GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
17 Aralık 2010 Cuma

Önce Hocamız teşrif etti, şimdi sıra, eski ortağı Çiller’’de (mi)

Bit pazarına değil ama siyasi hayatımıza nurlar yağıyor bugünlerde.
Ayağını dahi sürüyemeyen Erbakan Hocamızın tekerlekli iskemlesiyle Saadet’’in başına geçmesinden sonra, onu bir zamanlar hükümet ortağı yapan Tansu Çiller de herhalde ’‘benim neyim eksik, üstelik ben yürüyor hatta koşabiliyorum da’” demiş olmalı ki; malumunuz bu aralar onun da Demokrat Parti’’nin başına geçeceği konuşuluyor.
Yakışır elbet.
Partisini baraj altında bırakıp kıyısına çekilmiş, vakti erince hoooop CHP’’nin başına geçmemiş miydi Sayın Baykal? Ve de partisini başarıdan başarıya(!) koşturmamış mıydı?
Çiller’’in de vakti zamanı geldi demek. Vaktiyle DYP’’yi baraj altı yapmasının üzerinden 8 yıl geçtiğine ve o barajların altından çooook sular aktığına göre’… O da artık ’‘Y’’si düşmüş DP’’nin başına çöreklenebilir, ’‘beyaz atı’’ seçimlerde şahlandırıp iktidar ortağı bile yapabilir. Hatta başına geçirse mutlaka yapar!
*
Güniz Sokak’’ta Demirel ve Mesut Yılmaz’’la 15-16 Ocak’’ta yapılacak DP Kongresi için istişarelerde bulunduktan sonra gazetecilerin ’‘Çiller dönüyor mu’’ sorusu üzerine ’‘neden olmasın’’ diyerek ’‘eski leydi’’ye yeşil ışık yakan Cindoruk’’un beyanlarından sonra, bugün de Çiller’’in ’‘Geri Dönüş Şartları’’nın tamam olduğunu öğreniyoruz ajanslardan.
Neymiş Tansu Çiller'in yeniden Genel Başkan Adayı olmak için öne sürdüğü 3 şart?
Olağan Kongrenin seçimlerden 6 ay önce yapılması, Demirel, Yılmaz ve Cindoruk olmak üzere parti büyüklerinin onayı ve de teşkilatların ’‘ne olur başımıza sen geç’’ diye ter ter tepinmesi!
Bugüne kadar bu üç şart yerine gelmediği için genel başkan adaylığına sıcak bakmadığını öğrendiğimiz eski leydimiz, anlaşılan o ki, 8 yıldır boş durmayıp eskiyen topuklarının onarımını gerçekleştirmiş. Ki, başımıza geçtiği zaman, ’‘Demir Leydi’’nin topuk sesleri’’ manşetlerini bir kez daha hatırlayalım!
Çiller’’i çağırdığı ileri sürülen teşkilatlar, Çiller’’in icraatlarını unutmuş olabilir mi bilmem ama’… Türkiye’’nin ilk kadın başbakanı olduğu zaman, her kadın gibi benim de yürüyüşümü değiştiren, erkek milletine karşı hafiften tepeden bakmamı sağlayan Çiller’’in, iktidar yürüyüşleri sonrası ibiğimizin nasıl da düştüğünü, erkek milletinden ’“erkeklerden beter çıktınız be!’” tonlu alaylarını unutmuş değilim.
Unutmadığım bir diğer şey de, uzun süredir Egedesonsöz’’deki fırtına gibi yazılarıyla okurları tiryakisi yapan, aktif siyasete yıllarını vermiş, Çiller’’in kabinesinde ’‘Sağlık Bakanlığı’’ yapmış, sevgili Rifat Serdaroğlu’’nun, onunla yaptığım öportajda anlattıklarıdır ki’…
Çiller dönüyor yazılarını gördüğüm/duyduğum an, mideme kramplar saplanması, nedensiz değildir’…
Röportajın tamamı oldukça uzun, isteyen ’‘röportajlar’’ bölümüne girip okuyabilir de.. Ben kısa bir hafıza tazelemesi yapayım ’‘zamanı darlar’’ için.
 
