GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
8 Şubat 2016 Pazartesi

Zeytinyağındaki sahtekârların geliri kokain kaçakçıları kadar…

Zeytinyağı nerede, kokain nerede… Kısa bir ara verdiğimiz “gıda sahteciliği” meselesine dönelim… Kanada Toronto’da yaşayan aklı başında bilim adamlarımızdan Prof. Dr. Mustafa Koç, bir kitap tanıtmıştı aylar önce, kitaba yeni ulaşabildim. (Sema’ya teşekkürler…)

“Sızma Zeytinyağının Görkemli ve Skandallarla Dolu Dünyası” (Extra Virginity: The Sublime and Scandalous World of Olive Oil- Tom Mueller  2012) Müthiş bir kitap… Başlıktaki iddia da o zaman ortaya atılmış.

Aslında sahtecilik tarihle beraber başlıyor. Muazzez İlmiye Çığ hocam da doğruluyor bu hilekârları.  5000 yıllık eski Sümer tabletlerinde bile zeytinyağında tağşiş yapılıp yapılmadığını anlamak için resmi görevlilerin faaliyet gösterdiğini hatırlatmış Mueller… Hemşehrimiz Bergamalı Galenos’a da gönderme yapıyor Mueller;  Galenos’un “domuz yağı gibi ucuz maddeleri yüksek kaliteli zeytinyağına karıştıran vicdansız tüccarlar var” dediğini anımsatıyor.

Kitapta dini, ekonomik ve mutfak kullanımlarının yanı sıra zeytinyağı sektörünün mevcut durumu da dahil olmak üzere zeytinyağı, tarihini anlatılıyor.

Kısaca “Ekstra Bekaret” diye dilimize çevirebileceğimiz kitapta küresel zeytinyağı sektörünün de futbol dünyası kadar yolsuzluğa boğulmuş olduğunu görüyoruz.

Yıllardır Türkiye’den İtalya ve İspanya gibi başlıca zeytinyağı ihracatçısı ülkelere yapılan ihracatın nedenini, “sabunluk” diye alınan yağların daha sonra nasıl ambalajlanıp başka ülkelere İtalyan ürünü olarak pazarlandığını merak edenlere “zeytinyağı sahtekârlığından elde edilen kârlar kokain kaçakçılığı ile karşılaştırılabilecek kadar yüksek” diye cevap veriyor Tom Mueller…

Mueller, ABD pazarında meşhur İtalyan markası Bertolli’lerin aslında banker ve tüccar bir aile olduklarını, dikili bir zeytin ağaçları bile olmadığını iddia ediyor. 2001 yılına kadar Avrupa kanunlarındaki bir esneklikten yararlanarak Türkiye, Tunus, Cezayir, İspanya gibi ülkelerden topladıkları zeytinyağını şişeleyip halis İtalyan sızma (ekstra virgin) zeytinyağı diye satan Bertolli'ler daha sonra bu markayı yağ sektörünün büyük ismi Unilever’e satmışlar. “Bugün de İtalya üretiminin üç misli zeytinyağı satıyor” diyor Mueller…

Türkiye kökenli iddialar
Kitapta Türkiye kökenli de çok iddia var… Bazılarını özetleyeyim: Ağustos 1991’de “bir paslı tanker olan Mazal II”, Türkiye'de, Ordu endüstriyel limanına yanaşıyor ve ambarına 200 ton fındık yağı pompalanıyor. Gemi daha sonra Akdeniz ile Kuzey Denizi’nde dolambaçlı bir yolculuğa girişiyor. Mazal II, İtalya’nın Puglia limanına yaklaşık 2 ay sonra ulaştığında resmi belgelerinde taşıdığı yük Yunan zeytinyağı haline geliyor. 

Bir başka tanker, “Katerina T.” Yunan zeytinyağı” olarak tanımlanan, Riolio firmasına, yaklaşık on bin ton “Türk fındık yağı” ve “Arjantin ayçiçeği tohumu yağı” teslim ediyor.

Elbette Riolio patron ve yöneticileri cezasız kalmamış. Avrupa Birliği'nin anti-dolandırıcılık ofis ajanları ile yakın bir çalışma içine giren İtalyan Mali Polisi “Guardia di Finanza” ekibi, İsviçre’deki banka hesapları ve Karayiplerdeki “kabuk” şirketleri belirlemiş. Bu arada Güney İtalya’da gizli bir rafineri bile bulunmuş. Hollanda’nın Rotterdam Limanı’nda zeytinyağına karıştırılacak fındık yağı stokları da ortaya çıkarılmış.

İtalyanlar bu olaylardan ders almışlar. Tarım Bakanlarından, Paolo De Castro döneminde sahtekarlık yapanın ocağını söndürecek düzenlemelere gidilmiş. Paolo De Castro 2006 yılında ülkedeki 787 zeytinyağı üreticisini tek tek inceletmiş ve bunların 205’i tağşiş, yanlış etiketleme ve diğer ihlallerden suçlu bulunmuşlar. Ağır para, hatta hapis cezaları verilmiş. Bakan’a da bu kadar cesur olmasının bedeli ödetildi. Kısa bir süre sonra Paolo kendini sokakta ve işsiz bulmuş. Ama huzurlu ve mutlu!

Unutulmaz İzmir skandalı
Kitap eski bir yaramızı da kaşıyor… Türkiye’de zeytinyağındaki en tanınmış skandal, 1967 yılında İzmir merkezli Gomel ve Zigna şirketlerinin İtalya’ya ihraç ettikleri sabunluk zeytinyağlarının parafin ve makine yağı katkılı olduğunu iddia eden İtalyan şirketin bu ürünleri geri çevirmesi ile ortaya çıkmıştı. Uzun mahkeme süreci ve zaman aşımından davanın düşmesi bile konunun kapanmasını sağlayamamış, konu yıllarca gündemde kalmaya devam etmişti. 


Daha sonra ortaya çıkan İtalyan sahtekârlıklarında Türkiye’den kimlerin “ortak” olabileceğine dair yaygın “kanılarım” var.  Hukukta “karine” diye bir şey var. Bu yazıyı zeytinyağı dünyasından okuyacaklar “kanılarıma” konu olacak sahteleri bıyık altından gülümseyerek tahmin edebiliyorlar.

Kitap elime yeni geçti. Yavaş yavaş çözüyorum… Karşılaştırmalı okumalar yapmam şart. New York Times bile kitabı birinci sayfadan anonslamış. Bu kitaba yine döneceğim. Çünkü gıda sahtekârları Mueller’in dediği gibi akıl almaz paralar kazanıyorlar. Hem de bizi zehirleyerek…