GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ekonomi
21 Eylül 2023 Perşembe 11:17

100. yıl zirvesi… Yatırım dünyasının kalbi İzmir’de atıyor

ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu ESİAD II. Yatırım Zirvesi’nde yaptığı açıklamalarda “Değişen dünyada yer alabilmek için Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında Türkiye’nin potansiyelini daha akılcı biçimde değerlendirmemiz gerekiyor” dedi.

Diren ÇELİK/EGEDESONSÖZ- Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınması ve toplumsal gelişimi için çalışan Ege Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ESİAD), Cumhuriyetin 100. yılında yatırım iklimini geliştirecek önemli bir etkinliğe imza attı. Finans sektörünün önde gelen oyuncularını, sanayici ve iş insanlarıyla buluşturan  bir platform niteliğindeki ESİAD II. Yatırım Zirvesi İzmir İstinyepark Hyatt Regency’de gerçekleştirildi.

EKONOMİDEKİ OLUMLU HAVA SÜRMELİ
Toplantıda konuşan ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, iş ve yatırım ortamının olmazsa olmazının finansman olduğuna dikkat çekerek “Finansmana erişim, uzunca bir süredir iş dünyamızın en temel sorunu haline geldi. Ülkemizde yeniden Ortodoks ekonomi politikalarına dönülmesi, pozitif bir atmosfer yarattı. İki hafta önce açıklanan ve reel ekonomik durumu temel alarak daha gerçekçi hedefler ortaya koyan OVP, iş dünyasının beklentisiydi. Ayrıca, seçimlerin ardından AB ile ilişkilerimizin tekrar canlanacağına dair verilen olumlu sinyaller, yatırım ortamının güçlenmesi bakımından ümit verdi. Bu olumlu havanın ekonomiye sağlayacağı katkıların siyasi saiklerle bozulmamasını diliyoruz. Aynı şekilde Dünya Bankasının, önümüzdeki üç yıl içinde Türkiye'nin kamu ve özel sektörüne sağladığı finansmanı ikiye katlayarak 35 milyar dolara çıkarmayı planlaması da bir başka olumlu sinyal. Böyle bir ortamda finansmana erişim imkanlarını konuşacağımız Yatırım Zirvemizin son derece zamanlı ve anlamlı olduğuna inanıyoruz” dedi.

2022 YILINDA 41 ŞİRKET HALKA ARZ OLDU
Dünyada ve Türkiye’de yatırımların nasıl şekillendiği konusunda rakamlar paylaşan Zorlu, “Küresel düzeyde faiz artırımlarına gidildiği bir ortamda finans ayağı etkilendi. Şirket birleşmeleri ve satın almaları için daha zorlu bir ortam oluştu. Nitekim toplam global işlem hacmi bir önceki yıla göre yüzde 34 düştü. 3,1 trilyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Türkiye’de ise, küresel makroekonomik zorluklara rağmen 2022 yılında birleşme ve satın alma faaliyetlerinde rekor kırıldı. 11,5 milyar dolar tutarında 450 işlem gerçekleşti.  Girişimcilik konusuna geldiğimizde, Türkiye, 2022 yılı Küresel Girişimcilik Endeksinde, tarihindeki en iyi sonuca ulaşarak 132 ülke içinde 37’inci sıraya yükseldi. Dünyada ve Türkiye’de dikkat çeken bir başka konu ise, yüksek değerlemeler ve talepler ile dikkat çeken halka arz piyasasıdır. 2022 yılında dünya genelinde 1.415 şirket halka arz edildi. 2021’de bu rakam 2.436 idi. Türkiye’ye baktığımızda ise, 2022 yılında 41 şirketin halka arz olduğunu görüyoruz. 2021 yılında rekor kırıldığını, toplam 53 şirketin BİST’e kote olduğunu hatırlatmak istiyorum” açıklamasını yaptı.

SORUMLULUK ALMAYA HAZIRIZ
İş dünyasının gerekli ve cesur adımlar atabilmek için bir süredir beklediğini aktaran Zorlu, dünya ve uluslararası rekabet koşulları dönüşürken, özel sektör olarak daha fazla sorumluluk almaya hazır olduklarını vurguladı. Bu kapsamda, hükümetten beklentilerini paylaşan Zorlu şu ifadeleri kullandı:

