GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Muhittin AKBEL
YAZARLAR
12 Şubat 2021 Cuma

Gel, korona gel!

Bardağın dolu tarafına bakalım önce...

Evet; hepimiz çok sıkıldık.

Korona belası yüzünden evde hapis yaşamaktan bıktık, usandık.

Arkadaşlarımızı, dostlarımızı, yakınlarımızı özledik.

Onlarla artık buluşup hasret gidermek istiyoruz.

Maske, hayatımızın değişmez bir aksesuvarı oldu.

Maskeyi seviyor muyuz?

Kesinlikle sevmiyoruz!

Ama takmaya mecburuz.

Ondan da sıkıldık.

Artık şu korona belasından kurtulsak da maskeyi atsak!

Sosyal mesafe!

Paranoyak olduk.

Yakınımıza biri bilinçli veya bilinçsiz yaklaştığında, kavga  çıkaracak kadar gerginiz.

Barut gibiyiz.

Gönül diyor ki, şu pandemi bitse de dostlarla kucaklaşsak!

Elini sıksak, yanağını öpsek, birbirimize sarılsak sımsıkı!

***

Duygular şelale!

Şimdi de bardağın boş tarafına bakalım.

Yani hayatımızın gerçeklerine...

Gönül, bunları istiyor ama koronavirüs, maalesef gönlümüzden geçenlerin gerçekleşmesine izin vermiyor.

Çünkü yakamızdan düşmedi hala Covid 19 denen virüs!

Madem öyle!

O halde, maskeli hayata devam etmek zorundayız.

Sosyal mesafe kuralına uymaya mecburuz.

Hijyen, zaten bu büyük mücadelenin olmazsa olmazı...

***

Her akşam, turkuvaz tabloyu gözümüzün içine sokuyorlar.

Belki o rakamlardan korkarız da tedbirlere uyarız diye...

Günlük ölüm sayısı, uzun bir aradan sonra 100'ün altına düştü diye seviniyoruz.

Bu rakamı bile "Aman ne güzel... Bugün az insanımız vefat etmiş" diye sevindirik oluyoruz.

Aslında gülüyoruz, ağlanacak halimize...

Pekala herkes biliyor ki, koronanın kökü kazanmadan hayat bize haram.

Buna rağmen hala akıllanmayanlar var, maalesef!

***

Alın size Kordonboyu'ndan bir fotoğraf!

Bu fotoğrafı, çok şey anlatıyor.

Gündoğdu Meydanı'ndan Alsancak Vapur İskelesi'ne kadar yürüdüm.

Korbonboyu'nun deniz kenarındaki duvarında oturanları, tüylerim diken diken olmuş halde seyrettim.

Fotoğraflarını çektim.

Maske takanların sayısı, parmakla sayılacak kadar az.

Sosyal mesafeye uyan, bir Allah'ın kulu yok.

Yanak yanağa, sırt sırta, yan yana oturmuş insanlar, sanki hayatımızda korona yokmuş gibi sohbet ediyorlar.

Bir şeyler yiyip içiyorlar.

Bu hareketleriyle açık açık, "Gel korona gel" diyorlar.

***

Koronaya yakalanmış, 21 gün süren tedavisinde çok büyük acılar yaşamış biri olarak, gördüklerim beni daha da korkuttu.

Bir musibet, bin nasihattan iyidir, demiş atalarımız.

Kurallara harfiyen uyduğum halde korona musibetini yaşamış biriyim.

Yaşadığım acıyı bir ben bilirim, bir de Allah!

Görünen o ki...

O kadar nasihat, o kadar uyarı,  çoğunluğun bir kulağından girip ötekinden çıkıyor, ne yazık ki...

Sanırım o musibeti yaşamadan, kimse iflah olmayacak.

Umarım ve dilerim ki, koronayla akıllarını başlarına toplarlar.