GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
26 Ocak 2015 Pazartesi

Yunan halkı küresel kapitalizme meydan okuyor

SYRIZA, eski adıyla Radikal Sol Koalisyon, (Synaspismos Rizospastikhs Aristeras) Parlamento seçimlerinde oyların %36,5’ini alarak tarihi bir zafer kazandı. Hükümeti kurmaya çok yakın.
2012 yılı Haziran ayında yapılan parlamento seçimlerinde oyların %27’sini almayı başaran Radikal Sol Koalisyon, 2013 yılında partileşerek SYRİZA adını aldı. Partinin lideri; Alexis Tsipras.
Syriza’nın ortaya çıkış süreci, 2004 yılında yapılan parlamento seçimleri öncesinde başladı. Radikal Sol Koalisyon, bu tarihten itibaren yapılan bütün seçimlerde oyunu düzenli olarak artırdı.
 
Önümüzdeki günlerde, Syriza’nın on yıl süren iktidar yolculuğunun öyküsü basında enine boyuna tartışılacak; Kuşkusuz bu tartışmalardan öğreneceğimiz çok şey olacak. Ancak, Syriza’nın seçim başarısının şafağında, daha farklı bir yerden duygu ve düşüncelerimi dile getirmek arzusundayım.
 
Tek kutuplu dünyada kapitalizm dünya egemenliğini ilan ederken insanlığa çok renkli bir hayat vaat etmişti. ‘Amerikan Rüyası’ efsaneden gerçeğe dönüştü dönüşüyor bir durum vardı… Serbest pazar, sivil toplum, insan hakları, demokrasi üstüne kurulu yeni dünya düzeni ideali kulağa hoş geliyordu.
Gelin görün ki vaat edilen yeryüzü cenneti Batı’da bile uzun soluklu olamadı. Sosyal devletin harcamalarını yük olarak gören küresel sistem, Avrupa’nın refah toplumunu tehdit etmeye başladı. Globalleşmenin yarattığı zenginlik tabana yayılmak bir tarafa, giderek sayısı azalan varsılların elinde daha hızlı birikmeye başladı. Küresel düzenin neden olduğu eşitsizlik sadece az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler diye kategorize edilen ülkeleri değil fakat aynı zamanda gelişmiş ülkeleri de vurmaya başladı. Doğuda yoksulluk artarken, Batıda da sosyal refah toplumlarında sıkıntı başladı.
Yunanistan, 2008 yılında patlayan krizle sarsıldı; ardından, İspanya, Portekiz, İtalya krizden payını aldı. Sorun şu ki, kapitalist sistem, gelir dağılımında yarattığı sorunlarla baş edemiyor. Gelir dağılımındaki adaletsizlik, sadece yoksulları değil, gelişmiş Batıyı da vuruyor. Bu yüzden anti-kapitalist hareketler bütün dünyada ses getirmeye başladı; Başkaldıran halklar, ‘özgürlük’ taleplerinin yanına ‘eşitlik’ taleplerini de iliştirdiler.
 
Komşumuz Yunan halkı, sahip olduğu tarih ve kültür mirasının tesadüf eseri olmadığını gösteren bir çıkış yaparak, uluslararası sisteme meydan okudu. Yunanistan’da önemli bir deneyim yaşanıyor. Syriza’nın politik mücadelesi bundan böyle sosyalistlerin, komünistlerin, yüreği solda atan herkesin meselesidir. Yunanistan deneyiminin uluslararası sisteme karşı savunulması için, solun belleğini tazeleyerek uluslararası dayanışma geleneğini bir an önce ayağa kaldırma zarureti var.
 
Yunanistan’da ortaya çıkan siyasal tablonun, genel seçimlere giden Türkiye’nin siyasal yaşamına etkileri olacaktır. Birikimlerimiz bu etkileri öngörmemizi sağlar mı, orasını şimdiden söylemek zor.
Türkiye’de sol partilerin, sosyal demokratların Syriza gerçeği karşısında alacağı tutum, seçimlere yapacağı etkiyi de belirleyecektir. Önümüzdeki aylarda solun ittifakını uzun uzun tartışacağımızı söylemek kehanet olmaz; fakat sonuç almanın koşulları var mı, orası henüz meçhul.
Bununla birlikte, CHP, HDP ve Birleşik Haziran Hareketi bir araya gelerek tarihi bir seçim ittifakı yapmayı başarırsa, ülkenin talihi değişebilir. Peki, bir araya gelmelerinin maddi koşulları var mı? Hem var hem yok… Meseleleri nasıl ele aldığımıza bağlı…
Uluslararası düzeyde, ‘kapitalizmin yeni dünya düzenine’ karşı, ‘solun yeni dünya düzenini’ kurmak için halkların bir araya gelmesinin maddi koşulları fazlasıyla mevcut. Yoksulluk, eşitsizlik, adaletsizlik hiç bu kadar yaygın ve yıkıcı olmadı.
 
Komşumuz içine düştüğü derin krizden çıkmak için kiliseye ve faşizme sığınmadı. Doğrusu, solun vaat ettiği ‘başka bir dünyanın’ peşine de düşmedi. Sadece yitirdiklerinin peşinde. Ama tuttuğu yol, ‘başka dünyanın’ kapılarını da açabilir. Yeter ki insanlık bunu talep etsin.
 
Artık Atina İzmir’e daha yakın… Ege’nin iki yakasının kardeşliğini konuşmanın zamanıdır.