GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
İş Dünyası
26 Eylül 2023 Salı 17:44

Başkan Kestelli 'atılan adımlar olumlu ama' dedi ve ekledi: Acı ilacı toplumca içiyoruz!

İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, eylül ayı meclis toplantısında, “Ekonomide zorluklarla, belirsizliklerle geçen bir dönemin ardından, rasyonel politikalara dönüşün sancılarını yaşadığımız, acı ilacı toplumca hep birlikte içtiğimiz bir sürecin başındayız.Kur ve faizin enflasyonla kopan dengesi yeniden ihdas ediliyor. Fiyat istikrarı için atılan adımları olumlu buluyoruz ama sorunlarımızın sadece mali ve finansal önlemlerle çözülemeyeceğinin, kalıcı iyileşme için yapısal reformların şart olduğunun bir kez daha altını çiziyoruz” dedi.

Diren ÇELİK / EGEDESONSÖZ - İzmir Ticaret Borsası Eylül ayı meclis toplantısı İZQ’da gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, ekonomik gelişmelere dair değerlendirmelerde bulundu.

ÜRETİM EKONOMİSİ VBEKA SORUNU OLARAK GÖRÜLMELİ
Kestelli üretim ekonomisinin beka sorunu olduğunu kaydederek,”2023 yılının son çeyreğine giriyoruz. Ekonomide zorluklarla, belirsizliklerle geçen bir dönemin ardından, rasyonel politikalara dönüşün sancılarını yaşadığımız, acı ilacı toplumca hep birlikte içtiğimiz bir sürecin başındayız.Kur ve faizin enflasyonla kopan dengesi yeniden ihdas ediliyor.Fiyat istikrarı için atılan adımları olumlu buluyoruz ama sorunlarımızın sadece mali ve finansal önlemlerle çözülemeyeceğinin, kalıcı iyileşme için yapısal reformların şart olduğunun bir kez daha altını çiziyoruz.Türkiye ekonomisinin, her meydan okumada sarsılmayacak kadar sağlam, dayanıklı ve çevik bir yapıya kavuşturulmasının şart olduğunu söylüyor ve üretim ekonomisini beka sorunu olarak görüp, bu konuda gerekli tüm çalışmaların hızla planlanması ve uygulamaya geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz” dedi.



TUTARLI HAZIRLANMIŞ BİR PROGRAM
Geçtiğimiz haftalarda gerçekleştirilen İzmir İş Dünyası toplantılarını değerlendiren Başkan Kestelli, “İzmir iş dünyası olarak hareketli bir ayı geride bıraktık. İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası ve Borsamız iş birliğinde önce Ticaret Bakanı Prof. Dr. Sayın Ömer Bolat’ı, ardından da Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz’ı ağırladık.Orta Vadeli Programın açıklanmasının ardından gerçekleşen bu ziyaretler, hükümetin programa bakışını görmemiz açısından önemliydi. Tutarlı hazırlanmış bir program olduğunu düşündüğüm OVP’nin uygulanmasına yönelik ekonomi yönetiminde ciddi bir kararlılık gördüğümüzü söyleyebilirim. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Yılmaz’ın, “Önemli olan bu programı hayata geçirmemiz” sözleri, bu kararlılığın göstergesi.Üç yıllık bir süreyi kapsayan OVP’nin uygulama döneminde yurtiçi veya yurtdışı kaynaklı zor dönemler olacaktır.Ancak, umuyor ve diliyorum ki, her durumda programa tam bir uyum gösterilir ve toplum olarak katlanmak zorunda kaldığımız maliyetin sonuçlarını, güçlü ekonomi hedefine ulaşarak almış oluruz” şeklinde konuştu.

Tarımda planlama eksilkliğinin olduğunu vurgulayan Kestelli, “Geçtiğimiz günlerde tarım sektörümüz ile ilgili 3 önemli mevzuat Resmî Gazetede yayınlandı.Birincisi, tarımsal üretimin planlamasına yönelik usul ve esasları belirleyen “Tarımsal Üretimin Planlanması Hakkında Yönetmelik”.Tarımın en önemli sorunlarının başında planlı bir üretim yapılmaması olduğunu yıllardır hepimiz dile getirdik.Planlama eksikliğinin; Fiyatlarda aşırı oynaklığa, Üretici gelirlerinde istikrarsızlığa, Tüketicilerin uygun maliyetlerde gıdaya ulaşamamasına, Dış ticarette istikrarsızlığa ve gıda güvencesine ilişkin risklerin artmasına neden olduğunu biliyoruz. Kısa vadede bütün sorunları çözmesini beklemesek de uygulamaya yönelik önemli bir adımın atılmış olmasını çok önemli görüyorum. Üretimin planlanması aşamasında illerde oluşturulacak Teknik Komitelerde Ticaret Borsası temsilcilerine de yönetmelikte yer verilmiş durumda. Teknik Komite; üç yıllık dönemleri kapsayacak şekilde havza veya işletme bazında her yıl üretim planını hazırlayacak. 

