GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Metin ÖNEY
YAZARLAR
17 Nisan 2018 Salı

Mürekkebi kurumadan

“Ben demiştim veya yazmıştım” gibi bir egom hiç olmadı.

Ancak bu kez küçük bir hatırlatma yapma zarureti doğdu.

Çünkü:

15 Nisan’daki yazımın başlığı “Aynı Kirli Oyun”du… Ve yazı bir kez daha okunursa görülecektir ki, yazının daha mürekkebi kurumadan “Üçlü Çete”nin; ABD, İngiltere ve Fransa’nın aynı bilinen oyunu tekrar sahneye koydukları görüldü.

Hem de “Mir’aç Kandili”nin kutlandığı gece.

Müslüman bir ülkeye bombalar yağdırdılar.

Şimdi:

“Haçlı” kendi gereğini yapacaktır.

Emperyalizmin değişmez kuralıdır.

Onlara göre “hak haklının değil hak kuvvetlinindir”

Ancak, vahim olan acı olan bu saldırının Türkiye yönetimi tarafından “alkışlanmasıdır”… Bunu anlamak asla mümkün değildir. Böyle bir saldırının gerekçesi ne olursa olsun - ki gerekçe tamamen yalana dayanmaktadır - haklı bulunması mümkün değildir.

Daha dün sayılacak kadar yakın tarihte:

Irak aynı gerekçelerle işgal edilmiştir.

Libya hakeza öyle.

Afganistan öyle.

Ve diğerleri…

Birkaç gün önce Ankara’da Türkiye, Rusya ve İran biraraya gelerek “Suriye Meselesi” görüşülmüş ve Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunda anlaşma sağlanmıştır.

Hal böyle olunca bu saldırı sonrası adı geçen ülkelerle bundan sonra anlaşma sağlamak mümkün olur mu?

En azından güven sarsılmaz mı?

Zaten saldırının esas amacı bu anlaşmayı bozmaktır.

Saldırılar devam eder ve hele Suriye işgal edilirse bu Suriye’nin bölünmesi demektir. O zaman ortaya çıkacak tablo Kuzey Irak’a ilaveten Suriye’de bir Kürt devletinin daha kurulması demektir. Böyle bir tablonun Türkiye’ye vereceği zarar hiç mi düşünülmez?

Yarın bu emperyalist saldırganlar aynı yalanlarla yani Türkiye’de de “kimyasal silah var ve kullanıyor” yalanı ile ve Irak ve Suriye’deki durumu emsal göstererek saldırılarda bulunursa durum ne olacaktır?

Şimdi bu yöneticiler ve taraftarları sürekli İsrail’i eleştirirler. Elbette eleştiriler doğrudur. Ancak, İsrail’e karşı Orta Doğu’da en dik duran ve en ciddi mücadele eden devlet de Suriye’dir.

Pekiyi, bu çelişkiyi nasıl izah edecekler?

Böyle bir siyasetin neresi “yerli ve milli” olabilir?

Bizim Ülkemizi tehdit eden illegal örgütlere karşı verdiğimiz mücadele ile bu saldırının hiç bir ilgisi yoktur. Zira bizim mücadele ettiğimiz illegal örgütleri besleyip büyüten, kurup geliştiren bu emperyalist ittifak yani ABD, İngiltere, Fransa ve bütünüyle Batı’dır.

O halde bir o tarafa bir bu tarafa anlayışı ve siyaseti ile sonuç almamız mümkün değildir… Bir önceki yazımda da ifade ettiğim gibi:

Bağımsız dış politika esastır.

Antiemperyalist dış politika ana kuralımız olmalıdır.

Ve Suriye’nin toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı da bizim vazgeçilmemiz olmalıdır.

Not: Torunlarımı görmek için yurtdışına çıkacağımdan 29 Nisana kadar izinli sayılmamı diliyorum…