GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
28 Ekim 2020 Çarşamba

Korona komedyası!

Bugün gibi hatırlıyorum…

Aşağı yukarı 250 gün önceydi…

Türkiye’nin yarısından fazlası…

Belki de ilk kez…

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile tanıştı…

O sırada…

Bakan Bey, neredeyse 20 aydır görevdeydi…

11 Mart 2020 akşamı kameraların karşısına geçti ve…

Türkiye'deki ilk virüs vakasını açıkladı…

Hasta bir erkekti…

Avrupa’dan yeni dönmüştü…

Bakan Koca, hastanın ne yaşını açıkladı…

Ne de…

Yaşadığı kenti…

Ancak vatandaşlara sık sıkı tavsiye etti:

“Yurt dışına zorunlu olmadıkça çıkmayın…”

Sağlık Bakanlığı’nda tüm izinler iptal edildi…

Aradan yedi gün geçti…

Bakan Koca, bi’kez daha kameraların karşısına geçti ve…

Şöyle dedi:

“Bir hastamız daha hayatını kaybetti; 93 yeni vakamız var!”

O zaman kafamıza dank etti:

Allahın belası virüs çok hızlı yayılıyordu…

***

Milletçe ödümüz koptu…

İktidar partisi yere sağlam bastı…

Acayip önlemler aldık…

Mesela…

70 – 75 gün yaşlı vatandaşların evden çıkması yasaklandı…

Market’e, pazara çocukların girmesine izin verilmedi…

Yurtdışı uçuşlar şaaak diye durduruldu…

Yurtiçi uçuşlara kısıtlama geldi…

Şehirlerarası otobüs seferleri stop etti!

Mesire alanları, ormanlar, piknik alanları, sahil kenarları…

Yürümek, koşmak, spor yapmak…

Hatta balık tutmak bile yasaklandı…

Mesire yerlerinde piknik ve mangal yapmak tarihe karıştı…

Asker eğlenceleri bıçak gibi kesildi…

İçkili-içkisiz tüm lokanta ve restoranlar kapandı…

Sadece eve paket servise izin çıktı…

Berberler, kuaförler, güzellik salonları kepenk indirdi…

At yarışları ertelendi…

Sürücü kurslarına bile kapatma geldi…

***

Önlemler zafiyete uğramasın diye…

Cuma günleri ve kandil gecesinde camiler kapandı…

Futbol, hentbol, voleybol ve basketbol liglerinin tamamı ertelendi…

İlkokul, ortaokul, lise ve üniversiteler tatil edildi…

Devlet Baba, inanılmaz bir refleks uyguluyordu…

Tiyatro, sinema, konser salonu, düğün salonu, içkili lokanta, kafe, gazino, birahane, taverna, kahvehane, kafeterya, kır bahçesi, nargile kafe, internet kafe, oyun salonları, kapalı çocuk oyun alanları, çay bahçesi, dernek lokalleri, lunapark, yüzme havuzu, hamam, sauna, kaplıca, masaj salonu, SPA ve spor merkezleri kapatıldı…

Askerlerin çarşı izinleri bile askıya alındı…

***

Mayıs’ın sonu yaklaştığında…

Coronavirüs Tablosu’nda…

Günlük vefat sayısı 20 bile değildi…

Günlük iyileşen hasta sayısı…

Günlük vaka sayısından fazlaydı…

Vatandaş çok zorlanmıştı ama…

Yasaklara harfiyen uydu…

Ölüm korkusu uykuları bile kaçırtıyordu…

Durum çok iyi değildi ama kötü de değildi!

***

Sonra ne oldu?

Haziran’la birlikte birdenbire…

Yasakların neredeyse tamamı kalktı…

Turizm sektörünün “boynu bükük kalmasın” diye…

Bütün önlemler tarihe karıştı…

***

Kahvelerde “pişti” oynamaya hala izin verilmiyordu ama…

Yasaktan bunalan vatandaş…

Maskeyi attı, mayoyu giydi…

Plajlara tarihte görülmemiş hücum yaşandı…

Aşırı sıcaktan bunalanlar…

Birbirinin üstünde kulaç atmaya başladı…

Kızgın kumlardan serin sulara atlamak…

Milletçe hepimize iyi gelmişti…

Restoranlar açıldı, kuaförler işbaşı yaptı…

Birahaneler dışında…

Ekmek teknesinin kapısını açamayan esnaf kalmadı…

Sanki yeniden doğmuş gibiydik…

Ve tabii ki…

Koronavirüs’ün ne kadar sinsi bir mikrop olduğunu unutmuştuk…

***

“Kaderle kumar oynarım arkadaş” dedirten yaşam biçimini…

Bilerek, isteyerek seçtik…

Devlet Baba bile…

2000 davetliye yemekli düğün yapan milletvekili bile…

Kendini…

“Bir yemek bile yedirmeden yolladı derler…” sözleriyle savundu…

Böylesi eğlenceli geceler…

Korona’ın en sevdiği mekanlardı…

Ve…

Bugünlere geldik…

Dün yayınlanan turkuaz renkli Korona Kablosu’nda…

İyileşen hasta sayısı…

Mevcut hasta sayının en az 70 bin altında…

Günlük vefat sayısı 75’e fırladı…

Toplam vefat sayısı 10 bine dayandı...

Ağır hasta sayısı 2000’i buldu!

Bu ne demek?

Koronavirüs vakaları tırmanışa geçti, demek…

Özellikle kadın hasta sayısında artış var!

Acaba neden?

En önemli neden…

Ev gezmeleri ve altın günleri…

Çünkü…

Kadın hastaların bulaş kaynaklarının neredeyse tamamı…

Yakın komşu ve akrabalar…

***

Mantıksız mı?

Hayır mantıklı…

Şimdi diyeceksiniz ki…

Bu aynı apartmanda ya da aynı mahallede yaşayan kanka hanımefendiler…

Mart… Nisan… Mayıs ve Haziran gibi…

Korona’nın “emeklediği” günlerde…

Yine altın günleri filan yapmıyor muydu?

Yapıyordu ama…

O sıralarda, kusura bakmayın ama…

Bu sinsi hastalıktan herkes korkuyordu…

Şimdi…

Belli bir yaşın üstündekiler dışında…

Korona deyince, ürperenlerin sayısı giderek azalıyor…

Ölüm korkusu kırıldı…

Zaten…

En korkuncu da bu…

***

Bakın…

Perşembe gününe rastlayan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı…

Cuma günü ile birleştirenler…

Hafta sonuyla birlikte dört günlük tatil yapmaya hazırlanıyor…

Son kesti…

Denize girmeler…

Sonbaharın güneşine kendimizi teslim etmeler…

Rezervasyonlar kapandı bile…

Böyle mi mücadele edeceğiz Pandemi ile?

***

Bitiriyoruz…

Mart’tan bu yana, Korona yüzünden…

Dünyanın yasağı hayatımıza girdi…

Ancak…

Bugüne kadar…

Kadınların “altın günü” için…

Bi’kez dahi…

“Aman, sakın öyle buluşmalara gitmeyin!” diye uyaran oldu mu?

Şimdi mi aklımıza geldi…

“Mikrop en çok Altın Günü’de kadınlara bulaşıyor!” demek?

Nokta…

Sonsöz: “Bir virüs aslında asla unutmayacağımız bir sözü hatırlattı: Sağlık en büyük hazinedir… / Anonim…”