GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
25 Kasım 2009 Çarşamba

Solak’’ı Genel Merkez’’den çok sayıda yönetici aramış!

Umarım bu son olur. Çünkü Çiğli’’deki seçim skandalı ile kafanızı daha fazla ütülemeye niyetim yok. Siyaseten yazılması gereken her şeyi hem öncesinde hem de sonrasında kaleme aldım. Yerel politika yazarı olarak içim rahat.’¶
 
Yazdıklarımın sonrasında İzmir medyasına hatta ulusal medyaya gündem/manşet olması da ayrı bir kıvanç benim için.  
’‘Silah skandalı’’ olaylı seçimdeki en büyük detaydı bana göre. Ve Başkan seçilen Metin Solak’’ın kararlılığını ortaya koymaya yetiyordu. Yazımın 3-5 gazetede manşete taşınmış olması, usta kalemlerce ele alınması üstlendiğimiz misyonun bir gereğiydi. Haberi gören, habere küsmeyen, habere sahip çıkan medya mensuplarına teşekkür ediyorum.
 
Bugün Çiğli’’yi daha farklı bir bakış açısıyla ele almaya niyetliyim. Madalyonun öteki yüzünden’…
Çiğli’’de son dakika grup kararına aykırı olarak aday çıkıp şaşkın bakışlar altında AKP’’nin oylarıyla ’‘başkan’’ seçilen Metin Solak’’ın CHP’’ye jeneriklik bir gol attığını savunmuştum.
Silah skandalı yazısından sonra Başkan Solak aradı ve makamında bir saate yakın konuştuk.
Kafasına silah dayadığına ilişkin detayı yalanlayan ama bu konuda beni ikna edemeyen Solak, ’“Önümüzdeki maçlara bakacağız’” diyor kısaca.
Ve attığı jeneriklik golün de CHP’’nin değil, partiyi temsil eden iki ismin kalesine girdiğini savunuyor. Çünkü diye devam ediyor Çiğli’’nin taze başkanı’…
’‘En kararlı aday bendim. Bana yönelik özel çalışma yaptılar. Meclis üyelerine biri Çetin Bey’’i diğeri de başka bir adayı dikta etti. Ben üzerime oynanan oyunları grup kararından sonra anladım. Ve aday olmaya o andan sonra karar verdim’”  
Peki kim olabilir bu iki isim.
Biri İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu. Diğeri de CHP Genel Merkezi’’nin, Genel Başkan Baykal’’ın görevlendirdiği MYK Üyesi Mehmet Ali Susam tabi ki.  
Başkan Aziz Kocaoğlu’’nu usta bir manevra ile sürüden ayırıyor Tokatlı Metin Solak.
Çünkü partiden atılsa bile Kocaoğlu’’na mahkum olduğunu çok ama çok iyi biliyor.
İlk günden itibaren, ’“Başkan Kocaoğlu tarafsız kaldı ama İl Başkanı ve MYK Üyesi için aynı şeyi söyleyemem’” diyerek Başkan’’ı yanına çekmeye dahası karşısına almamaya özen gösteriyor.
Seçim saati geldiğinde alınan grup kararına uymayarak partinin planını bozan, İl Başkanı ve MYK üyesini ters köşeye yatıran (Kendisine göre) Solak’’a yazılmak üzere tek bir soru sordum.
Genel Merkez’’den arayıp tebrik edenler oldu mu?
Yanıt çoğunuzun beklediği doğrultuda ’‘evet’’ ti’…
Hem de çok sayıda parti yöneticisinin aradığını vurguladı Başkan Solak. Arayanların tebrik edip destek vaadinde bulunduğunu da sözlerine ekledi. Kim bunlar sorusunu sormadım. Çünkü tahmin edebiliyordum.
Ama Solak devam etti.
Sayın Genel Başkanımın en yakınındaki isimler de aradı. Tebrik ettiler.
Ve sözlerine devam etti Av. Solak.
’‘Meclis üyelerinin birkaçı hariç herkes geldi, tebrik etti. Onlarla hiçbir sorunum yok. Olmayacak da’’.
Bugün basında çıkan ve Çiğli’’deki bir dedikoduyu ortadan kaldırmaya dönük ’“AKP’’ye asla geçmem. Benim ölüm bile AKP’’ye geçmez’” sözlerini tekrarladı. Buna dayanak olarak da sol siyasette geçen 30 yılını, Alevi Hareketi’’nde geçen yıllarını gösterdi.
Tokat’’ın Alevi halkı yoğun Zile’’sinden olduğunu da sözlerine eklemeyi ihmal etmedi.
 