“OVP’de yer alan politika ve tedbirlerin, geniş kapsamlı yapısal reformlarla güçlendirilerek, devletin tüm kurumları tarafından güçlü biçimde sahiplenilmesini ve hayata geçirilmesini bekliyoruz. Yatırım ortamının hızla iyileştirilmesini istiyoruz. OVP’de açıkça vurgulandığı üzere, uluslararası normlara uygun, şeffaf düzenlemeler ile güven ortamının yeniden tesis edilmesini önemsiyoruz. Rasyonel politikaların vazgeçilmez ve istikrarlı biçimde uygulanarak öngörülebilirliğin sağlanacağına inanıyoruz. Bugün Zirvemiz devam ederken Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası PPK faiz kararını hep birlikte öğreneceğiz. Ekonomi politikalarındaki olumlu sinyallerin sağlam yapılara dönüşmesini ümit ediyorum. Değişen dünyada yer alabilmek için Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında Türkiye’nin potansiyelini daha akılcı biçimde değerlendirmemiz gerekiyor. Önümüze gelebilecek farklı sınamalara karşı jeostratejik avantajlarımızı da kullanarak, doğru yatırımlara yönelme zamanı olduğunu düşünüyorum.”

ŞÜKÜRER: YANLIŞ POLİTİKALARIN SONUCUNU ÖDÜYORUZ
ESİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Sıtkı Şükürer de konuşmalarında “yatırım ikliminin” olumluya dönüşebilmesinin, OVP benzeri programların yanında pek çok faktöre bağlı olduğuna dikkat çekti. Siyasi iradenin ekonomiye dair tutumunu bir istikrar içinde ve gel-gitlere savrulmadan rasyonel esaslarda kararlılıkla sürdürmesinin temel koşul olduğuna vurgu yapan Şükürer, “Türkiye 1 trilyon dolara koşan milli geliri ile büyük bir ülkedir. Ancak dengeli ve sağlıklı gelişimini devam ettirebilmek için uluslararası toplumun gerek ekonomik gerekse evrensel hukuk kuralları itibariyle uyumlu bir üyesi olma durumundadır. Heterodoks yöntemlere yaslanan ekonomik uygulamaların nelere mal olduğu ve daha da ne bedeller ödeyeceğimiz an itibari ile yaşadığımız acı ve sıcak gerçekliğimizdir. Yanlış politikaların faturasını bermutad tüm toplum olarak ödeme durumunda bırakılıyoruz” ifadelerini kullandı.

Şükürer şunları söyledi:

“Yaşamakta olduğumuz; yüksek enflasyon, aşırı bozulan gelir dağılımı, vahim sefalet endeksi, toparlanması ancak ilave vergilerle mümkün olabilecek bütçe açıklarımız, ithalata bağımlı bir ülke de kolay düzeltilemez cari açığımız, net değeri ekside seyreden döviz rezervlerimiz, her an kontroldan çıkabilecek döviz kurları, EYT  ile hepten aktüerya dengesi bozulmuş sosyal güvenlik sistemimiz, tavana vurmuş genç işsizlik, endazesi büyük ölçüde kaybolmuş Türk lirasının altında ezilen asgari ücretli ve emekliler başta olmak üzere sabit gelirliler, finansmana erişimi kısıtlanmış iş dünyası… Özetle istisnasız yuvasından çıkmış makro ekonomik göstergeler, umarız Mehmet Şimşek ve ekibi tarafından kararlılıkla rehabilite edilir. Belki de ekonomiden çok daha önemli, evrensel demokratik standartlara ilişkin, ülkeler itibariyle mukayeseli olarak notlanan çok sayıda kriterden söz etmiyorum. Ancak, o cephede de durumumuzun hiç iç açıcı olmadığını biliyoruz” dedi.