SERDAROĞLU: Biliyorsun, ben teşkilat başkanlığı da yaptım. Ondan sonra, tabii çok istedik fakat millileştiremedik Tansu Hanım'ı bir türlü. Enteresan şeyler olmaya başladı sonra.
 
SOYOĞUL: Bu söz, 'millileştiremedik' sözü çok ilginç. Amerikancı mı kaldı yani?
 
SERDAROĞLU: Evet, bilmiyorum artık nereliyse! Amerikalıysa, neyse. Millileştiremedik bir türlü... Anlatamadık olayları. Biz alıyoruz, Ayvaz Gökdemir'le... Nur içinde yatsın, o da öldü. Ben, Refaaddin, birkaç arkadaş daha; her gün, her konuda tartışıyoruz. Bu böyle olmalı, bu böyle olmalı. Bakanlar Kurulu'nda keza... Bir de kendi içindeki yağcı takımıyla da uğraşıyorsun. Diyorlar 'Ya işte her şeyi sen mi biliyorsun, sen mi konuşuyorsun?' Sen de konuş kardeşim. Sen de konuş. Görüyorsun işte bilmiyor kadın, bilmiyor! Hep bunları duymadınız mı? Samsun'a Büyükşehir demedi mi, ne gaflar, neler neler yaptı!
 
SOYOĞUL: (gülüyorum) Tarihe geçti. Gaflarından kitap yaptılar, tarih oldu!
 
SERDAROĞLU: Evet tarih oldu. Akşam biz onu bırakıyoruz, evimize gidiyoruz; o da Özer'in yanına gidiyor tabii. (bıkkın bir ifadeyle söylüyor) Sabahleyin yine aynı kadın çıkıyor geliyor...
 
SOYOĞUL: Sormanın tam sırası. Taa en başından beri partinin içinde, Tansu Hanım'ın yanında bulunan insanlardan birisiniz. Dolayısıyla bu cevabı en rahat verecek kişisiniz. Özer Çiller'in 'gerçek başbakan' olduğu doğru mu?
 
SERDAROĞLU: E tabii!
 
SOYOĞUL: Gerçekten de bu böyle miydi?  
 
SERDAROĞLU: Tabii... Kapat şimdi teybi, sana özel bir şey anlatayım.
 
SOYOĞUL: Kapatmayayım röportaj bittikten sonra anlatın. Şu an ne kadarını söyleyebilirseniz, onu söyleyin isterseniz.
 
SERDAROĞLU: Peki. Evet, odur. Etkili oldu. Dediğim gibi, bu müsteşarlıkları filan atamada... Özer Çiller atardı.
 
SOYOĞUL: Yani siz gündüz bir konuda konuşuyordunuz mesela ve mutabık kalıyordunuz. Veya 'olur bir düşüneyim' diyordu. Sonra ertesi gün, tam tersi mi geliyordu?
 
SERDAROĞLU: Tabii, tam tersi. Hep tersi geliyordu. Düzgün gelmiyordu ki zaten!
 
SOYOĞUL: Özer Bey'in yeni kitabı çıktı piyasaya ve bu vesileyle yaptığı röportajlarda...
 
SERDAROĞLU: Evet, okudum o röportajları...
 
SOYOĞUL: O röportajlarda tam tersine, hükümete asla karışmadığını anlatıyor, boşuna günahının alındığını söylüyor Özer Çiller...
 
SERDAROĞLU: Yaa, evet! (külahıma anlatsın bakışı atıyor...) 
Onları sonra... Bir kitap da onlar için yazacağım ben. (çok sinirleniyor ve yazılmamak kaydıyla, gözlerimi faltaşı gibi yapan bir anısını anlatıyor.)
 
