Geçtiğimiz günlerde 15 Ekim 2016 günü İzmir-Ödemiş’te Başbakan Binali Yıldırım 'Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli’ ni açıkladı.
Yapılan açıklamalara göre model;hangi ürün hangi havzada daha verimli üretiliyorsa orada desteklenmesine temeline dayanıyor. Kısaca verimlilik ölçütüne göre destek verilecek. Şimdiye değin ise tarımsal destekler,ürün temeline göre veriliyordu. Amacı ise ülke genelinde tarımsal üretim planlaması yapmak.
Başbakan Binali Yıldırım’ın yapmış olduğu konuşmasını şöyle özetlemek olası:
Tarımda havza temelli modeli,üretimin desteklenmesi üzerine kimi olumlu öneriler getiriyor.Bununla birlikte birkaç konu üzerinde durmak gerekiyor.
Diğer yandan çiftçinin örgütlenmesi başta olmak üzere yeni yaklaşımların da ele alınması gerekiyor.Başlıcaları şunlar;
Türkiye’de, küçük ve orta ölçekli işletmeler, tarımsal işletmelerin hala büyük bir çoğunluğunu oluşturuyorlar. Tarımsal nüfusu istihdam ettikleri için de toplumsal yanı olan işletmelerdir. Bu nedenle tarımsal desteklemeler, bunlara yönelmeli. Tarımsal destekler GSMH’nın enaz yüzde 2’si olmalı. Tarımsal Destekleme Kurumu kurulmalı ve Tarımsal Destekleme Çerçeve Kanunu ivedilikle çıkarılmalı.
Üretici ile tüketici arasında var olan pazarlama kanalı kooperatifleşmeyle kısaltılmalı.Avrupa Birliği ülkelerinde bunun yolu kooperatifleşmeden geçmiş durumda.Tarımsal ürünlerin neredeyse % 100’ünü kooperatifler tüketiciler pazarlıyorlar.Türkiye’de bu oran iyimser bir rakamla % 3-4’ü bulmuyor. Kooperatifleşmeyi desteklemek için; üst örgütlenmesini tamamlamış tarımsal kalkınma kooperatiflerinden kurumlar vergisi, KDV ve ÖTV alınmayarak kooperatifleşme desteklenmeli. Tarım Kredi Kooperatifleri’nin çiftçinin ihtiyaçlarını karşılar duruma gelmeleri amaçlanmalı ve bu amaçla Kooperatifler Bankası kurulmalı.
Üreticiyi korumak amacıyla kooperatifleşme ile birlikte “Sertifikalı Depoculuk ve Depo Makbuzu Sistemi” geliştirilmeli. Şimdiki durumda pazar fiyatı çok az sayıda gıda şirketi ile AVM’lerin denetiminde,daha doğrusu insafındadır.