VALİ ELBAN: DİJİTAL YATIRIMCILIK DIŞINDA HERKES EMLAKÇILIK YAPIYOR
İzmir Valisi Dr.Süleyman Elban ise, finansman erişimi konusuna değindi. Elban ayrıca yatırımcılık konusunun emlakçılıkla karıştırılmaya başladığını ve bunun ticari faaliyetleri etkilemeye başladığının altını çizdi. Elban açıklamasınd ”ekonomide daralmanın ya da krizin konuşulduğu dönemlerde ya da yatırım iştahının çok arttığı dönemlerde en çok konuşulan konu yatırım ve finansman. Son zamanlarda da ülkemizde en çok konuşulan konu, yatırım ve finansman. Aslında dünyada ticaretin sanayinin gelişmesi ile birlikte sürekli yeni yatırım ve bunlara uygun olarak finansman konusu gündeme gelmiş. Çok uzun zamandan beri finansman farklı farklı modeller deniyor. Olaya bir başka açıdan yaklaşmak istiyorum. Yaptığımız işte aslında olaya farklı bir perspektiften bakmak gerekiyor. Buradaki başlıklar, sermaye piyasası konusu gündeme geldiğinde gelişmiş ülkelerin vazgeçilmez finansman modellerinden biri. Burada halka arza gidip finansman sağlamayı düşünürken borsadaki insanları mağdur etmek; ortaklık yaparken aldığı ortağı bir şekilde dolandırıp şirketlerini farklı değerlerde vermek ya da büyük yatırımcının ufak yatırımcının işletmesini elinden almak gibi yanlış şeyler var. Bu sorun. Kim ne yatırım yaparsa yapsın dijital yatırım dışında herkes emlakçılık yapıyor. OSB’den birkaç yüz dönüm yer alınıyor. Ve bazı OSB’leri büyük parsellerin içinde çok anlamsız o alanla uyuşmayan çok yapı var. Maalesef insanlar ticari faaliyetlerinden daha çok gayrimenkul rantından daha fazla gelir elde etmek isteyince böyle bir yola başvuruyor. Her ne olursa olsun olay sağlıklı bir şekilde ele alındığında kendimizi daha ciddi anlatırız. Finansman konusunda çoğu kez yatırıma gerçek anlamda ihtiyaç olup olmadığı değerlendirmeli. Bir yatırımcının bir yatırım gördüğünde ‘Ben de yapayım’ demesi sağlıklı değil. O ölçüde bir yatırıma ihtiyacı olup olmadığı değerlendirmeli. Yatırımın finansmanı konusunda yatırıma ihtiyaç olmadığı halde yatırım yapması, daha fazla kaynağa ihtiyaç duyması finansmana erişim konusunda… Sanayide çok atıl kapasitemiz var. Türkiye’de bazı şirketler çok borçlu olmakla övünürler. Şirketin temel görevi borçlanmak mı? Bununla neden övünülür? Bunların hepsi yapısal sorunları gösteriyor. Enflasyon belli, mevduat faizi belli. Bankaların ya da finans kuruluşları belli. Düşük faizlerle kredi peşinde koşmak yatırım için ne kadar sağlıklı bir ortam oluşturur? Bu benim tereddütlerime yol açıyor. Bunların hepsinde sadece bir iki yıldaki finansmana erişim noktasındaki daralmayla değerlendirmeyin. Finansman konusunda yatırım konusunun, gerçekten ne istediğimiz, gerçekten hakkımızı mı istiyoruz bütün bunların finansman konusunda değerlendirilmesi lazım. Bizim yatırımcımız ekonomik risklere şoklara daha dayanıklı. Her şeyi kendi çerçevesinde, doğru bir düzleme oturtarak yapmalı. Yoksa her modeli bozmak zorunda kalıyoruz. Sağlıklı yararlanamıyoruz. Gerçek samimi bu işi yapabilecek yatırımcının önü açılamıyor” dedi.

"ZİRVE DOĞRU ZAMANDA DÜZENLENDİ"
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Nikolaus Meyer-Landrut, video mesajında, “İklim değişikliğinin yıkıcı etkileri ve bölgedeki sismik riskler nedeniyle giderek daha önemli hale gelen afetlere karşı dayanıklılığı ve hazırlıklı olmayı unutmamalıyız. AB tarafından desteklenen özel sektör yatırımlarının yanı sıra uluslararası finans kuruluşlarından alınan garantiler ve krediler daha uygun maliyetli sermaye sağlayabilir. Yatırımların riskini azaltabilir ve sürdürülebilir kapsayıcı kalkınma için kredileri artırabilir” dedi. Geçtiğimiz yıl, Avrupa sürdürülebilir kalkınma fonu artı kapsamında Türkiye yatırım platformunu kurduklarını hatırlatan Landrut, “Bu insana yakışır istihdam yaratılmasını teşvik etmek yenilenebilir enerji sürdürülebilir tarımı geliştirmek ve dijital ekonomiyi desteklemek için önemli bir yatırım aracıdır. Tüm katılımcıları bugünkü oturumlara yeni oluşturulan bu yatırım platformundan doğan fırsatları değerlendirmek üzere deneyimlerini ve en iyi uygulamalarını paylaşmaya davet ediyorum. Bu şekilde başta vatandaşlarımız olmak üzere ülkemize fayda sağlayan daha güçlü daha dirençli ve birbirleriyle bağlantılı bir iş ekosistemine katkıda bulunuruz. Doğru zamanda böyle bir zirve düzenledikleri için ESİAD’a teşekkür ediyorum” dedi.