GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
22 Nisan 2022 Cuma 17:10

Aksoy'dan CHP'li Özkan'a yanıt: Elimde belgeler var!

Menemen Belediye Başkanlığı görevi sırasında tutuklanan ve İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınan, devam eden mahkeme sürecinde de tutuksuz yargılanmasına karar verilen Serdar Aksoy tarafından ortaya atılan 'rant'  iddiaları ile ilgili tartışma hız kesmeden devam ediyor. CHP İzmir Milletvekilleri Tuncay Özkan ve Atila Sertel'in açıklamaları sonrası sosyal medya hesabından video paylaşan ve süreci anlatan Aksoy, tüm görüşmeler ile ilgili kendisinin elinde bilgi olduğunu ve mahkemeye gidilmesi halinde bunları sunacağını söyledi.

EGEDESONSÖZ - Menemen Belediye Başkanlığı görevi sırasında, ‘zimmet ve irtikap’ iddiasıyla düzenlenen operasyonla tutuklanan ve İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınan, devam eden mahkeme sürecinde de tutuksuz yargılanmasına karar verilen Serdar Aksoy geçtiğimiz haftalarda katıldığı bir radyo programında çarpıcı bir iddia ortaya atmış ve biri gazeteci olmak üzere iki CHP İzmir Milletvekilinin Seyrek’teki bir araziyle ilgili kendisiyle 'rant pazarlığı' yaptığını öne sürdüğü tartışmalar hız kesmeden devam ediyor.

CHP İzmir'de gazeteci kimlikleri de bulunan Tuncay Özkan ve Atila Sertel konu sonrası açıklamalarda bulunarak Serdar Aksoy'a, "Eğer bunu açıklamazsa, eğer bu ismi ortaya koyup da iddiasını kanıtlamazsa müfteridir, alçaktır, şerefsizdir" sözleri sonrası gözler yeniden Aksoy'a çevrilmişti.

Sosyal medya hesabı üzerinden yayımladığı video ile Tuncay Özkan'ı hedef alan Aksoy, 'gazeteci' kimlikli diye belirttiği ismin Özkan olduğunu söylerken, "Bundan 2-3 gün önce İzmir Milletvekillerinden Tuncay Özkan ve Atila Sertel şahsım ile ilgili açıklama yaptılar. Çok kötü bir üslupla açıklama yaptılar. Bir milletvekiline yakışmayan bir üsluptu. Halkın oyunu alan milletvekilleri bu tür üslup kullanmamalı. Bu iki milletvekili müsamere çocukları gibi, Hacivat-Karagöz oyunları gibi birbirine pas atarak bana cevap vermeye kalkıştılar. Ben isim kullanmamıştım. Buna rağmen niçin kanal türkü FETÖ'cülere satan Tuncay Özkan niye bu kadar çok alındı? Demek ki bir yarası varmış" ifadelerini kullandı.

BU ÜSLUBU KULLANARAK HAYSİYET CELLATLIĞINA DEVAM EDİLMESİDİR
Özkan'ın seçim sonrasında kendisini ziyarete geldiğini belirten Aksoy, açıklamalarında daha önce isim kullanmadığını vurgularken, "Siz bu açıklamaları yaparken ayak üstü yalanlar söylediniz. Bu yalanlarından bir tanesi eski belediye başkanı tabiri. Ben eski belediye başkanı değilim, ben belediye başkanıyım. Hukuksal olarak da bu böyledir, aldığım oy itibari ile de böyledir. Halen belediye başkanı olarak geçiyorum. Bunun böyle açıklanıyor olması itibarsızlaştırmanın farklı bir üslubudur. Bu üslubu kullanarak haysiyet cellatlığına devam edilmesidir. Diğer yalanda şantaj yaptım konusundaydı... Ben isim vermedim. Benim 'genel başkana söyleyeceğim' dedikten sonra kalkıp açıklama yapma gereği duydunuz panikle. O kadar panik halinde bu açıklama yaptınız ki kamuoyu da bu açıklamanıza onay vermedi. 31 Mart seçimlerinden sonra bu Kanal Türk'ü FETÖ'ye satan Tuncay Özkan, Menemen'e geldi" dedi.

