GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
12 Eylül 2023 Salı

Sen başlat bitiren bulunur!

Geçtiğimiz yıl, bu günler…

Türkiye’nin incisi İzmir…

Bu güzel ülkenin belki de “en anlamlı” şehir bayramını kutluyordu…

Yüz binler aktı Birinci Kordon’a…

Tarkan sesiyle inletiyordu İzmir’in göbeğini…

Gündoğdu’nun…

Ne limana doğru ne de Konak’a doğru…

Ucu, bucağı görünmüyordu…

Öyle bir geceydi ki…

Heyecandan, mutluluktan “kalbinizin gümbürtüsü”nü hissediyordunuz…

Gecenin konuşması…

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’den geldi…

Sahne hakimiyeti etkileyici…

Seslendirdiği metin…

Kalplerde sörf yaptıracak kadar çarpıcıydı…

Ve…

Yüz binlerin yarattığı “derin” sessizlikte…

Dedi ki, o gece:

“100 yıl önceydi… Bu toprakları yönetenler gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içindeydi… Gençleri, kadınları ve geleceği hiç düşünmediler... Sadece saraylarındaki saltanatı korumak için bütün milleti ateşe attılar…”

Ertesi gün…

AK Parti ve MHP’den…

“Ecdadımızın ruhuna hakaret ediliyor!” veryansını geldi…

Oysa…

Herkes bilir ki…

Atatürk’ün bizzat kaleme aldığı “Nutuk”un sonunda…

Gençlere seslendiği bir bölüm vardır…

O bölümde…

Kimilerinin “tahammül” edemediği…

Tunç Soyer’in konuşmasında üstüne bastığı cümle aynen şöyledir:

“Memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler…”

Atatürk’ün imzasını taşıyan “Nutuk”ta yer alan bu cümle…

100 yıldır…

Türk gençliğinin ezberindedir…

***

Sonra…

Herkes anladı ki…

Bu “haybeye çıkış”

Sadece…

Eşi görülmemiş bir “9 Eylül Bayramı” coşkusunun…

Kimi kalplerde yarattığı “nefret dağları”nı…

Nasıl yerle bir ettiğinin kanıtıdır…

***

Gelelim bu günlere…

Yine görkemli bir “9 Eylül” yaşadık…

Türkiye’nin en büyük “kent bayramı”nın 101’inci yılında…

Bi’kez daha…

Etkilendik…

Duygulandık…

Bu kentin “Büyük Başkanı” Tunç Soyer…

O akşam hem İzmir’e hem de Türkiye’ye…

Bir kez daha seslendi…

Bu kez…

Öylesine “ilginç” ve “unutulmaz” bir cümleyi…

O konuşmanın içine yerleştirdi ki…

Bırakın yaşamayı…

Bir kez daha gençlere adeta…

“9 Eylül İzmir Bayramı’nın kıymetini bilelim…” der gibiydi…

İşte…

O sihirli cümle:

“Dokuz Eylül, (Sen başlat, bitiren bulunur) diyebilen özgür ruhların tarih önünde haklı çıktığı gündür…”

İyi de…

Nedir bu, “Sen başlat, bitiren bulunur?”

Nereden çıktı?

Bir şiirden çıktı!

Kaldı ki…

Büyük ihtimalle o şiir, Başkan Soyer’in ezberinde…

Ancak…

İzmir’in Başkanı, sadece bir cümleyi kullanmış…

O şiiri…

Herkes bilmez ama öyküsü şahanedir…

Önce o şiir…

***

“SEN BAŞLAT, BİTİREN BULUNUR…”

İzmir on beş mayıs bin dokuz yüz on
dokuz

İskele önünde durdum,

Ben Hasan Tahsin, namı diğer Nevres,
Yanımdaki zata vakti sordum,

Saat dokuz

Düşünüyordum.

Ne laflar edilmiş hukuku beşer üstüne,
ne laflar etmişim.

Ne laflar etmişim de son sözümü
bu güne bırakmışım.

Hak, özgürlük, kardeşlik,

Bir güce dayanmayan tüm savların
içine tükürmüşüm,

Bir ses var kulaklarımda, tok bir ses
Sen başla, bitiren bulunur.

Ben Hasan Tahsin, namı diğer Nevres,
Hukuku Beşer gazetesi başyazarı.
Benim bugün, burada bu halka
bir özel sözüm var.

Kalabalık, kalabalık, kalabalık...
Bayraklar mavili aklı,

palikarya şamataları, alkışlar, ıslıklar...
dudakları öpücüklü Rum kızları...

Düşünüyordum: Paris’te, Londra’da,
New York’ta

en büyük başkentlerinde dünyanın,
yayıyor şu anda gazeteler
tarihin en iğrenç yalanını,

“Yunanlılar bir kurtarıcı gibi
alkışlar içinde çıktılar İzmir’e.”

İzmir; hey benim gözü yaşlı anam.

Ve o ses: o kulaklarımdaki
“Sen başla, bitiren bulunur.”

Sonra bir patlama, sonra o kırık ses.
“Sen başla, bitiren bulunur.”

***

Biz de bitiriyoruz…

Bu ölümsüz şiiri yaratan Orhan Asena’nın öyküsü ile…

Cumhuriyet’in ilan edildiği yıl Diyarbakır’da doğdu…

İstanbul Tıp Fakültesi’ni bitirdi…

Anadolu’nun her köşesinde görev yaptı…

Çocuk hastalıkları uzmanıydı ama…

Yazmadan duramıyordu ki…

Şiirleri ve öyküleri elden ele dolaşıyordu taaa o zamanlarda…

1950’den itibaren…

Türkiye’nin en bereketli tiyatro yazarlarından biriydi…

Kalemi…

Türkiye’yi “aydınlatan” bir fener gibiydi…

Tiyatro sahnesindeki “Atçalı Kel Mehmet” O’nun eseridir; mesela…

Devlet sanatçısıdır…

Tanrılar ve İnsanlar… Tohum ve Toprak… Hürrem Sultan… Fadik Kız… Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe… Ölü Kentin Nabzı… Yıldız Yargılaması…

Hep…

Orhan Asena imzasıyla alkışlandı…

Bu yazının “ana kahramanı” olan…

Biraz önce okuduğunuz…

“Sen başla, bitiren olur…” şiiri ise…

Kısa bir “yaşanmış masal” tadında bir Orhan Asena eseridir…

O manzum eser…

Yıllar, yıllar önce…

İzmir’de ilk kurşunu sıkan Hasan Tahsin anısına yazdı…

22 yıl önce aramızdan ayrıldı; şimdi eserleri ile yaşıyor…

Nokta…

Hamiş: Tunç Soyer, 2022’nin 9 Eylül Bayramı’nda, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ndan “bir cümlecik” alıp koymuştu konuşmasının içine… Bir kaç gün önce de “Kurtuluş’un 101’inci Yılı” onuruna Orhan Asena’nın, İzmir’in İşgali’nden bir damla kanlı gözyaşının hikayesini anlattığı “Sen başla, bitiren bulunur” özlü sözünü yerleştirmişti bu kez konuşmasının içine… Ya, bundan sonrası?

Sonsöz: “Bütün cihan işitsin ki efendiler, artık İzmir hiçbir kirli ayağın üstüne basamayacağı kutsal bir topraktır… / Gazi Mustafa Kemal Atatürk…”