GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
26 Kasım 2011 Cumartesi

Uyuyan devi uyandırdılar…

Bugüne kadar… Yani Aziz Kocaoğlu Büyükşehir Belediye Başkanı sıfatıyla o koltuğu oturduğu günden bu yana… Kimbilir kaç açılışta, kaç toplantıda, kimi basına kapalı, kimi açık kaç görüşmede/yemekte dinlediğim, defalarca değişik vesilelerle röportaj yaptığım o Başkan gitmiş, yerine sanki başka biri gelmiş gibiydi.
Tamamen doğaçlama, tamamen içinden geçtiği/geldiği haliyle, hiç süslemeden, hiç abartmadan, hiç eğip bükmeden konuştu.
7.5 yıldır AKP iktidarına ne olursa olsun cevap vermeyen ya da nezaketle söylenmiş birkaç lafla yetinen Kocaoğlu, ilk kez isyanını bu kadar net, bu kadar açık dile getirdi; ilk kez ‘hodri meydan’ dedi.
Bugüne kadar hem partideki muhalifleri, hem yakınındaki arkadaşları tarafından AKP’ye karşı ‘çok sessiz’ kalmaklaHaydi sokakta dillendirildiği haliyle yazayım ‘sinik’ davranmakla suçlanan Aziz Kocaoğlu, kendisine biçilen bu gömleği, bugün Torbalı’da halkın/partililerin/kameraların önünde yırttı attı ve artık karşımızda başka bir başkan bulacağımızı gösterdi.
 
Ege TV ekranlarından izlediğim/dinlediğim o konuşmada, neler demedi ki Aziz Başkan?
Kimi hala hapiste olan, kimi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan dava arkadaşlarıyla başladı. “Kurdun sürüye dalması gibi İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne daldılar” dediği ‘stajyer olduğundan bile şüphe duyduğu’ insanların denetimleriyle gözaltıların/tutuklamaların yapıldığını söyledi.
Yargıya, daha gözaltı ve ifade süreçleri devam ederken basına verdiği röportajlarla herkesi neredeyse suçlu ilan eden İzmir Cumhuriyet Başsavcısına çattı. Bu sürecin çok tehlikeli olduğunu iyi anlattı; adaletin ekmekten, sudan, aştan, işten daha önemli olduğunun altını -çok doğru/çok haklı biçimde- çizdi.
İsim vermedi ama Büyükşehir’e yapılan iki operasyonun da EXPO sürecine rastlaması nedeniyle ‘zamanlama hatalıydı’ diyen hem Bayındırlık, hem de Kültür ve Turizm Bakanları’na tam da olması gerektiği gibi bir cevap verdi; “Zamanlama değil, operasyon kökten yanlış” dedi.
EXPO 2020’ye adaylığımız söz konusu olduğundan bu yana “bilinçli olarak” yarışın gölgesinde tutulan,
“Ev sahibi” olması gerekirken, organizasyonda ‘misafir’ gibi konumlandırılan ama bugüne dek bu konuda çıtını bile çıkarmayan,
Ağzına/aklına gelen tüm isyan cümlelerini adeta yutan Aziz Kocaoğlu, sanki Paris’te ‘başrolü’ bırakmış da ‘operasyon bahanesiyle’ İzmir’e kaçmış gibi, hakkında söylenen sözlere de isyan etti.
İzmir’in kaybettiği ilk EXPO’da sunumu -olması gerektiği gibi- kendisinin yaptığını, kentlerin yarıştığı, liderliğini belediye başkanlarının yaptığı EXPO’da, bu kez liderliğin yarışa katılan tüm ülkelerin tersine “AKP’li bakan”da olduğunu vurgulayan Aziz Kocaoğlu,
Buna rağmen…
‘İzmir’in adaylığına gölge düşmesin’ inceliğiyle yaptığı fedakarlığa rağmen…
Arkasından ‘keşke bırakıp gitmeseydi’ denilmesine de sessiz kalamadı.
“Başkan Paris’ten niye döndü diyorlar. Ben orda olsam da sunum yapmayacaktım. Çünkü programda benim konuşmam yoktu. Ben konuşturulmayacaktım. Kalksın EXPO’nun en başındaki yetkili ‘hayır konuşturulacaktı’ desin. Nam olsun diye kendimi asacağım” dedi.
Yapmak istediği yatırımlarda karşısına çıkarılan engellemelerden örnekler veren, bugüne kadar bu davranışları/engellemeleri İzmir adına sineye çektiğini tüm samimiyetiyle anlatan Aziz Kocaoğlu, artık İzmirlilerin ‘farklı’ bir Aziz Kocaoğlu göreceklerini, artık susmayacağını ve bundan sonra yapılan her türlü kötü/engelleyici muameleyi İzmirlilerle paylaşacağını söyledi.
“Bana çete muamelesi yapabilirsiniz. Gücünüz vardır, mahkum edebilirsiniz ama beni İzmir halkının vicdanında mahkum edemezsiniz” dedi.
*
Yerel seçimlerin ‘savaş boyutu’nda geçeceğini, AKP’nin Büyükşehir’i kazanmak için kenti ablukaya alacağını, yarışın kıran kırana olacağını hepimiz biliyorduk da…
Savaş baltalarının, yarışa 2 yıl 3 ay kala çıkarılacağını tahmin etmiyorduk. Hatta belki de Aziz Kocaoğlu bile…
Ama yapılan operasyonlarla, belediyenin içine yığılmış denetçilerle, en yakın çalışma arkadaşlarının cezaevine girmesiyle, tutuklanma korkusuyla iş yapmaya çekinen personelle eli ayağı adeta kesilen Aziz Başkan’a ‘kavgadan başka’ seçenek bırakmadılar.  
Böyle yaparak, CHP örgütünün yeniden kenetlenmesini sağladılar.
Böyle yaparak, İzmirlileri öfkelendirdiler, yeniden ‘arseniği sek olarak içeriz’ noktasına taşıdılar.
Böyle yaparak… Bir süredir üzerini hizmetle örtmeye gayret ettikleri/çalıştıkları korkuları yeniden hortlatmayı başardılar.
AKP’yi ‘neden olmasın’ diye incelemeye alanları ittiler; ‘kabul etmeye hazırlanan’ bakışları yeniden ‘nefrete’ dönüştürdüler.
Böyle yaparak…
Uyuyan devi uyandırdılar…
 
Karşılarında şimdi ‘hizmetten önce adalet istiyoruz’ diyen bir kalabalık var.

Bakalım ne yapacaklar?