GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Metin ÖNEY
YAZARLAR
29 Haziran 2018 Cuma

Tarafım demiştim

Sevgili Karabel’in ricası ile üçüncü defa yazmaya çalıştığım “Ege’de SonSöz”deki ilk yazımın başlığı “Tarafım” idi…

Ve “Taraf” olduğum ilkeleri de sırayla yazmıştım.

Bugün de benim açımdan hiç bir şey değişmedi… Seçim sonuçlarının savunduğum ilkelere zerrece tesiri olmadı ve olamazdı da… Başta Cumhuriyet değerleri olmak üzere inandığım ilkeler ve ülküleri savunmak bu can bu tende olduğu müddetçe devam edecektir… Türk Milleti için de ana ilkeler açısından bir değişiklik olmayacağına inanıyorum. Elbette çok sıkıntılı günler bizi beklemektedir ama bir çok kez belirttiğim gibi “kanla irfanla” kurduğumuz bu Cumhuriyet ilelebet yaşayacaktır.

Sadece çözümlenmesi gereken bir önemli sorun var.

Nedir?

Cumhuriyet, demokratik rejimlerde siyasi partiler yoluyla yaşatılır.

O zaman bizim savunduklarımızın hayata geçirilebilmesi ve yaşatabilmesi için yurttaşlarımızla birlikte öncü olması gereken partilere de çok önemli görevler düşmektedir.

Bu sebeple iki parti üzerinde önemle durmak gerekir.

Bunlardan biri Cumhuriyeti kurduğunu hemen her zaman ve zeminde ifade eden Cumhuriyet Halk Partisi’dir.

Bu parti uzun zamandır bir türlü istenilen oy oranına erişememektedir. Bunun pek çok sebebi olabilir. Ancak son 10 yıldır hep geri gitmesinin başlıca sebebi başta Genel Başkan olmak üzere yönetim kadrolarıdır.

Şüphesiz Sayın Kılıçdaroğlu iyi, hoş ve dürüst bir insandır.

Bu konuda bir itirazımız yoktur.

Ancak:

Bu özellikler parti yönetimi için yeterli değildir.

Ayrıntılara girmeyeceğim ve sadece girilen bütün seçimlerden yenik çıkması bile konuyu açıkça ortaya koymaktadır. Hele 24 Haziran seçimlerinden bir evvelki seçime oranla dört puandan daha az oy alması, Cumhurbaşkanı adayından ise sekiz puan daha az oy alması izahı mümkün olmayan bir durumdur.

Ve belirtiyorum ki: hiç bir mazeret başarının yerini tutamaz.

Mazeret dinlemek de bizi artık ciddi biçimde sıkmaktadır.

Hemen ifade edeyim ki, “Sen partili misin ki?” diye başlayan bütün cümlelere vereceğim cevap çok açıktır:

Bir yurttaş olarak bizi yönetmeye talip bütün partiler benim ilgi alanımdadır ve onlarla ilgili görüş beyan etme hak ve özgürlüğüne sahibim.

Sonuç:

Hiç vakit kaybetmeden CHP yönetimi değişmelidir.

Aksi halde daha büyük hüsran kapıda beklemektedir.

İYİ partiye gelince:

Büyük iddia ve umutlarla kurulmuştur.

Ne yazık ki, alınan sonuç kesinlikle başarıdan uzaktır…

Gösterilen gerekçeler de tatmin edici değildir.

Mesela:

Yeni kuruldu.

Basın yazmadı göstermedi.

Parası yoktu… Vesaire, vesaire…

Birkaç örnek vereyim:

Adalet Partisi ihtilale rağmen kuruldu ve iktidar oldu.

Anavatan Partisi Mayıs’ta kuruldu, Kasım’da iktidar oldu.

AKP Ağustos’ta kuruldu Kasım’da iktidar oldu.

Örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Sebepleri de tek tek saymamız mümkündür.

Sadece şunu belirteyim:

Çok güzel bir söz var:

“Sizde bal bulunsun arı Bağdat’tan gelir…”

O halde:

Kalıcı ve ikitdara talip bir parti olmak isteniyorsa hemen bir iç muhasebe ile birlikte baştan sona köklü bir değişiklik yapılmalı ve söylem ve sloganları, tüzük ve programı yeniden kaleme almak suretiyle siyasi arenaya çıkılmalıdır.

Daha şimdiden hiç bir mazeretin arkasına sığınılmamalıdır.

Mahkemelere sunulan dilekçelerin sonunda bir bölüm vardı… Vardı diyorum, benim zamanımda… Şimdi her halde sadece “sonuç” yazılıyordur ama ben yine eskisi gibi yazacağım:

Neticei talep: Her iki partinin rejimimizi koruması ve yaşatması açısından, kendilerine hızla ve köklü bir değişiklikle çekidüzen vermesi şarttır.

İşi geçiştirmenin ne kendilerine ve ne de milletimize hiç bir faydası olamaz.

Yazdıklarımız kulak ardı edilse de bizim için netice değişmez.

Elbette ben ve benim gibiler Cumuhriyetimizi savunmaya tereddütsüz ve korkusuzca devam edeceğiz.

Çünkü “bulunur kurtaracak bahtı kara maderini”...