GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
20 Temmuz 2012 Cuma

Şapkadaki tavşan!

CHP’nin adı ‘Değişim’ olan kurultayından sonra şu soruyu sormak sanıyorum herkesin hakkı.
Özellikle de PM ve YDK kadrolarını gördükten sonra hem de…

Ne değişti?
Genel Başkan değişmediğine göre örgütün aradığı ‘süperman’i partiyi yöneten üst kadrolarda aramak gerekiyor.
PM listelerinin son halini inceledim.
Ve ne yazık ki bir Süperman göremedim.
Parlak simalar var.
Ama bu simalar CHP’yi iktidara götürecek argümanları taşıyacak güçte değil.
Yeni simalardan en parlağı Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu
Kimilerine göre geleceğin genel başkanı…
Ama kimilerine göreyse tıpkı Süheyl Batum, Binnaz Toprak gibi bir süre parlayıp sonra sönecek. Çünkü genç profesör Feyzioğlu’nun örgüt deneyimi henüz böylesine önemli bir görevi kaldırmak için yeterli değil.
Ya da henüz lider olmak için bir hikayesi yok.
Ama kadronun en parlak isimlerinden biri olduğu şu an için su götürmez bir gerçek.

Kılıçdaroğlu’nun ‘Yepyeni CHP’ tezini ortaya çıktığı son kurultayda parti üst kadrosuna alınan Adnan Keskin’in durumu ise farklı… Belki de örgütün önemli bölümü tarafından heyecanla karşılanan tek haber Keskin’in 2. Adam koltuğuna oturtulacağı iddiasıydı.

Çünkü 2 yıllık Kılıçdaroğlu döneminde yaşanan en büyük sorun üst kadronun tabanı yani örgütü tanımıyor oluşuydu. Tabandan/örgütten kopuk bir tavanla idare edilen CHP, iki yıllık süreci bu nedenle adeta ‘fetret devri’ psikolojisiyle tamamladı.
Adnan Keskin’in 2. Adamlığa getirileceği iddiasının yarattığı heyecan dalgasının altında da bu gerçek vardı. Tabi ki Keskin’in bir diğer önemli özelliği ise geldiği makama bileğinin ve de örgütün gücüyle gelmesiydi.
Yıllarca Baykal tarafından kenarda tutulan Keskin, yapılan ön seçimde Denizli’de uzak ara birinci çıkarak milletvekili koltuğunu genel başkanın takdiriyle değil örgütün desteğiyle kazanmıştı.
Öte yandan eski bir genel sekreter olan Keskin’le Yeni CHP sürecinde ötekileştirilen belki de önümüzdeki süreçte tamamen tasfiye edilme korkusu yaşayan kitlenin eskiden bu yana kurduğu bağ yaşanan heyecan dalgasının bir başka nedeniydi.

