GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
20 Mayıs 2022 Cuma

Sayenizde eli kulağında!

?Aşık Veysel’in türküsünde olduğu gibi…

“Uzun İnce Bir Yoldayım” dedirtecek bir hikayedir bu…

Ana yüreğinin neler yapabileceğinin…

Yaşanmış, yaşanmaya devam eden…

Zaferle taçlanmış halidir…

Üstelik hayatın içindendir…

Ve dahi…

Sevinç gözyaşlarıyla gönüllere şerbet gibi akan…

Mucizeler silsilesidir…

***

Tadında bir hatırlatma yapalım…

İnsanın içine “sımsıcak duygular” yayan…

Dünya tatlısı…

İzmirli talihsiz yavru “Issız Alperen”in…

Sevinç çığlıkları atmaya başlaması…

Bir bayram kadar önemlidir…

***

Üç ay önce bu köşede…

Güzel kalpli vefakar İzmir’in…

Alperen’e nasıl “kulak” olduğunu anlatmıştık…

O öykü bugün…

Gönüllere sığmayan bir “İyilik Romanı” oldu…

Özetleyelim…

***

İzmir Bornovalı Funda ve Köksal Çelik çifti…

Dört yıl süren bir tedaviden sonra…

Bir bebekleri olacağını öğrendiklerinde…

Sevinçten havalara uçtular…

Öylesine sabırla ve dualarla beklemişlerdi ki o bebişi…

Adını bile…

Taaa, doğmadan üç yıl önce koymuşlardı…

Kadere bakın ki…

Bebecik Alperen…

Dünyaya gözlerini açtığında…

Ailesine yaşattığı sevinç…

Bi’anda kabusa dönüşmüştü…

Prematüre olarak dünyaya gelen Alperen’in…

Anneciğinin kucağına emanet edildiğinde…

Ne yazık ki…

İki kulağı da yoktu…

O dünyalar güzel insan yavrusu…

Kulaksız dünyaya gelmişti…

Hastalığın adı, “microtia” idi…

Dünyada yaklaşık 10 bin bebekte bir görülüyordu…

***

Alperen’cik de böyle yaşayamazdı…

Çelik çifti…

Sabırla araştırdılar “kurtuluş” adresini…

Sonunda…

Amerika Birleşik Devletleri’nde uzman bir klinik buldular…

O şifa merkezi…

Alper’in yazgısını değiştirmeye hazırdı ama…

İki kulağın maliyeti 200 bin dolardı…

(Bizim paramızla yaklaşık, git/gel dahil 3.5 milyon TL.’yi katlıyordu…)

İyi de…

Alperen’in ailesi nasıl bulurdu onca parayı?

Tek çare vardı:

Hayırsever İzmirlilerin kalplerine seslenmek…

“Bize yardım eder misiniz?” demek için…

İzmir’in Valisi Yavuz Selim Köşger’e gittiler…

Ne de olsa…

Çaresizlere “baba” olmak için…

Devlet Baba, kalplerde yaşasa da hep yanı başlarındaydı…

O kahırlı ana-baba…

İzmir Valisi’nin yanından ayrıldıklarında…

Nereden bilebilirlerdi ki…

Alperen için yeni bir hayatın başlayacağını?

Amerika’daki tıp merkezi…

“Parayı hızla bize iletebilirseniz; 8 Şubat’ta da ameliyatı yapabiliriz...”

Mesajını ilettiğinde…

Bir sevinç dalgası oluştu ama yine de…

Sözü edilen para toplanamamıştı…

İzmir Valisi Köşger…

Bir kez daha devreye girdi…

Bu kez…

İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası, Ege İhracatçı Birlikleri ve İzmir Ticaret Borsası paranın eksiğini kapattılar…

Bir ay önce…

(Büyük sevincin tarihi, 1 Şubat…)

Alperen, annesiyle Amerika’ya uçtu…

Şu sevindiren rastlantıya bakar mısınız?

