GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Emin ÖZTÜRK
YAZARLAR
11 Ekim 2017 Çarşamba

Vize yasağı, Fethullah Gülen, CIA...

“ABD için çalışan herkesin güvenliği konusunda gerçekten kaygılıyız. Türk hükümeti, çalışanlarımızın neden gözaltına alındığı ya da tutuklandığına dair herhangi bir bilgi paylaşmadı. Diplomatik bir misyonda çalışanların hiçbir ön bilgilendirme olmadan yakalanması, ölçülü bir yaklaşım değil.”

Bu açıklamanın ardından Türkiye; ABD tarafından, İran, Libya, Somali, Suriye, Yemen, Çad, Kuzey Kore ve Venezuela gibi ülkelerle aynı ‘lige’ alındı.

ABD yetkilileri her ne kadar uygulamayı;” vize yasağı” değil, “yeni vize başvurularının değerlendirilmesinin askıya alınması” olarak tanımlıyor olsa da bunun adı düpedüz vize yasağı.

Vize yasağı sonrası gerek televizyonlarda, gerekse gazete köşelerinde kör adam fil hikâyesi cinsinden birçok değerlendirme yapıldı/yapılıyor.

Kimi yaşanan süreci; 1 Mart tezkeresinin meclisten geçirilemeyişine bağlıyor, kimi Türkiye Rusya yakınlaşmasına. Fethullah Gülen’in iadesine, Pentago’nun YPG’ye silah desteğine, Rıza Zarrab davasına, Halkbank Genel Müdür Yardımcısının tutuklanmasına bağlayan da var, siyasi rehine krizinin uzantısı olarak adlandıranlar da…

Kuşkusuz her bakılan açının doğru bir noktası var. ‘İki ülke arasında yaşanan olumsuzlukları alt alta topladığınızda vize yasağı etmiş de denebilir…

Benim dikkat çekmeye çalışacağım nokta; ABD’nin hizmet edenlerine verdiği değer! Bunun bir benzerini Lübnan’da gördük. İsrail rehin alınan tek bir askeri için taş üzerinde taş bırakmamıştı. Demek ki olaya ABD’ye hizmet edenlere verilen önemden(!) bakmakta da fayda var.

1950’de, ABD ile aynı yıl yani, Türkiye’de Komünizmle Mücadele Derneği kurulur. Fethullah Gülen de birçok Nur talebesiyle birlikte derneğin Erzurum şubesinin kurucuları arasındadır. “Bu yıl komünizm gelecek” söylemi; Wisconsin senatörü Joseph McCarthy ile Celal Bayar’ın korku salmak için kullandığı ortak sloganıdır. ABD’de ve Türkiye’de tutuklamalar, vatandaşlıktan çıkartılmalar başlar.

CIA’yi bu oluşumun dışında düşünmek mümkün mü?

16 Şubat 1969 kanlı Pazar olaylarını anımsayın! Dolmabahçe'de demirleyen Amerikan 6. filosuna bağlı gemilere tepki olarak 'Emperyalizme ve Sömürüye Karşı İşçi Yürüyüşü' düzenleyen yurtseverlerin nasıl katledildiğini… Saldırıyı kimler organize etmişti?

Peki, anılan derneğin kurucuları arasında olan Fethullah Gülen’i; ABD ve CIA ile bağlantısız olarak düşünmek ne kadar mümkün?

Elçilik çalışanlarının tutuklanmasına vize yasağı koyacak kadar ileri gidebilen bir ülkenin, ‘çalışma arkadaşı’ Fethullah Gülen’i iade etmesi nasıl beklenebilir? Ve ülkeyi yönetenlerin bunu bilmemesi…