CHP GİBİ BİR PARTİNİN GENEL BAŞKANI BÖYLE BİR TALİMAT VEREBİLİR Mİ?
Özkan ve ziyareti sürecindeki detayları paylaşan Aksoy, mahkemeyi de işaret ederken, "Kendisini karşıladık. Tek başına gelmedi. Bunun fotoğrafları videosu mevcuttur. Yanında bir milletvekili vardı ve yanında eski İstanbul il başkanı olduğunu söyleyen bir zat da vardı... Belediyede makam katına çıkarken Sayın Tuncay Özkan bana 'Makam katında konuşmayalım, başka bir odada konuşalım' dedi. Biz de başka bir odaya geçtik. İşin daha ilginç tarafı o odaya geçerken telefonlarımızın verilmesini istedi. Ya da telefonların uçak moduna alınmasını istedi. Bir genel başkan yardımcısı, milletvekili belediye başkanını ziyarete gittiği zaman niçin makam katında değil de başka bir odada görüşmek ister? Niçin telefonların uçak moduna alınmasını ya da içeri alınmamasını talep eder? Biz bunları yaptık, odaya girdik. Girdikten sonra da aynen bana söylenen 'ARD adlı bir asansör firması var bununla sözleşme yapacaksınız. Güneş adlı bir medya şirketi var, bu şirketle anlaşma yapacaksınız. Bunlar genel başkanın talimatı' dedi. Bunlar medyaya da yansıdı. Belediyemizin kayıtlarında da bunlar mevcuttur. İçeriye girdikten sonra bu konular açıldı. Bir genel başkan, hele ki CHP gibi bir partinin genel başkanı böyle bir talimat verebilir mi? Genel Başkanı tanıyorsam böyle bir talimat vermeyeceğini bilirim. Bize burada bir yalan söylendi. Bunları nerden yapacağız? Menemenlinin parasından yapacağız. Bu konuşma sırasında Seyrek'teki yerler ile ilgili sorular sordu. Bundan sonra da devreye bir takım adamlar sokarak, plazalar, rezidanslara davet edilerek orada açık ihale ile değil, pazarlık usulü ile 6-7 firmaya dağıtılacağı yönünde diretmelerde bulunuldu. Ben bunların hiçbirini kabul etmedim. Hapse girmemin gerekçelerinden bir tanesi tam da budur. Belediyeler rant kapısı değildir. Belediyelerden bir takım ihaleler alarak, rant kapısı görerek, kamuya ait olan bir takım yerleri peşkeş çekerek, paralar ödeyerek bir sonraki belediye başkanlığını garantileyen anlayış maalesef vardır. Buradaki anlayış sen beni gör ben seni göreyimdir. Bu bir çamurdur. Biz bunu Menemen'de yaşadık. Eğer mahkemeye gidilirse mahkemede görüntüleri ve kanıtları sunarım" açıklamasında bulundu.

HODRİ MEYDAN!
Kendisine medya üzerinden saldırılar yapıldığını belirten Aksoy, rest çekerken, "Ben cezaevine girip çıktıktan sonra, çıkarken eşime arkadaşlarıma sarılırken, bu medya patronu benim hakkımda haber yaptırırken kullandığı fotoğraf benim tutuklanma sırasındaki fotoğrafım. Bunun adı haysiyet cellatlığıdır. Biz Menemen'deki seçimleri vura vura kazandık. Benim eşime kadar taşlı sopalı saldırılar yapıldı. Sonra ne oldu? Aksoy size belediye başkanı olarak rant kapısı açmak zorunda mı? Bunu yapmadığım için suçluysam evet suçluyum. Şu an Menemen'deki durum nedir? Tombaladan biri çıktı. Hiç vicdanınız sızladı mı? Sizin vicdanınızın sızladığını düşünmüyorum. Sizler Atatürkçülüğü banknotların arkasındaki resimden ibaret sanıyorsunuz. Atatürkçülük, Cumhuriyetçilik o değildir. Ben bu açıklamayı yaptıktan sonra medyayı takip edeceğiz. Kanal Türk'ü FETÖ'ye satan milletvekili ile fotoğraf çekerek 'Yanındayız' açıklamaları yapacaklar... Ben kimseye biat etmem. Benim onur mücadelem devam ediyor, devam edecek. Bu onur ve adalet direnişidir. Menemenli millet iradesine nasıl gasp ve tecavüz edildiğini ömrüm yettiğince anlatacağım. Ben bu paylaşımı yaptıktan sonra Tuncay Özkan kendi medyasını kullanarak üstüme gelecektir. Hodri meydan! Mahkemeye gidersek de tüm bu olayları mahkemeye götürürüm" diye konuştu