GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
16 Ekim 2018 Salı

Mahmut başkanı neden rahat bırakmıyoruz?

Yakıştırmak, milletçe ruhumuzda vardır…

Elbise, saç traşı filan demiyorum…

Kişileri bir “koltuğa yakıştırma” sevdamızdan söz ediyorum…

Mesela…

Mahallede çok bilmiş bir abla vardır…

Alt kattaki komşu kızının kolunu çimdikler:

“Kız, deli olma o çocuk sana yakışıyor!”

Yan yana, el ele yakışır da…

Acaba o oğlanla aynı yastıkta bi’ömür geçer mi?

Kimse bu ayrıntıyı aklına bile getirmez…

Yine mesela…

Bi’milletvekili adayı çıkar karşınıza…

“Yakışır vallahi İzmir’e…” der geçeriz…

Nasıl yani?

Elbise mi bu arkadaş?

İzmir’in bu “yakıştırma alışkanlığı”nın…

Mazisi eski…

Bir vali tayin olur şehrimize…

Taş çatlasın, üç ay içinde hüküm veririz:

“Yok arkadaş, bu vali oturmadı İzmir’e…” filan diye…

Ne zaman vali başka kente tayin olur…

Arkasından su dökerken bile…

“Ne iyi adamdı yav, bi’daha böylesi gelmez” yorumu yaparız…

İçimiz tertemizdir ama…

Bu sadece İzmir’e özel “peşin hüküm” alışkanlığıdır…

***

AK Parti henüz İzmir Büyükşehir adayını belirlemedi ama…

Aylardır sadece bir ismi…

İZTO Başkanı Mahmut Özgener’i konuşuyoruz…

Neden?

Yakıştırdığımız için!

Yalnız AK Parti için geçerli bir “hissiyat” değil bu…

CHP’ye oy atan bazıları için de geçerli…

İyi de…

Bakalım, Özgener’in yüreği ne diyor?

***

Mahmut Özgener, gerçekten “özel” bir kimlik…

Henüz 50’li yaşların ortasında…

Çok iyi eğitimli…

Gösterişli, yakışıklı, prezantabl…

Bu kente yedi yıl reislik yapan…

Namı diğer “Asfalt Osman” Osman Kibar’ın torunu…

Baba mesleği tütün sektörü başta olmak üzere…

Farklı sektörlere de başarılı imzalar atmış…

Altay Kulübü’ne dört dönem başkanlık yapmış…

Futbol aşkı, O’nu alanındaki en yüce makama taşımış…

Bu ülkeye Futbol Federasyonu Başkanı olarak hizmet etmiş…

O sırada daha 40’lı yaşların başında…

Uluslararası iş aleminde adı var…

İzmir’in “2020 Expo” adaylığında…

Devlet Baba, yedi yıl önce…

O’nu Yürütme Kurulu Başkanlığı’na getirdi…

O gün İzmir’e şöyle seslenmişti:

“Kentime borcumu ödeme fırsatı buldum…”

Yine böylesi bir “borç ödeme” arzusunun itici gücüyle…

İzmir’in asırlık Ticaret Odası’ndaki yarışa girdi…

26 yıllık Ekrem Demirtaş’ı…

Hem başkanlıktan…

Hem de Ekonomi Üniversitesi Mütevelli Heyet başkanlığından…

İndirdi…

Ailesine çok bağlı…

Eşinin ve evlatlarının üstüne titriyor…

***

Şimdi sakız gibi ağızlara yapışmış…

“Özgener Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na çok yakışır…”

İyi de…

Acaba Özgener’in bu konudaki…

Samimi duyguları nedir?

İstiyor mu, istemiyor mu?

AK Parti bu “yakıştırma”yı nasıl değerlendirecek?

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın…

Bu konudaki düşünceleri nedir?

