarak soruyorum ve diyorum ki eleştiri haklarınıza saygı duyuyorum. Yeni terör eylemleriyle tehdit eden terör örgütünü eleştirmemenizi neyle açıklıyorsunuz?

Geçen sene Kobani olaylarından sonra bu örgütün gerçek niyetini anladıktan sonra bazı tedbirler almak zorundaydık. İki ihtimal var: Ya terör olaylarını destekliyorlar ya da farkında değiller. Yarın YÖK Genel Kurulu'na kadar bu akademisyenlere bu sorulara cevap verme imkanı veriyorum. Akademisyen olmak aynı zamanda sorular acevap vermeyi gerktirir. Bildirinizde terör örgütünden tek bir kelime bahsetmiyorsunuz. Dün gece 5 aylık bebeği katlettiler. Bunu eleştirebiliyor musunuz? Terör örgütünü eleştirmek kolay değil. Kendisini eleştirenleri de cezalandırır. Özgür düşünceyi yok sayan Stalinist bir anlayışla benim olduğum yerde hiç kimse barınamaz diyen bir anlayışa sahipler.Bizim mitingimize katıLdı diye genç kızlarımızın darp izlerini niye görmüyorlar? Herkes bu anlamda safını belirlemeli. Bize eleştirmek kolay. Dönsünler bir gün bir saat Kandil'e dönüp bir hitapta bulunsunlar. Merak ediyorum Kandil'e dönüp ne diyecekler! Sur'da Fatih Paşa'da camiini yakan teröristlere ne diyecekler! Bunları da devlet yapmıştı diyeceklerse bunlar Türkiye'de yaşamıyorlar. Devlet yaptığı her eylemin hesabını vermeye hazır.

Devletin DEAŞ'a yönelik mücadelesini de yanlış buluyor musunuz? DHKP-C ve DEAŞ'a tanımadığımız şeyi PKK'ya niye tanıyalım. 21 Temmuz'da DHKP-C militanları silahlarıyla sokağa çıktı. DEAŞ sınırda askerimizi şehit etti. Sonra biz tüm örgütlere karşı mücadele başlattık. Aynı günlerde sakallı diye bir vatandaşımızı şehit ettiler. DEAŞ gelsin PKK'yı PKK da gelsin DEAŞ'ı öldürsün mü? Biz buna izin vermedik.

DEAŞ'A KARŞI MÜCADELEYİ YANLIŞ BULMUYORSUNUZ DA..
DEAŞ'la yürütülen mücadeleyi yanlış bulmuyorsanız PKK'ya yönelik yapılan operasyonları neden eleştiriyorsunuz? Kaybettiğimiz her çocuk için üzülüyorum. Keşke onları kitapçılarda tanısaydım. Dökülen her gözyaşı için acı hissediyoruz. Siz bir şehit yetiminin acısını gördünüz mü? O acıyı hissettiniz mi? İşte aramızdaki fark bu. Biz suç işleyene kudretimizi gösteririz.

Bildirinin hedefi Türkiye'deki kamu düzenidir. İsteniyor ki kamu düzeni bütün şekilde devre dışı kalsın.Sadece PKK'nın hakim olacağı bir düzeni destekliyor musunuz? Buna izin verilmesini demokratik mi buluyorsunuz? Cizre'de güvnelik güçlerimiz çekilmiş olsa bu barbarlara bu alçaklara terk mi edeceğiz? Her türlü muhasebeyi yapar tek bir vatandaşımızın gözünden yaş akmaması için her şeyi yaparız. Ama bu ülkenin bir santimetre karesinde defakto bir fiili durumun oluşmasına izin vermeyiz. Meclis'te her şeyi konuşabilirler ama meşru güvenlik güçleri dışında kimse silah eline alamaz. Bildiriye imza atan, bir kısmını yurt dışında yaşayan hakademisyenler metindeki ifadeleri okudu mu? Her türlü ayrımcılığı reddederek hükümetimizin yegane varlık sebebidir.

MADRİD, PARİS, ANKARA, SURUÇ...
Daha önce Madrid'de, Paris'te, Ankara'da, Suruç'ta olduğu gibi bu saldırılarda da gördük ki terör insanlığa düşmandır ve terörün hasmı bütün insanlıktır. İnsanlık olarak terörün her türlüsüne karşı ortak bir tavır göstermemiz, teröre karşı birlikte mücadele etmemiz artık bir zarurettir. Türkiye olarak kimden gelirse gelsin, kime yönelirse yönelsin, nerede gerçekleşirse gerçekleşsin, hangi gerekçeye dayanırsa dayansın terörün her türlüsüne karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Bir yandan terörle mücadelemizi sürdürürken aynı zamanda terörün beslendiği kaynakları da birer birer kurutmaya kararlıyız."