GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
16 Şubat 2023 Perşembe 13:50

CHP'li Sındır’dan ‘imar affı’ tepkisi: Devletin kendi yasasına aykırı!

Kahramanmaraş depreminin ardından Türkiye'nin gündeminde yer alan imar affı ve yetki tartışmalarını değerlendiren CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, “Devlet kendi yasasına aykırı bir durum yapıyor. İmar affında devlet sorumluluğu vatandaşa bırakıyor. Böyle bir devlet olmaz. Devlet vatandaşın kılına zarar gelmemesi için önlem alması gerekirken vatandaşın ölümüne bile razı oluyor. Şu anda imar barışı ile ilgili herhangi bir şey meclise gelemez. Gelse bile onun sorumluluğunu üstlenirler” diye konuştu.

EGEDESONSÖZ - Türkiye'yi derinden sarsan ve Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay'da büyük yıkımlara neden olan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki deprem için yaralar sarılmaya çalışılıyor.

Kamuoyunda ise imar affı ve yetki tartışmaları hız kesmeden sürüyor. Sonsöz TV’de yayınlanan programda Gazeteci Fatih Yapar’ın konuğu olan Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır değerlendirmelerde bulundu.

BELEDİYENİN YETKİSİ YOK!
Daha önce Bornova Belediye Başkanlığı görevinde bulunduğunu da hatırlatan CHP’li Sındır, belediyelerin yetki ve sorumluluğu ile ilgili yaptığı değerlendirmede “Yıkımla ilgili sorumluluğun kimde olduğu meselesi çok karmaşık bir durum. Zemin etüdü yapılmış mı, ona göre imar planı tanımlanmış mı ve o plana uygun inşaat mı yapılmış sorusu orada duruyor. Ruhsat veriyor belediye. İmar yönetmeliğine göre hazırlanmış bir binaya ruhsatını veriyor belediye. Burada dürüst çalışanı, işini layığı ile yapan ve işin ehli olan liyakatlı insanları bulunduğu, görev aldığı yerel yönetimlerde sorun olmasını beklemek yanlış olur. İşin düzgün yapıldığı sürece hangi kurum olursa olsun fark etmiyor ancak ahlaktan uzaklaşırsanız iş yıkıma kadar gider. Yapı denetim firmaları yeni sistemde elektronik ortamda atanıyor. Yerel yönetimler sadece süreci takip ediyorlar. Bir bina yapılırken, kolon ve kiriş bağları, içindeki demirler ve bunların bağlanmasını doğru yapılıp yapılmadığını yapı denetim uzmanının incelemesi ve onay vermesi lazım. Bütün bu denetim mekanizması içinde yerel yönetimlerin sorumluluğu yok. Ruhsata aykırı bir yapıya izin veriyorsa belediye sorumludur. Belediyenin öyle bir yetkisi yok. Ben belediye başkanıyken yapı denetim laboratuarı kurmuştuk. Bornova'daki tüm yapıları karot testi yapmış ve yapıya hasar vermeden  betonun içindeki boşluk demir oranını tespit eden donanımlı bir alan ortaya koymuştuk. Esas olan vatandaşın şüphe duyduğu binasına kamunun hizmet sunuyor olmasıydı. Yerel yönetimlerin, belediyelerin mutlaka imar planına uygunluk, ruhsata uygunluk denetiminin yapması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

ÇIKMA KATLAR TEHLİKELİ
Kolon kesme de dahil olmak üzere bina dokusunun bozulmasının yıkıma yola açabileceğini kaydeden Sındır, “Duvar kırılıyor mesela. Statik bir taşıyıcı değildir ancak yapının özelliğinde taşıyıcıdır. Bir duvar varsa onu yıkmazsın. Tadilat onayını alman lazım. İzmir'de zemin sütünde çıkma var mesela 1,5 metreye kadar. Açık balkon çıkması olsa bunda sorun yok.  Ancak çıkma dediğimiz de zemine bakıyorsun içte, üst katlar üstte. O çıkmaların getirdiği yük, zayıf kat oluşturuyor katta. Kolon kesme de olursa büyük bir yıkıma neden oluyor” diye konuştu.

İMAR İLE İLGİLİ AF OLAMAZ!
İmar barışı ile ilgili de hükümete tepki gösteren Sındır, “İmar barışı söylentisi vardı. Mustafa Destici'nin verdiği bir teklif vardı. O kanun teklifi komisyon gündemine gelmesi ve kanunlaşması ile ilgili süreç beklenirken deprem oldu. İmar barışı... Barış kelimesini kullanmak olumlu bir şey yapılıyormuş imajı veriliyor ancak yapılan Kahramanmaraş depremindeki acı sonuçlara neden olabilecek durumlardır. İmar ile ilgili af söz konusu olmamalı. Türkiye'nin bütün il ve ilçelerinde kaçak yapılmış çok sayıda bina var. Elinde parasıyla bina yapmış anca ruhsatı, altyapısı hiçbir şey yok. Elektrik bağlanmasını istendiğinde ruhsat istiyor firma. Su, kanalizasyon imar yok diye bağlanamıyor. Bu insanları elektrik, su, kanalizasyon ihtiyaçlarını karşılanması için bir düzenleme yapılabilir belki. Ancak bu imar affı değildir. Getirilen düzenlemeler imar sorunu olan yapıların sosyal altyapı hizmetlerinden yararlanması için getirilse buna insani bir talep edebilirsin” dedi.

‘YAPIN BENİM GÖZÜMDE KAÇAK DEĞİL’ DEMEK!
Devletin kendisiyle çeliştiğini de belirten Sındır, “Yıkman gerekiyor evet ancak yıkmaya kalktığında İzmir'in ilçelerine baksanız çoğunda yıkım kararı alınmış binlerce yapı var. Orada kentsel dönüşüm olması gerekiyor. İmar barışı ile bunu çözmeye kalktılar ancak gelen çözüm kaçak yapıya yol vermek oldu.  Yapı kayıt belgesi düzenleyerek 'ben sana bu belgeyi veriyorum, ruhsatsız, yıkılabilir. Ben senin kaçak yapını biliyorum, kaydını aldım, benim nezdimde bu yapı kaçak değildir' deniyor. Yani yapıya ruhsat verir gibi bir belge vermek... Devlet kendi yasasına aykırı bir durum yapıyor. Şu anda imar barışı ile ilgili herhangi bir şey meclise gelemez. Gelse bile onun sorumluluğunu üstlenirler. Bir torba kanunu getiriyorlar ve 30 madde olarak içine bir madde konuluyor. 1 tanesini itiraz edemiyorsun çünkü doğru olanlar da gidiyor... İmar barışlarının hepsi böyle torba kanun ile geldi. 2018 yılında komisyon görüşmelerinde imar barışı için ne dediğim ortada. İmar affında devlet sorumluluğu vatandaşa bırakıyor. Böyle bir devlet olmaz. Devlet vatandaşın kılına zarar gelmemesi için önlem alması gerekirken vatandaşın ölümüne bile razı oluyor. Yapı Kayıt belgesi verilmiş kamu binalarını sayısını sordum, gelen yanıt 298 bin yapı... Okullar hastaneler yani kamuya ait bütün binalar var. Kamu nereye bir şey yaptıysa ruhsat alma gereksinimi duymamış. Bununla ilgili İzmir özelindeki tüm okul ve kamu binaların için risk analizleri yapıldı mı diye sordum.  Sonra kamu yapılarının depreme dayanıklılık testleri yapmaya başladılar” dedi.