Planın hazırlanmasında da su kısıtı, sosyo-ekonomik koşullar, pazarlama olanakları, tarımsal altyapı, tarımsal sanayi durumu, depolama ve işleme kapasitesi ve iş gücü olanakları gibi parametreleri dikkate alacak. Borsa olarak hem üyelerimizin talep ve görüşleri hem de saha ve masa başı çalışmalarımızdan elde edeceğimiz veriler ile Komite çalışmalarına elimizden gelen en yüksek katkıyı vereceğimizi şimdiden söyleyebilirim. Umuyorum ki, yapılacak çalışmalar ile orta ve uzun dönemde sektörde yaşadığımız arz yönlü sorunları en aza indirmeye başarabiliriz.Başarılı olmamız durumunda bir taraftan gıda fiyatlarının neden olduğu enflasyonist baskıyı azaltabileceğimizi, diğer taraftan da ihracatımızda artış yaşayabileceğimizi söyleyebilirim.  Yayınlanan ikinci önemli mevzuat ise sözleşmeli üretimin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için uygulanacak usul ve esasları düzenleyen yönetmelik.Sözleşmeli tarım bazı ürün gruplarında uzun yıllardır uygulanan bir sistem.Başarılı örnekleri olduğunu da söylemek mümkün. Ancak, özellikle sözleşme tarafları arasındaki hak ve sorumlulukları düzenleyecek tarafsız bir otorite kurumunun eksikliğinin sistemin gelişmesine engel olduğuna da dikkat çekmek isterim. Yönetmeliğe göre bu görevi Tarım ve Orman Bakanlığı üstlenmiş durumda.Ayrıca, anlaşmazlıkların hızlı çözümü için de arabuluculuk mekanizmasının sisteme entegre edildiğini görüyoruz. Tarımsal üretimin doğası gereği üretim süreçlerinin kesintisiz olması, özellikle yaş meyve ve sebze gibi hızlı tüketime konu olan ürünlerin ticaretinin de hızlı yapılması zorunluluğu sözleşmeli tarımın önemli zorlukları arasında yer alıyor. Yeni mevzuatın bu zorluklara ne kadar cevap vereceğini uygulamada görecek olsak da bir düzenleme iradesinin ortaya konulmasını çok önemli buluyorum” diye konuştu.



PRİMLER YETERSİZ
Kestelli konuşmalarının devamında şunları söyledi:
Yayınlanan üçüncü önemli mevzuat ise 2023 yılında yapılacak tarımsal desteklemeler oldu.Çok farklı kalemde verilen desteklemelerin bazılarında artış yapılırken özellikle bölge üreticilerimizin merakla beklediği pamuk priminde maalesef artış yapılmadı.Tarımsal desteklemelerde bütçe imkanlarının önemli olduğu bir gerçek ve konjonktür gereği kemer sıkma dönemindeyiz Ancak, pamuk sektöründe yaşanan gelişmeleri dikkate aldığımızda kilo başına geçen yıla göre artış yapılmadan 160 kuruş olarak açıklanan primin yetersiz olduğu çok açık.Yaklaşık bir ay sonra pamuk hasadı başlayacak. Borsamız koordinatörlüğünde yapılan uzaktan algılama rekolte çalışması devam ediyor.Rekolte miktarında ekim alanındaki değişimin etkili olacağını, kalite yönünden ise önemli bir sorun görünmediğini söyleyebiliriz.Gerçek durumu hasatla birlikte daha net görüyor olacağız.Normal şartlarda ülkemiz ve dünya lif pamuk fiyatları arasında çok yüksek bir korelasyon olmasına rağmen piyasada şu anda yurtiçi fiyatlar dünya fiyatlarının yüzde 20 civarında altında.Bugünkü pamuk fiyatları ve üretim maliyetleri düşünüldüğünde pamuk üreticilerimiz bırakın para kazanmayı, zarar ediyor olacak. Piyasa koşulları böyle devam ederse gelecek yıl birçok üreticimizin pamuk ekiminden vazgeçeceğini söylemek mümkün. Geçtiğimiz yıl 110 kuruş olarak açıklanan prim miktarı piyasa şartları dikkate alınarak 160 kuruşa çıkarılmıştı.

Bu yılki şartlarda dikkate alınarak açıklanan pamuk priminin tekrar değerlendirilmesini ve üreticimizi tatmin edecek bir düzenlemenin yapılmasını Bakanlığımızdan önemle rica ediyoruz.