SOYOĞUL: Yazdığı kitapta, sırra erdiğini anlatıyor, 'sırrın sırrının sırrına eriştim' diyor röportajda da.(kaynak: Hürriyet Pazar)
 
SERDAROĞLU: Onun için insan içine çıkamıyorlar. Sosyete düğünlerinden başka bir yere gidemiyorlar! Böyle bir şey olabilir mi?
 
SOYOĞUL: En basit gösterge bu diyorsunuz! Yaptığı hataların...
 
SERDAROĞLU: Evet! Niye konuşmuyorlar? Tansu Hanım niye konuşmuyor? Ülkede başbakanlık yapmış bir insan, ülkeye hizmet etmiş bir insan, kendi anlayışına göre söylüyorum, hizmeti de tırnak içinde ifade ediyorum... Ülkenin bu içinde bulunduğu zor durumlarda niye konuşmuyor? Söyleyecek lafı mı yok? Okuma yazmayı mı unuttu? Niye Erbakan'ı başbakan yaptığını, çıksın anlatsın bakalım? Ülke bugünlere nasıl geldi?
 
SOYOĞUL: Çiller'in en büyük hatası bu muydu?
 
SERDAROĞLU: Evet, biz ondan ayrıldık Doğru Yol Partisi'nden. Bizi 28 Şubatçı yaptılar niye ayrıldık diye. Ben 3.5 saat Genel İdare Kurulu'nda konuştum buna. Meclis grubunda 3 saat konuştuk, tartıştık.  Herkesin içinde tartışıyoruz, ötesi berisi yok; herkes dediğim, bütün milletvekillerinin önünde. Bütün 40 kişilik Genel İdare Kurulu'nun içinde. 'Yapamazsınız bunu.  Erbakan'ı başbakan yapamazsınız. Türkiye'ye bu kötülüğü yapamazsınız.'
Anlatmak mümkün değil. Neyse, o kendi bileceği iş...
 
SOYOĞUL: Bugünkü günlere gelinmesinde onun rolü mü var?
 
SERDAROĞLU: Herkesin rolü var, hepimizin kabahati var.
(’…) Bir de dedim ya, kişisel hata olarak kendimde gördüğüm...  Ben insanlara yardım etmeye çalıştım, elimden geldiği kadar. Yani kimi siyaset yaptı zenginleşti, biz siyaset yaptık, malımızı mülkümüzü sattık. Uzun lafa da gerek yok. Bergama'ya gittiğinizde, 'Rıfat Serdaroğlu'nun dedesi Bayram Usta'nın malı neydi?' diye sorarsanız yaşlılara, size gösterirler. 'Peki, babasında ne kaldı, bir de Rıfat'ta ne kaldı' diye sorarsanız, (gülüyor) gösterirler. 40'ta biri bile kalmadı, ata dede malının!.. Çünkü ben Tansu'ya en son şunu söyledim ayrılırken:
'Bak! Benimle konuşurken iyi konuş. Ben senin gibi siyaset yapıp çiftlik almadım Kuşadası'nda. Ben çiftlik sattım, siyaset yaptım! Hem de iki tane çiftlik sattım, bir tane de değil!'
Tansu ile konuşmamızın biri de buydu...’”
* * *
Uzun sözün kısası, yazılarını bir yudumda okuduğum sevgili Rifat Serdaroğlu’’ndan, bugün/yarın bir ’‘Demokrat Parti gerçeği’’ yazısı bekliyorum. Eli kulağındadır; tahminimce, bazı konuları netleştirmek için bekliyordur.
’“Çiller’’in adı gerçekten de Güniz Sokak’’taki o zirvede gündeme geldi mi, geldiyse nasıl geldi, Çiller DP’’nin başına gelir mi, gelirse ne olur’” gibi soruların yanıtları için de ben bekliyorum. Basında yazıp çizilenler balon mudur, yoksa gerçekten DP’’yi toprağa gömmek, sahiden de Çiller’’e mi nasip olacaktır?
Okuyup öğreneceğiz bakalım’…