Tabi ki CHP Genel Merkezi’’nden gelen tebrik telefonları son derece önemli. Genel Sekreter Sav aramış mıdır mesela? Ya da Alevilerin temsilciliğine soyunan Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş?
Ya Baykal’’ın çok yakınındaki isimler kim olabilir?
Eski Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen olabilir mi bu isim mesela’…
Ve daha önemli soru’… Bu isimler partiye tarihi bir gol atan ve ihracın eşiğinde olan Solak’’ı neden arar?
Öncelikle parti içi dengeler açısından olaya bakmak lazım. Yani Solak’’ın attığı golün İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu ile MYK Üyesi Susam’’ın kalesine gittiğini düşünen ya da Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’’nun kalesine de girdiğini zannedip siyaseten bu isimlere karşı duranlar’…. Bu isimlere şu veya bu şekilde muhalif olup, onları bu sürecin günah keçisi ilan etmeyi düşünenler.
CHP’’de bir ekibin ’‘ak’’ dediğine öteki ekibin ’‘kara’’ dediği bilinen bir durumdur aslında.
Ve düşmanımın düşmanı dostumdur ifadesi Türk halkının genetiğinde vardır.
Ve Ankara’’dan gelen tebrik telefonlarının sahipleri bugün ihraç edilip üç gün sonra baş tacı edilmekle kalmayıp aday ve başkan yapılan çok sayıda siyasetçi tanıyorlar her şeyden önce.
İzmir’’de bile iki örneği var bunun.
Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin ve Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven’… Her ikisi de genel başkan muhalifi oldukları gerekçesiyle farklı tarihlerde partiden ihraç edilmiş siyasetçiler.
Ama dün ihraç edilmeleri onların bugün ’‘CHP’’li belediye başkanı’’ sıfatı taşımasına engel değil’… Hatta engel olmadığı gibi başkan olmalarının önemli bir nedeni kimine göre.
Çünkü Baykal muhaliflere diz çöktürmeyi, el öptürmeyi seven bir lider. İzmir’’den onlarca örnek gösterebilirim bunu ispatlayan.
Çiğli’’deki durumun da geçici olduğunu görüp partideki bu anlamdaki tutarsızlığı bilen tecrübeli parti yöneticileri Metin Solak’’ı şimdiden ele geçirmenin peşinde bana göre.  
Özetle bu tablo da parti içi siyaset açısından son derece normal’…
 
İhraç edilme ihtimaline karşı boynunun kıldan ince olduğunu vurgulayan Metin Solak diyor ki, ’“Parti yönetimi ihraç kararıyla ancak ve ancak partinin üyelik kartını elimden alabilir. CHP sevgisini kalbimden kimse sökemez’”
Bu ne sevgi ah! Dedirtecek türden bir açıklama daha’…
Başından beri söylüyorum. Metin Solak çok zeki, usta bir siyaset adamı’…
Süreci öyle ince planlamış ki’… Şeref Bektaş’’ı aday yapan da o sandığa gömen de’…
Umarım zekasını bundan sonra Çiğli’’nin geleceği için kullanır ve altı yıldır varlığı ile yokluğu arasında fark bulunmayan Çiğli’’deki başkan boşluğunu doldurur.
Sonuçta olaylı seçimin sonucunu yorumlamak da gereğini yapıp yapmamak da CHP’’nin sorunu’…
Biz artık Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre başkan seçilmiş Metin Solak’’ın bundan sonraki icraatlarıyla ilgileneceğiz.
İyi yaparsa övecek, kötü yaparsa yereceğiz. Tabi ki gazetecilik sınırları dahilinde’…