Tarımda mevzuat düzenlemeleri yapılıyor, yeni uygulamalar hayata geçiriliyor ama asıl iş olan üretim ve ticaret ara vermeksizin devam ediyor. Bölgemizin geleneksel ürünlerinde üzüm ve incirde hasadın yavaş yavaş sonuna geliyoruz. Zeytinde erken hasat yağ üretmek isteyen üreticilerimiz hasada kısmen başladılar, pamukta ise hasat ekim ayı içerisinde başlayacak. Çekirdeksiz üzümde mildiyö hastalığından dolayı kalite kaybının yanı sıra iklim koşullarının etkisi ile ortalamanın altında bir rekolte söz konusu. Bunun da doğrudan fiyatlara yansıdığını söyleyebiliriz. Geçtiğimiz yıl 25 lira seviyelerinde olan kuru üzüm fiyatları bu sezon 50-55 lira seviyelerine yükselmiş durumda. Bu artışı üreticilerimiz için olumlu görebiliriz ama ürün alamayan birçok üreticimiz de sezonu kayıpla kapatmak durumunda kalacak.İncirde miktar açısından geçen yıla benzer bir rekolte bekleniyor. Ancak son günlerde sıcaklık ve nem kaynaklı bir kalite sorunu olduğunu söyleyebiliriz.Zeytinde geçen yılki rekor üretimden sonra rekoltede önemli bir düşüş yaşayacağımız kesin. Dökme ve varilli zeytinyağı ihracatının yasaklanmasının ardından fiyatlar kısa bir süre yatay seyir izlese de sızmada 210-220 lira seviyelerine ulaşmış durumda.Sezon içerisindeki gelişmeler ile diğer üretici ülkelerdeki hasadın nasıl olacağı, fiyatların yönünde de belirleyici olacaktır.

Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer ise tarımsal girdilerin artmasının gıda enflasyonuna neden olduğunu vurgulayarak şu ifadelere yer verdi:

Üzümden incire, pamuktan zeytinyağına katma değeri yüksek emtialarımızla Bölgemiz ve ülkemiz ekonomisine katkı sağlamaya devam ediyoruz. 
Ekonomik konjonktürün üretim ve ticareti zorladığı böylesi bir ortamda faaliyetine azimle devam eden tüm dostlarımı ve paydaşlarımızı canı gönülden tebrik ediyor, herkese başarılar diliyorum. 
Açıkçası, maliyetlerin ve fiyat oynaklığının yüksek olduğu bir dönemde üretim ve ticaret yapabilmek gerçekten başarıdır.

Son birkaç yıldır Türkiye İstatistik Kurumunun tarımsal girdi fiyat endeksini yakından takip ediyorum ve yorumlarımı sizlerle paylaşıyorum.

Endeks, son dönemde hiç olmadığı kadar yükseldi ve Temmuz’da aylık bazda yüzde 6,54 artarken, yıllık bazda yüzde 34,32 yükseldi. Aylık rekor atış yüzde 24 ile akaryakıtın da içinde olduğu enerji ve yağlarda.

Tarımsal üretimde ve lojistikte en yoğun kullanılan girdilerden biri olan enerjinin mazotun fiyatının artması, gıda fiyatlarının gıda enflasyonun artması anlamına geliyor. 

Benzer şekilde, kendi faaliyet alanım olan hayvancılık sektöründe, veteriner harcamalarının aylık bazda yüzde 19 ve yıllık bazda yüzde 96 arttığını görüyoruz. 
Bir yanda maliyet sorunu, bir yanda düşük fiyatlar. Bir yanda istihdam sorunu, diğer bir yanda iklimsel sorunlar.
Derdimiz çok olsa da ortak akılla hareket ederek aşılamayacak engelimiz olmadığı kanaatindeyim. 
Bizler İzmir Ticaret Borsası olarak bu sorunları, çözüm önerilerimizle beraber ilgili Bakanlarımıza kadar taşıyor ve konuları yetkililerle derinlemesine tartışıyoruz. 
Kısa vadede zaman zaman çözüm bulunan sorunlarımız olsa da uzun vadede kat etmemiz gereken daha çok yolumuz olduğu açık. 

Risk ve belirsizliklerin en yoğun olduğu sektörlerden birinde faaliyet gösteriyoruz. Üretimimiz ve ticaretimiz çeşitli doğal, ekonomik ve sosyal kısıtlarla karşı karşıya. 
Hava koşulları, hastalık ve zararlılar, fiyat belirsizliği, maliyet artışları, pazar erişimi, politikalar ve yasal düzenlemelerden kaynaklı olası ekonomik kayıplardan korunmak için risklerimizi devretmek zorundayız. 
Neyse ki tarımda sigorta bilincinin son yıllarda arttığını gözlemliyorum. 2022 yılında devlet destekli tarım sigortalarında toplam poliçe sayısı önceki yıla göre yüzde 22 oranında arttı. 

Sürdürülebilir üretim ve sürdürülebilir tarım ekonomisi için sigorta sistemi ve sigorta kalemlerinin çeşitliliği hayati önem taşıyor. Bu nedenle, değişen ekonomik koşullara karşı üreticilerimizi korumak için özellikle fiyat ve maliyet belirsizliklerine karşı yeni koruma paketlerinin bir an önce devreye alınması gerektiğinin altını çizmek istiyorum.
Tüketicilerin alışkanlıkları ve gıda tercihleri çeşitli faktörlere göre değişim göstermektedir. Güven duygusu son dönemde bu değişime neden olan en önemli kriter. 
Gelişen teknolojiler sayesinde artık izlenebilirlik ve bilgiye ulaşma çok kolay. Bu sayede ürünün sofraya gelene kadarki serüveni tüketici tercihlerini belirliyor. Artık daha ucuz gıda yerine daha güvenilir gıda arayışı ön planda.