19 Mayıs sabahı…
Yani, bayram günü…
İzmir Karabağlar’da…
Akıllara ziyan bir olay yaşandı…
Törenler, her zaman olduğu gibi…
Övgü Terzibaşı Anadolu Lisesi bahçesinde yapılacaktı…
Daha önce Kaymakamlık’ta yapılan toplantılarda…
Süsleme, çocukların gelişi-gidişi, sahne, ses tesisatı, çevre düzenleme…
Ve dahi mıntıka temizliği gibi…
Ne kadar külfetli iş varsa…
Hepsi ama hepsi…
Karabağlar Belediyesi’ne verildi…
Başkan Selvitopu’nun gıkı bile çıkmadı…
Bu bayram çok özel bir bayramdı…
Okulun bahçe duvarlarına…
Buraya dikkat lütfen!
Türk Bayrağı, Atatürk Posteri ve Karabağlar Belediyesi’nin ambleminden oluşan…
Üçlü şerit bayraklar asıldı…
Üstelik belediye başına gelecekleri hissetmiş(!) gibi…
O üçlü şerit bayrakları…
Vatandaşların oturacağı tribünün arkasına astırdı…
Hani, eline dürbün alsan göremezsin!
Az sonra tören başlayacaktı…
Kaymakam geldi…
Bi’baktı bayrakların olduğu yere…
Emri patlattı:
“Kaldırın bunları hemen oradan…”
Haydaaaa…
Demeye kalmadan…
Türk Bayrakları, Atatürk posterleri… Ve tabii ki, Karabağlar Belediyesi’nin logosunu taşıyan bayraklar…
İşinin ehli(!) okul personeli tarafından…
Yerlerde sürüklenerek toplandı…
***
Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu…
Bi’solukta Kaymakam’ın yanına koştu:
“N’apıyorsunuz sayın kaymakam?”
El cevap:
“Karabağlar Belediyesi bayrağının ne işi var burada?”
Başkan Selvitopu nezaketi elden bırakmadan:
“Biz bunu her bayram yapıyoruz… Belediyenin sadece logosu var o bayraklarda… Siyasi bir söylem de yok… Üstelik, belediye bir kamu kurumudur… Bakın gölgelik şemsiyelerin kenarında bile Karabağlar Belediyesi yazıyor…”
Kaymakam, dediğim dedik havada:
“N’ayır, n’olamaz…”
Karabağlar’ın Reisi, bi’an kendisini çok kötü hissetti yine de sinirlerine hakim olmaya çalışarak, Kaymakam’a son sözünü söyledi:
“Türk Bayrağını, Atatürk’ü ve belediyemi yok saymaya devam ederseniz, müsadenizle ben gidiyorum…”
Kaymakam’dan cevap iki kelime:
“Siz bilirsiniz…”
Bu sözün üzerine…
Türkiye’nin üçüncü büyük kentinin, en büyük belediyesinin başkanı…
Döndü, makamına geldi…
Zangır zangır titriyordu sinirden…
***
Belki inanmayacaksınız ama…
Daha bir ay olmadı…
23 Nisan Bayramı’nda…
Yine aynı okulda tören yapıldı…
Yine aynı okulda süsleme görevi belediyenindi…
Yine aynı bayraklar asıldı…
Yine aynı kaymakam törene katıldı…
Aynı üçlü bayrakları gördü…
Hiç sesini çıkarmadı…
Yanında yine Başkan Muhittin Selvitopu vardı…
Tören “sancısız” bitti, herkes evine gitti…
Peki, aynı kaymakam 19 Mayıs Bayramı’nda…
Neden böyle bir tepki gösterdi?
İşte o soru cevapsız…
***
Belki…
Şu soruyu İzmirliler’in kendisine sorması gerek…
130 yaşındaki Atatürk Lisesi’nin Müdürü…
“10’uncu Yıl Marşı”nı söyletmiyor…
Gençlerin sesi duyulmasın diye…
Pop müziğin sesini sonuna kadar açtırıyor…
Karabağlar Kaymakamı…
Belediye’nin logosuna tahammül edemiyor…
Bana inanmayan gelsin baksın…
İzmir’in kalbi Konak’taki meşhur Talatpaşa Bulvarı’nda…
Üstünde Türk Bayrağı, Atatürk Fotoğrafı ve Konak Belediyesi’nin ambleminden oluşan üçlü şerit bayraklar…
Ortadaki palmiyelerin arasında…
Aylardır… Yedi-yirmidört
Nazlı nazlı dalgalanıyor…
Baktıkça pencereden gurur veriyor…
Kalbimiz ferahlıyor…
İçimizden ılık bi’şeyler akıyor…
İzmirli bunu yaşamasın mı?
Devlet’in büyüklüğünü…
Atası’nın ululuğunu…
Belediyesi’nin daima çalıştığını…
Hissetmesin mi?
***
Şimdi diyeceksiniz ki…
O Karabağlar Kaymakamı’nın adını neden yazmadın?
Sebebi basit…
Neden yazayım?
Şöhretine şöhret katmak için mi?
Bu kadim kentte “Devlet Baba”yı temsil eden…
En büyük kamu koltuğunun sahibi…
Duyarlı yöneticiliği ile ün yapan…
İzmir Valisi Sayın Erol Ayyıldız…
Karabağlar Kaymakamı’nı tanımıyor mu?
***
En çok neye yanıyorum Sayın Valim, biliyor musunuz?
“Kaldırın…” komutundan sonra…
Türk Bayrakları ile Atatürk posterlerinin…
Yerlerde sürünmesine!
Nokta…
Sonsöz: Bilmeyenler için özel not: “Kaymakam hükümeti, Vali ise hem Devlet’i hem de hükümeti temsil eder… Vali, Devlet adına her türlü işi yapabilir… Kaymakam ise kanunlar dahilinde işlem yapabilir…” Bilmem, anlatabildim mi?