Kılıçdaroğlu’nun genel merkezde görev verdiği isimlerin bazıları başka partilerden getirilmiş bazıları üniversitelerden toplanmış bazılarıyla uzun süredir kenarda köşede kalmış, siyasetten ve de örgütten kopmuş simalardan oluştuğu için aktif örgüt birebir bağ kuracağı bir isim bulmakta zorlanmıştı.
Bugün Keskin’in eski CHP’deki ‘genel sekreterliğe’ eşit sayılan örgütten sorumlu genel başkan yardımcılığına getirilme ihtimali ‘değişim’ kurultayının en heyecan verici hamlesi durumunda.
Keskin’in 2. Adamlığa getirilmesi CHP’yi iktidara taşımak için olmasa da pek çok CHP’linin iktidarını kurtarmak için önemli bir adım…
Tabi ki de Kılıçdaroğlu ve ekibinin bir türlü sağlayamadığı ‘parti içi barış ve kaynaşma’ ortamı için de doğru bir hamle…
Ercan Karakaş, Fikri Sağlar, Murat Karayalçın hatta liste delen İlhan Cihaner gibi ünlü simaların partiye katacağı yeni şeyler mutlaka olacaktır. Ama kimse kusura bakmasın… Çünkü bu kurultayda Kılıçdaroğlu şapkadan tavşan çıkaramamıştır.
CHP’lilerin her geçen gün biraz daha artan iktidar beklentisini karşılayacak…
Ve kitleleri sürükleyecek yeni şeyler söyleyecek kadroyu ben göremedim.
Gören varsa anlatsın…
CHP’nin ve de Kılıçdaroğlu’nun önünde 3 kritik eşik var.
Yerel seçim, cumhurbaşkanlığı ve de genel seçim…
Kılıçdaroğlu ve arkadaşları ilk kritik eşiği yani yerel seçimi sağlıklı bir şekilde atlatıp yüzde 26 olan oy oranını yüzde 30’un üzerine çıkarabilirse kalan iki kritik eşik için umut vaat edebilir.
Yok, çıkaramaz, yani yerel seçimde arzulanan başarı çizgisinin altında kalınırsa CHP’yi yeniden bir değişim süreci bekleyecektir.
Ve bu süreçte Kılıçdaroğlu ve kadrosu olmayacaktır.
Umarım Kemal Kılıçdaroğlu, kendisi ve de arkadaşları için ‘kum saatinin’ çalışmaya başladığının farkındadır.
Çünkü kum saati 18 Temmuz akşamı için resmen geri sayıma başlamıştır.
Kum saatinin son taneleri Mart 2014’te dökülecek alınan başarıya göre saat yeniden çalışması için ya ters çevrilecek ya da değiştirilecektir.
İşte kaçınılmaz olan budur…
İzmir’den üst yönetime seçilenlere gelince…
Sayısal olarak İzmir’in temsilinin fazla olmasına karşın temsilcilerin İzmir örgütüyle kurduğu bağ düşünüldüğünde tam bir hayal kırıklığı tablosu ortaya çıkmaktadır.
Kusura bakmasın Baykal döneminden bu yana aralıksız PM’de hatta MYK’da görev alan Oğuz Oyan’ın CHP İzmir örgütüne ne verdiğini merak ediyorum.
Aynı şekilde ikinci kez PM’de görev alan Hülya Güven’in de CHP’nin iktidar yolculuğunda ne kadar ağırlığı olduğunu bilmek istiyorum. Burada asla tartışmaya açılmaması gereken iki isim varsa Alaattin Yüksel ve Mustafa Moroğlu’dur. Aynı ekipsel dengenin ürünü olsalar da İzmir’de örgüt bağı olan, emeği olan simalar bunlar…
YDK’ya seçilen Sumru Karaer’i tanımıyorum. Selahattin Balta’nın hangi örgütsel emek dengesiyle tercih edildiğini merak edenlerin sayısı epey fazla…
Sonuçta İzmir’den aday gösterilen ve sonrasında kentle bağ kurmaya çalışan Birgül Ayman Güler ve Saniye Nazik Işık’ın kent/ülke siyasetine katacakları ‘artı değer’ de merak konusu. İki yıldır kattıklarını hesaba katarak tabi ki…
PM’ye seçilerek dikkatleri üzerine çeken Kadın Gazetesi sahibi Berrin Dilekçi hakkında ‘şimdilik’ yorum yapmak istemiyorum. Yaptıklarını görmek için zamana ihtiyaç var.
Aynı şekilde ‘merkez sağı’ CHP’ye taşıma misyonuyla öne çıkan Aytun Çıray’a da zaman tanımak gerekiyor. Alaattin Yüksel’in siyaset arkadaşı Ülkü Caner’in bir zamanlar kendisini ihraç eden YDK’ya seçilmesinin ya da seçtirilmesinin ‘siyasi rövanş’la ilgisi olduğunu söylemiştim. PM’ye seçilen ya da seçtirilen Hüseyin Saygılı’nın da İl Başkanı Ali Engin cephesinde ‘siyasi vefa’ ile ilgisi olduğunu hatırlatmıştım.
 CHP üst yönetiminin yüzde 10’undan fazlasını oluşturan İzmirliler açısından en büyük sorun örgütsel denge… Büyük bölümü tek bir yapının ‘adamı’ gibi duran bu simalar yaklaşan yerel seçimlerde ciddi bir dengesizlik sorunu yaratabilir. Malum yapının adamı gibi durmayan simaların da örgütsel bağ sorunları olacağından dengeyi sağlamak en azından PM üyeleri üzerinden dengeyi sağlamak zor!