“Issız Alperen”

8 Şubat’ta dünyaya gelmişti…

Dört yıl sonra yine bir “8 Şubat”ta ameliyata girdi…

Altı saat sürdü operasyon…

Birkaç gün sonra…

Alperen, dünyaya geldikten tam dört yıl sonra…

Annesinin gerçek sesini duyuyordu…

O anların tarifsiz heyecanını sordum Anne Funda Çelik’e…

Sesi titriyordu anlatırken:

“Ameliyattan 15 gün sonra kulaktaki kalıp çıkarıldı… Amerika’daki doktorumuz, “Oğluna seslenebilirsin!) dediğinde o kadar heyecanlanmıştım ki, kalbim yerinden çıkacak gibiydi… Sadece (Alperen…) diyebildim… Arkası bana dönüktü… Sesimi duydu, koşarak boynuma sarıldı ve beni öpmeye başladı… Dört yıl (Anne…) demesini beklemiştim… Sevinçten kalbim duracak sandım… Bu anı dört yıldır bekliyordum… Şimdi artık dili döndüğünce cümleler kurmaya çalışıyor… Çünkü hiç duyamadığı için tek kelime konuşamıyordu...”

***

Gelgelelim…

Amerika’daki doktorlar…

İkinci kulağa kesinlikle ihtiyaç olduğunu söylüyorlardı…

Eğer bu gerçekleşmezse…

Alperen’cik…

An itibarıyla az da olsa duyduğu sesleri…

Kaybetme ihtimali vardı…

Tekin Ailesi, çaresiz…

Bir kez daha İzmir Valiliği ile kampanya başlattı…

Tek kulak maliyeti 103 bin 500 Dolar’dı…

Kabus dolu günler başlamıştı ama…

İyi ki…

Şu İzmir’in pırlanta kalpli insanları vardı…

Bi’kez daha son durumu sordum Funda Anne’ye…

Kendini tutmasa…

Ağlayacak sevinçten…

“Son 40 bin dolar kaldı…” dedi…

Ve ekledi:

“O paranın en geç 18 Temmuz’da transfer edilmesi gerekiyor… İkinci kulağın ameliyatı da 8 Eylül’de gerçekleşecek… Başaramazsak eğer…”

Tam bu sırada sustu Funda Anne…

Bi’anlık sessizliğin ardından ekledi:

“Eylül’e kadar o 40 bin Dolar’ı bulamazsak, Alperen sessiz dünyasına geri dönecek!”

***

Alperen’cik…

Tek kulağıyla bile…

O’nu duyanlara öyle büyük mutluluk veriyor ki…

Kelimelerle tarif edilmez…

Hele…

Küçük küçük kahkahalar atarken görmelisiniz…

Kendi sesini pek sevmiş; belli…

***

Bitiriyoruz…

Şuna gönülden inanmakta yarar var…

Tanrı…

Eksik varsa tamamlıyor; yol açıyor…

Açmakla kalmıyor…

Yolu asfalt olmasını sağlıyor…

En anlamlı, en yüce dilek şu:

“Allah kimseyi evladıyla sınamasın…”

Gönlümüzden geçenlere gelince…

İnanıyoruz ki…

Doğduğu günden şu zaman dilimine kadar…

“Issız Alperen” olarak yaşayan…

O dünya tatlısı yavru…

Okula gitmeye başladığında…

Kim bilir…

Kendi sesini yüreğinde hissedeceği…

Hayat dolu…

Ne güzel şarkılar söyleyecek…

Nokta…

Hamiş: Anne Funda Çelik’in yakarışları, kalbi demirden olanları bile etkileyecek tonda… Bir kez daha hatırlatıyor, Instagram resmi  kampanya adresini: @alperenesesver… Ve diyor ki: “Herkesten destek bekliyorum bir tane evladım var; başka şansım yok… O’nun engeli maddiyata bağlı… N’olur, engeline engel olmayalım…”

Sonsöz: “Sanma ki, dert sadece sende var… Sendeki derdi nimet sayanlar da var! / Hz. Mevlana…”