GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
YAZARLAR
14 Temmuz 2024 Pazar

Küresel iklim değişikliği ve tarım

Küresel iklim değişikliğiyle bir yandan   aşırı sıcaklarla bunalıyoruz,bir yandan da şiddetli yağışlarla boğuşuyoruz. Küresel iklim değişikliği  yaşamımızın her alanına  yayılmış durumda. İşin ekonomisi, ekolojisi, politikası, sosyolojisi derken etki alanı her geçen gün artıyor. İklimdeki değişimden enerji sektörü, turizm, lojistik, sağlık, sigortacılık, finans ve hatta gayrimenkul sektörü bile etkilenmeye  başlamış bulunuyor.

İklim Değişikliğinin Tetikleyicisi Ne?

Aslında ,iklim değişikliğinin en büyük  tetikleyicisi,  dünyada uygulanan küresel kapitalizm. Bu sistem için, insan ve doğanın en yüksek düzeyde sömürülmesi gerekiyor. Soralım?

Küresel kapitalist sistemle:

  • Fosil yakıt kullanımının önüne geçmek,
  •  Sera gazı salımını sıfıra indirmek,
  •  Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek,
  •  Aşırı tüketim ve israftan kaçınmak,
  •  Dünya vekalet savaşlarını yaratan silah sanayisini sınırlamak[1],
  •  Zengin ve fakir uluslar ile toplumsal sınıflar arasında gıdaya, sağlığa, sağlıklı çevreye erişim açısından farkların derinleşmesini  önlemek,
  • Ve de küresel kapitalist sistemin üçüncü dünya ülkelerinin kaynaklarını  acımasız ve hoyratça sömürmesini engellemek    olası mı?

Küresel kapitalist sistemi denetim altına almaksızın  iklim değişikliği ile ortaya çıkan sorunları gidermek olası gözükmüyor .

Türkiye,iklim krizi ve tarım

TEMA’nın bildirişlerine göre;

  • Türkiye’nin yüzde 73.4’ü çölleşme tehlikesiyle karşı karşıya,
  • Tarım arazilerin yüzde 39’u,mera arazilerinin yüzde 54’ü erozyon altında,
  • 1990-2022 yılları arasında Türkiye, yaklaşık 7.5 İstanbul büyüklüğünde  tarım alanını kayıp etmiş

Türkiye’de Tarımda Kuraklığa Karşı Neler Yapmalı?(*)

Tarımı, artan sıcaklığın yanında giderek azalan su kaynaklarını yetersizliği  etkilemeye başlamış durumda. Suyun azalmasıyla yer altı suları da giderek azalıyor ve yok oluyor.Göller de kuruyor.

 Türkiye’nin , özellikle Akdeniz ve İç Anadolu bölgelerinin iklim değişikliğinden daha çok etkileneceği tahmin edilmekte. Tarımsal kuraklığın olumsuz etkilerini azaltmak; kuraklık olmadan önceki dönemlerde alınacak  önlemler ve kuraklığın yaşandığı dönemlerde yapılacak doğru planlamalarla olası. Yağışların devamlılığını sağlayarak, su arzını artırmak elimizde olmasa da, kuraklıktan kaynaklanan olumsuz etkileri  gidermek elimizde.

Tarımda kuraklığa karşı  yapılacak işler şöyle sıralanabilir:

  • 78 milyon hektarlık Türkiye yüzölçümünün yaklaşık 24 milyon hektarı ekilebilir tarım arazisi. Bu alan içerisinde ekonomik olarak sulanabilir miktar ise yaklaşık 8,5 milyon hektardır. Ancak, ülkemizin önemli bir kısmı yarı kurak iklim özelliklerine sahip.  Yağış rejimi, iklim özellikleri ve mevsimsel özelliklere göre bölgesel farklılıklar gösteriyor. Bu nedenle  sulanabilir özelliğe sahip alanların teknik ve ekonomik koşullar  dikkate alınarak sulanması gerekmekte. Bu durumda suyun en verimli bir şekilde kullanımı sağlayacak düzenlemelerin hızla devreye sokulması gerekiyor.
  • Doğru tarım uygulamalarının devre sokulması bir zorunluluk.Bu kapsamda  arazi yapısı ve bölgesel faklılıkları dikkate almaksızın yanlış ürün ekimleri, aşırı sulama, anız yakma gibi yanlış tarım uygulamalarının toprağın yapısal ve fiziki kimyasal özelliklerine zarar verdiğinden kuraklık kaçınılmaz olarak karşımıza çıkmakta.
  • Tarımsal üretim,tarımsal planlamayla birlikte havza bazlı tarım politikasıyla dikkate alınarak  uygulanmalı. Böylelikle tahıl ve yağ bitkileri gibi stratejik öneme sahip  ürünlerde dışa bağımlılık azaltılabilir.
  • Sıcak/aşırı sıcak yazlar ve düzensiz yağışların egemen olduğu  bölgelerimizde  koyun, keçi gibi küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin geliştirilmesi, nohut, ekmeklik ve makarnalık buğday, baklagiller yem bitkileri üretimi, mera alanlarının geliştirilmesi  ile toprak, su kaynaklarının korunması ve biyoçeşitlilik konularında çalışmaların planlanması zorunludur.
  • Kurak tarımla ilgili araştırmaların düzeyini artırmak gerekiyor. Bahri Dağdaş Milletlerarası Kışlık Hububat Merkezi ve Ankara Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü  gibi tarımsal araştırma kurumlarında ayrılan kaynaklar artırılmalı.
  • Doğayı tahrip edecek şekildeki  mermer ve maden ocaklarının açılması  engellenmeli.Bunların yanı sıra Türkiye’nin elektrik üretimine katkısı yüzde bir bile olmayan termik santraller de kapatılmalı.Bunlar aşırı su kullanımına neden olmakta.

(*)https://kurutarim.eskisehir.bel.tr/

Kuru tarım Anadolu’da doğmuş bir tarım sistemidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurtuluşu  ve kuruluşunu gerçekleştiren Atatürk, “Kuru tarım “konusunda da farkındalık sahibi olan bir önderdi. O’nun  yönlendiriciliğiyle Eskişehir’de ;1925’de  Buğday Islah İstasyonu ve 1929’da Ali Numan Kıraç’ın müdürlüğünde kurulan “Kuru Tarım (Dryfarming) Araştırma İstasyonu” ile deneme üretimleri gerçekleştirilmiştir.

Yıllar sonra 19-20 Ekim 2022 tarihlerinde, "Kuru Tarım, Yeniden!” başlığıyla Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ile Tarım Gıda Etiği Derneği (TARGET) işbirliğiyle 2 gün süren “ Uluslararası Kuru Tarım Sempozyumu”düzenlenmiştir. Sempozyumda ülkemizden ve yurtdışından bilim insanları, araştırmacılar, uygulayıcılar ile tarım paydaşları bir araya gelerek kuraklık ve iklim kriziyle birlikte ortaya çıkan gıda sorunu, işsizlik ve yoksulluğa karşı kuru tarımın yeniden ayağa kaldırılmasının önemli bir çözüm yolu olacağına dikkat çekmişlerdir.