GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
11 Mart 2020 Çarşamba

Üretme, tüket, aç kal!

Ali Ekber Yıldırım; hayatta ve gazetecilikte ilkeli durmayı başarmış, bu yönüyle hepimizi özendiren, “keşke biz de öyle olabilseydik” diye hayıflandıran bir arkadaşımız, kardeşimiz. Tarım konusunda da tartışmasız en değerli ekonomi yazarı.

Pepe’yi geçenlerde Devrim Çukur dostum hatırlattı, yeniden uzun uzun düşünmeme yol açtı. Beş sene önce Uruguay eski cumhurbaşkanlarından Pepe Mujica Türkiye’ye gelmişti. Dikkatli okurlarımız anımsayacaktır, İzmir izlenimlerini de yazmıştım…

Pepe’nin cumhurbaşkanı seçilmesinin nedenini Yılmaz Özdil, onun eski Tarım Bakanı olması ile açıklamıştı ki ne kadar doğru: Pepe, akılcı politikalarıyla, beş sene gibi kısa bir sürede, Uruguay topraklarının yüzde 90'ını tarım yapılabilir hale getirdi. Ülkesini buğday, pirinç, mısır, arpa, yulaf deposu haline getirdi. Canlı hayvan varlığını, sığır, koyun, domuz, kümes, toplam 45 milyona çıkardı. Ülkesindeki canlı hayvan nüfusunu, ülkesindeki insan nüfusunun 13 katına çıkardı. Süt ürünleri sektörünü, beş katına büyüttü. Topraktan elde edilen kazancı, denize döktü, balıkçılık patladı, üç katına çıkardı. Tarım ve hayvancılık sayesinde, işsizliği azalttı, kişi başına düşen geliri arttırdı, maaşları yükseltti, köyden kente göçü durdurdu.

Tarım her şeydir, her şeyin başıdır… Ali Ekber, Gazetecilik mektebinden de küçüğümüzdür, kardeşimizdir. Geçen hafta sonu Narlıdere’de düzenlenen Slow Food etkinliğinde yeni kitabı “Üretme Tüket” i imzaladı. İmza için uzun kuyruk oluştu. Kitap müthiş bilgilerle dolu. Ben o gün edinebildim kitabı. Geçenlerde de bu portalde Hanzade Ünuz iyi bir röportaj yaptı Ali Ekber ile… O röportajdan altını çizdiklerimi paylaşmak istiyorum şimdi:

***

Kitabın adı “Üretme, Tüket”, bazı çiftçi arkadaşlar ismindeki ironiyi tam anlamayıp, sen de üretme diyorsan biz bitmişiz diye. Son birkaç yıldır çiftçiden en çok duyduğum cümle, “Bizim üretmemizi istemiyorlar. Benim üretmemi istemiyor, ithal ederiz diye düşünüyorlar” diyorlar. Kitabın adı da oradan çıktı, işin içinde siyaset ve rant var. Tarım kıskaç altında çünkü. Türkiye üretemiyor, ben önceleri tarım önemsenmiyor diye düşünüyordum. Şimdi bu kitabı da hazırlarken daha iyi anladım ki, bunun bilinçli olarak yapılıyor.

***

2000 yılında Dünya Bankası'nın Türkiye'ye uygulatmaya çalıştığı bir tarımda reform projesi vardı. Ekim yapmayan çiftçiye doğrudan gelir desteği sağlanması konusu. Arazi tapusuna destek, yani üretmediğin için destek veriliyordu. Şu anda da tamamen gıda enflasyonuna odaklanmış durumda, aman enflasyon yükselmesin deniyor ama üretime bakılmıyor. Domatesi üretirken bir üretim maliyeti var, üreticide ucuz tüketicide pahalı bir sistem oluştu. Çünkü üretim boyutu hep göz ardı ediliyor, biz patatesi hep bir liraya almak istiyoruz ama mazot, elektrik inanılmaz artıyor. Artık çiftçi de üretmiyor, onlar da tüketici oldu. Köyde köy yumurtası yerine bakkalda, markette ambalajlı yumurta satılıyor.

***

Bu tuzak gibi bir şey, ithal hayvan aldığın zaman onun yemini, ilacını, aşısını da dışarıdan alman gerekiyor. Buğday alıyorsun, ilacını alıyorsun bu büyük bir tuzak ve Türkiye bu tuzağa her gün daha çok düşüyor. Örneğin Hollanda bize tohum satıyor, biz ona domates satıyoruz. Ama aslında adam teknoloji ihraç ediyor, bir avuç tohum parasıyla bizim kaç tır domatesimizi satın alıyor. Dünyada artık çok uluslu şirketlerde tohum firmaları aynı zamanda zirai araç firmaları, aynı zamanda kimyasal üreten firmalar. Amerika, Hollanda, Fransa bu konuda önde gelen ülkeler.

***

Hanzade; “İzmir Modeli neden önemli?” diye de sormuş. Ali Ekber’in yanıtı çok önemli;

-Araziler genelde çok küçük olduğu için verimli tarım yapmak kolay olmuyor. İzmir Modeli örneğinde bu yapıldı, eğer arazileri birleştiremiyorsan insanları birleştirerek yeni bir anlayışla bir kooperatif modeli çıktı. İzmir Modeli'nde çiftçiye doğrudan para verilmiyor ama kooperatiften ürün alarak dolaylı olarak çiftçinin ürüne destek oluyorsun. Üretimin yolunu açılıyor, çiftçiye ürününü alarak en büyük desteği veriyorsun. Çiftçi de kooperatifle ürününü daha iyi fiyata satıyor, şimdi girdiler olabildiğince pahalı ürünü de istediği fiyata satamayınca zarar ediyor ve üretimden çekiliyor. Üretimden çekilince fiyatlar yükselince hükümette ithal edelim fiyat düşsün diyor. Üretici bu sefer daha da az üretiyor ve bu ithalat sarmalı devam ediyor.

Tebrikler Ali Ekber Yıldırım kardeşim…