Kamu oyunda, önce “Erozyon Dede” ancak daha yaygın adıyla “Toprak Dede”adıyla anılan Hayrettin Karaca, 20 Ocak 2020 tarihinde sonsuzluğa uğurlandı.
Toprak Dede’nin ölümü nedeniyle medyada çok sayıda yazı yayınlandı ve yayınlanacak.
Ancak kaleme alınan yazılarda Karaca’nın doğa merkezli görüşü ile antikapitalist ve antiemperyalist millici yanının yeterince dile getirilmediğini ya da işlenmediğini gözlemliyorum.
Karaca’nın anılan konularda görüşleri nelerdi?
Karaca,doğayı:
“Ormanlar açısından çok olumlu bir dönemden geçtiğimizi söylemek mümkün değil. Çünkü orman ve ağaç tarımı arasındaki farkı ayırt etmiyoruz. Bu da küresel ölçekte ormanlarımızın yok edilmesine neden oluyor.
Oysa orman, yan yana gelmiş ağaçlar topluluğu değil; florasıyla, faunasıyla bir ekosistemdir.
Ülkemizden örnek vermek gerekirse, kendiliğinden yetişen ormanlarımız hızla azalmakta; ancak çok başarılı ağaçlandırma çalışmaları yapılmaktadır. Ağaçlandırma çalışmaları da yaşama katkı sağlar ama ormanın sağladığı ekosistem hizmetleri her zaman daha üstündür, kıyas bile kabul etmez.”
Doğada insanlar, bitkiler ve hayvanlar bir arada yaşıyor. Bu dünyayı onlarla paylaşıyoruz. Kuşlarla, böceklerle, ağaçlarla, otlarla… Benim ortağım onlar… Aslında biz onlara bağımlıyız. Dünyadan insanı alın, hiçbir şey değişmez, hatta güllük gülistanlık olur her şey. Doğa sağlıklı olmazsa insan yaşayamaz, yok olur. Ama katlediliyor hırs uğruna…
Daha fazla kâr için, daha fazla üretmek için, acımasızca tüketiyoruz dünyayı… Tek bir yolu var bu hazin sona gidişi önlemenin, ihtiyacımız kadar tüketmek. Yaşamak için yaşatmaktan başka bir yolumuz yok!” şeklinde yorumluyordu
Antikapitalizm görüşünü şöyle dile getiriyordu:
”Bu küresel ekonomi denen canavar büyüyecekmiş. Büyümezse kriz oluyormuş. Vah zavallılar vah… 1992 Rio Konferansı’nda GSMH’sı 20 bin doları geçen bir veya iki ülke vardı. Bugün 65 bin dolara geldi. Bu senede yüzde 3, hayır efendim yüzde 7 büyüyeceğiz gibi hedefler koyuluyor. Ne demek o biliyor musun?
Ben dünya varlıklarından, bütün yaşayanların haklarından daha fazla alacağım demek o. Ben 65 bin dolara geldim aptallar, sizinle ortak olduğumuz doğanın haklarından en fazla ben alıyorum demek değil mi bu?
Benim ortak olduğum bütün canlılarla beraber, mikro organizmalar dahil, bir ekosistem var. Ben o ekosistemi yaşatmak zorundayım ama bunu bana yaşatmıyorlar. Nereye kadar büyüyecek bu ekonomi?
Ben biliyorum: Kendine hayat veren doğal ekosistemi bitirinceye kadar büyüyecek Dünya ikiye bölünmüş artık. Gözü açlar ve karnı açlar. İşte o gözü açları doyurmayacağız.”
Karaca,Hollanda Parlementosu’nda yaptığı bir söyleşide de eski bir Hollanda Çevre Bakanı’na:
“…dünyanın karşı karşıya kaldığı tehlikenin temelinde küresel ekonomi olduğu ve dünyayı şirketlerin idare ettiği fikrini açıkça söylediğini ”, bakanın şirketleri savunması üzerine “Sayın bakanım,sizin bu düşüncelerinizle çevre bakanı olmanız hem dünya için,hem de Hollanda için büyük bir talihsizliktir!” diyordu.
Karaca,kapitalizmin olumsuz getirileri konusunda şunlara da değiniyordu;
”Dünyada makyaj malzemesi için yapılan harcama 18 milyar dolar. Dünyadaki tüm kadınların üreme sağlığı ve bakımı için gerekli para 12 milyar dolar.
Avrupa ve ABD’de evde beslenen hayvanların mamasına harcanan para 17 milyar dolar. Dünyada açlığın ve yetersiz beslenmenin sona erdirilmesi için gerekli para 19 milyar dolar.
Parfüme harcanan para 15 milyar dolar. Evrensel okur yazarlığın sağlanması için gereken yıllık ek yatırım 5 milyar dolar.
Deniz seyahatlerine harcanan para 14 milyar dolar. Dünyada herkese temiz içme suyu sağlaması için gerekli miktar 10 milyar dolar.
Avrupa’da dondurmaya harcanan para 11 milyar dolar. Her çocuğun aşılanması için gerekli miktar 1.3 milyar dolar.
Satışa hazır 1 ton altın elde etmek için 300 bin ton atık üretilir. Başka bir deyişle altın bir alyans için ortaya çıkan atık miktarı 3 tondur. Bu atıkların çoğu siyanür ve kimyasal maddeler içerir.”
Yazımı,Karaca’nın antiemperyalist millici yanı ile ilgili bir anımla sonuçlandırmak istiyorum.
Karaca ile Kanal B’de tarım söyleşileri yapmıştım. Oradan gelen sevgi ve saygı temelinde bir ilişkimiz vardı.
Ankara’da düzenlenen Gıda ve Tarım konulu bir toplantı öncesi birlikte sohbet ediyorduk. Toplantı henüz başlamamıştı.
Salonda Amerikan Halk Şarkısı çalınıyordu. Bu durum önce Karaca’nın dikkatini çekti ve salon sorumlusunu çağırdı.
Genç bir arkadaş geldi ve O’na şunu sordu: “Sen Amerikalı mısın?” Ancak cevap “Ben Amerikalı değilim.” şeklinde gelince Karaca şunu söyledi. “O zaman sen Amerikalı değilsen,bu Amerikan Müziğini niçin çaldırıyorsun?Lütfen bir Türk Ezgisi koy! Burası Türkiye,Türk Yurdu,Amerikan Müziği dinletmeye kimsenin hakkı yok” demişti ve kültür emperyalizminin geldiği boyut konusunda herkese ders vermişti.
Toprak Dede,ışıklar içinde uyu.
Doğa merkezli,antikapitalist ve antiemperyalist milliciliğin herkeze örnek olsun,yolundan gidilsin.
Hayrettin Karaca’nın görüşlerini Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan “Hayretin Karaca Kitabı-Erozyon Dede” kitabından derledim.Önermek isterim.