GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
28 Temmuz 2024 Pazar

Mutluluk ekonomisi ve sosyal sermaye

Aynı kitaptan bu köşede iki kez söz etmişliğim nadirdir. Ama çok etkileyici bir kitap olarak tanımladığım “Mutluluk Ekonomisi” ne yeniden dönmek istiyorum bugün. Mutluluk ekonomisi, son yıllarda Türkiye'de de giderek daha fazla tartışılan bir ekonomik model. Bu model, mevcut iktisadi ölçümlerle birey mutluluğunun değerlendirilemeyeceğini savunuyor. Gayri Safi Milli Hasıla'nın (GSMH) yüksekliğine dayanan geleneksel değerlendirme sistemi ise "milli gelirin diktatörlüğü" ifadesi ile eleştiriliyor. Mutluluk ekonomisi, bireylerin yaşam kalitesini ve mutluluğunu ön plana alan, sürdürülebilir ve adil bir ekonomik sistem oluşturmayı amaçlar. Geleneksel ekonomik modellerin aksine, yalnızca ekonomik büyüme ve gelir seviyelerine odaklanmak yerine, sağlık, eğitim, çevre kalitesi, sosyal bağlar gibi faktörleri de dikkate alır.

Daha önce de değindiğim gibi Türkiye’de neredeyse hiç tanınmayan ve Meşe Kitaplığından yayımlanmış bu kitabın yazarı Gediminas Navaitis, Litvanyalı bir akademisyen ve politikacıdır. 1953 doğumlu olan Navaitis, Litvanya'da hem bilimsel hem de siyasi alanlarda aktif ve önemli bir figür…

Kitabın çevirmeni Mert Kofoğlu kardeşimiz ise, İzmir 1994 doğumlu, Türkiye’de yaşayan bir sanat tarihçi ve müzeci… Lisans eğitimine Ege Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünde başlamış, şu an ise Doktora çalışmalarına ve araştırmalarına Dokuz Eylül Üniversitesi Müzecilik bölümünde devam ediyor.  Yurtdışında yaptığı ve dahil olduğu projeler ile uluslararası nitelikte araştırmalara destek oluyor.

Aynı zamanda müzelere danışmanlık veren 9MC https://www.9mc.com.tr/ oluşumunun kurucularından.  Diğer çevirilerinden farklı olarak, Mutluluk Ekonomisi kitabını Litvanya’daki bir seminer sonrasında Gediminas Navaitis ile ortak yaptıkları bir proje çıktısı olarak çevirmeye karar vermiş. Kitabın İngilizce versiyonunun editörlüğünü, Türkçe versiyonunun da çevirmenliğini yapmıştır. Güncel olarak kültür-sanat alanında üretilen akademik eserlerin çevirisi ile profesyonel olarak ilgileniyor.

***

Kitabı bitirmem şu sıcak günlerde iki haftayı buldu. Geçen yazıda da belirttiğim gibi 21. Yüzyılın ilk çeyreğinde çok önemli meselelerin altını çiziyor, anımsatıyor, değerlendiriyor.

Kitaptan şimdi çok değerli bulduğum bir bölümü aktaracağım. Benim de uzun süredir içine bulunduğum veya yönetici olduğum gruplarda tartıştığım “sosyal sermaye” meselesi… Kitapta çok iyi tartışılmış bu durum:

Farklı ülkelerde farklı zamanlarda yapılan çalışmalar, insanların devlet kurumlarına ve güç yapılarına güvendiklerinde, devlet dışı kuruluşlara, kiliseye, sağlık sistemine ve diğer insanlara güvendiklerinde, ulusal veya yerel seçimlere katıldıklarında, bir siyasi parti için çalıştıklarında veya seçtikleri politikacılarla etkileşime girdiklerinde, STK’lara veya diğer gönüllü faaliyetlere katıldıklarında ve arkadaş sahibi olduklarında maddi yaşam standartlarının yükseldiğini ortaya koymuştur. Samimi ve güvenli bir sosyal çevre, gelir eksikliğini en azından kısmen telafi eder. Başkalarına ve kurumlara güvenin daha yüksek olduğu toplulukların üyeleri, daha varlıklı toplulukların üyeleri kadar mutlu olabilir. Dolayısıyla güven, refah eşitsizliklerinin azaltılmasında özel bir role sahiptir.

Mutluluk ekonomisi, maddi refahın belirlenmesinde sosyal sermayenin finansal sermayeden daha önemli olduğu yönündedir. Bu, ekonomik faaliyet ve harcamaların sadece gelire değil, aynı zamanda ekonomik görünüme duyulan güvene ve geleceğe yönelik umutlara da bağlı olduğu gerçeğine dayanmaktadır. İyimser güven, kredilerin geri ödenmesinin kolay olacağı inancıyla tüketimi ve borçlanmayı teşvik ederken, kişisel ve toplumsal beklentilere ilişkin kötümser bir bakış açısı tüketim ve tasarruflarda kısıtlamayı teşvik eder.

***

Toplum üyeleri arasındaki güven ve kamu malları için birlikte çalışma becerileri, sosyal sermayenin diğer tezahürleri gibi, krediye gayri resmi erişim sağlayarak iş fırsatlarını artırabilir, yoksullar için yeni fırsatlar yaratabilir ve toplulukların ekonomik olarak büyümesine yardımcı olabilir.

Örneğin, sosyal sermaye ile daha yüksek bir maddi yaşam standardı arasındaki bağlantı, dini hizmetlere katılım ile daha yüksek maaşlar arasında bir bağlantı bulan bir çalışma ile gösterilmiştir. Bu bağlantı, gençlerin mezhepsel bir toplulukta güven ve bağlılık duyguları oluşturan kişiler arası etkileşimiyle açıklanmaktadır; bu da daha iyi öğrenmeye yol açmakta, bu da daha yüksek eğitimle ve daha yüksek eğitim de bunu elde edenler için daha yüksek kazançla ilişkilendirilmektedir.

Ekonomi ile birazcık ilginiz varsa, gelecek için güzel bir dünya düşünüz var ise bu kitabı kitaplığınızda bulundurmalısınız.

Mutluluk Ekonomisi hâlâ toplumu anlamakla ilgilenen herkes için öğretici bir kitap.