Bunları kimse sormuyor ya da merak etmiyor…

***

İzmir’de yaşayan herkes biliyor…

AK Parti bu kente kuruluşundan beri asılıyor…

Yerel seçimler baz alınırsa…

2004’te Taha Aksoy ile %32.5…

2009’da yine Taha Aksoy ile %30.7…

2014’te en güçlü aday olarak kabul edilen…

Binali Yıldırım ile %36 ve bir milyon oy…

Yine de olmadı…

Şimdi…

Temel amaç, İzmir’deki merkez sağ oyları…

Selanik kökenli bir “başkan dede”nin torunu ile toplamak…

Özellikle…

“Beyaz İzmirliler”in desteğini almak…

Olur mu?

Kestirmek zor ama hepsinden önemlisi…

Önce aday gösterilmesi gerekmez mi?

***

Kaldı ki…

Özgener için, böylesi bir “siyasi yakıştırma” pek de yeni değil!

Arşivlere göz atmakta yarar var…

2009 seçimlerinden birkaç ay önce…

Daha Özgener üç aylık Federasyon Başkanı iken…

Yine İzmir Büyükşehir Başkanlığı için…

“AK Parti’den aday olacak…” söylentisi çıkmış…

O da 14 Kasım 2008’de şöyle demişti:

“Ben bu makamı kullanmak için Federasyon Başkanı olmadım… O makamdan başka bir yere de talip olmadım… Yaklaşık üç aydır Futbol Federasyonu'nun başındayım… Tüm kulüplerin konsensüsü ile getirildiğim bu görevi bırakıp İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday olmam söz konusu değil…”

Bu kadarla da kalmamış Özgener o günlerde…

Gazeteciler sormuş:

“Peki, Başbakan Erdoğan, aday olmanız konusunda doğrudan bir teklif yapar ve ısrarcı olursa tutumunuzu değiştirir misiniz?”

Özgener’in cevabı aynen şöyle:

“Teklif nereden gelirse gelsin (hayır) dediğim bir konuya sonuna kadar (hayır) derim… Kesinlikle düşünmüyorum… Kaldı ki bugüne kadar hiç kimseden de bu yönde bir teklif almadım…”

***

Gelelim bugünlere…

Tarihe bir not düşürmekte yarar var…

Aynı Mahmut Özgener…

Aynı soruya…

Aylar önce “SonSöz TV”de açık açık ne cevap vermişti?

“Yakıştırmalar için teşekkür ederim… Gıyabımdaki dedikodu… Ben hiçbir görevimi görev sürem dolmadan bırakmadım…”

***

Bitiriyoruz…

Ama önemli bir ayrıntı ile…

Derler ki…

Mahmut Özgener, geçtiğimiz günlerde birkaç dostuyla dertleşiyor…

Dostları bu konuyu açıyor…

Özgener, “Ben istemiyorum” diyor…

Arkadaşları, nedenini soruyor…

Çok samimi biçimde cevap veriyor Özgener:

“Beni buraya (İZTO) seçenler belli bir süre için seçtiler… Ben de bazı vaatlerde bulundum… O vaatleri yerine getirmekle yükümlüyüm… Ayrıca ben gidersem burası karışır… Burası karışırsa vakıf karışır… Vakıf karışırsa üniversite karışır…”

Kuşkusuz bu bir iddia…

Birebir yaşamadığım için bilemiyorum…

Palavra da olabilir!

Ama…

Şuna inanıyorum ki…

Çok iyi tanıdığım Mahmut Özgener, samimi duygularını, yüreğinden gelen sesi ancak bu kadar güzel anlatabilirdi…

Bu nedenledir ki…

Yakıştırmak güzel bi’şi…

Üstelik bu konuda 12’den vurmuş bile olabiliriz ama…

Şu sıralarda…

Biraz rahat bıraksak…

Asırlık Ticaret Odası’nın Reisini…

Daha iyi olmaz mı?

Nokta…

 

Sonsöz: “Üzülme! Ayağına batan dikenler, aradığın gülün habercisidir… / Hz. Mevlana…”