GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
6 Şubat 2020 Perşembe

Neden bu kadar çok ‘hasta’ oluyoruz?

Sürekli “hasta” halindeyiz!

Grip bile artık “tehlikeli hastalık” konumunda…

“Sırtımda bıçak saplanıyormuş gibi ağrı var” diyen, acilde…

“Dünden beri öksürüyorum” diyen, acilde…

“Nefes alamıyorum, ölecek miyim?” diyen, acilde…

Trafik kazasından yaralı çıkanlar, acilde…

Akşam yemeğinden zehirlenen, acilde…

“Vertigom tuttu…” diyen, acilde…

Yolda kapatılmayan çukura düşen, acilde…

Hastane Acilleri’nin kapısı ana-baba günü…

Normal hastaneler yetmez oldu…

Şehir Hastaneleri’nin yapımı hızlandı…

***

Bi’gariplik var, mesela…

Örneğin…

Süper ülke Amerika Birleşik Devletleri’nin nüfusu 330 milyon civarında…

Acil Servisleri’ne başvuranların sayısı 130 milyon…

Türkiye’nin nüfusu maşallah 82 milyon…

Acil’e koşturanların sayısı, 110 milyonu geçiyor!

***

Bu “yığılma” tablosuna bakıp da…

Gerçek “acil hastaları”na…

Zamanında ve doğru müdahale etmek sizce mümkün mü?

***

Doktor sayısı artıyor…

Hastane sayısı artıyor…

Yeni ve daha etkili ilaçlar yaratılıyor…

Korunma yöntemleri artıyor…

Ama, biz…

Eskisinden daha fazla hasta oluyoruz?

Ne oldu; neden böyle oldu?

***

Çünkü…

Unutulan bulaşıcı hastalıklar hortladı…

Verem’le yeniden tanıştık…

Dizanteri yakamıza yapıştı…

Sarılık yüzünden karaciğer iltihapları patladı…

Kanser’in her türünde artış var…

Ruh sağlığımız giderek bozuluyor…

Kalp-Damar Hastalıkları, sıradan hale geldi…

Hipertansiyonla mücadele edenler cebinde ilaçla dolaşıyor…

Neredeyse herkeste şeker var…

Eskiden bunayanlar parmakla gösterilirdi; şimdi Alzheimer kahrediyor…

Peki, bu hastalıklar niçin patladı?

En temiz cevap:

Ağırlıklı olarak, yediğimiz, içtiklerimiz yüzünden…

***

Yaşam standardımız hızlı bir gelişme gösterse de…

Yiyip, içtiklerimiz…

İçimize çektiğimiz hava…

İçtiğimiz su…

Çöplüğe dönen dünya…

Bizi mahvediyor…

Gıda üretiminin artmasına, hatta ucuzlamasına bakmayın…

Asıl…

O gıdaların içindeki zararlı maddeler çoğaldı…

Mesela…

Her akşam sofraya gelen ekmek, “eski” lezzetinde mi?

Olması mümkün değil…

Çünkü…

Yediğimiz her şeyin içinde eskisinden daha fazla kimyasal var…

Hormonlar, antibiyotikler; ilk akla gelenler…

Hazır besinlerin içinde ne ararsan mevcut…

Koruyucu, kıvam arttırıcı, parlatıcı, tat verici…

Türkiye’de 2 bin tondan fazla zirai ilaç kullanılıyor!

Daha sayayım mı?

***

Evde yemek yemeyi unuttuk…

Eskiden bu kadar çok sokakta bi’şiler atıştırır mıydık?

Sen istediğin lokanta mutfaklarına baskın yap; faydasız…

İstediğin kadar sahte içki baskını yap…

Evdeki rakı üretiminin önüne geçebilir misin?

Koca bir nesil tükeniyor…

Kimsenin umurunda değil…

***

“Ege’deSonSöz”de, dün ibretlik bir haber kullandık…

Buca'da korku filmi gibi baskın”dan söz ettik…

Vatandaşın sofrasına nasıl “suikast” düzenlendiğini…

Gözler önüne sermeye çalıştık…

Belediye, merdiven altı tavuk döner imalathanesine baskın yapmıştı…

Küçük dilinizi yutarsınız…

Üç ton sağlıksız tavuk eti imha edildi…

O etler, kapısız tuvaletin yanında…

Yerlere saçılmış haldeydi…

Manzara tek kelime ile felaketti…

O haber…

Belediye Başkanı’nın, “İnsan canına kasteden bu işletmelerin kökünü kazımamız lazım” sözleriyle bitiyordu…

Gülümsedim, ister istemez…

İzmir’in sadece Buca İlçesi’ndeki…

Her şeyin “sahtesiyle” ilgili haberlere ş’öyle bir göz atayım dedim…

Kıyamet gibiydi…

***

Mesela…

2018 Mayıs’ında “Sahte Para” operasyonu…

2019 Haziran’ında “Sahte İçki” baskını…

Geçen yıl, Eylül…

Çocuklar için zararlı “Oyun Hamuru” baskını…

Aynı tarihlerde…

“Bakteri Yuvası Midyeci”ye baskın…

Birkaç gün sonra…

İki eve baskın; yüzlerce şişe “Sahte İçki” satışa hazır…

Kasım ayında…

Kaçak “Tatlı İmalathanesi”ne baskın; resmen mikrop yuvası…

Kıyamet gibi pastane diye geçinenlere, servis buradan…

Aralık’ta…

Yine “Sahte İçki” operasyonu…

Tam yılbaşı öncesi; şişe şişe…

***

Bu operasyonların tamamı…

Son bir yıl içinde Buca’da gerçekleşti…

İzmir’in…

Daha 29 ilçesi var…

Bilmem, anlatabildim mi?

***

Bitiriyoruz…

Bu memleketin Tarım ve Orman Bakanlığı…

Sekiz yıldır…

Hileli gıda üretenleri isim isim açıklıyor…

Yüzleri kızarsın, bi’daha yapmasınlar diye…

Yetmez, deyip…

Para cezası kesiyor…

O vicdansız şirketler, bana mısın demiyor…

Size, biz, hepimize…

At, eşek ve domuz eti yedirmeye devam ediyor…

Para cezası vız geliyor…

İzmirli Bakan Pakdemirli bile, dayanamadı ne dedi?

Şunu dedi:

“Hileli gıda üreten firmalar ödedikleri cezalardan daha çok para kazandıkları için devam ediyorlar… Caydırıcı ceza, ticaretten men ya da hapis olabilir…”

Bence, ilave bir ceza gelebilir…

Göz göre göre…

Bize, domuz eti yedirene…

Cezaevinde kaldığı sürece…

Her gün…

Üç öğün, ürettiği o malum etten yapılan yemekleri…

İkram edelim…

Nokta!

Sonsöz: “Kalp denizdir, dil de kıyı… Denizde ne varsa kıyıya o vurur… / Hz. Mevlana…”