GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
25 Nisan 2015 Cumartesi

Kocaoğlu’nun yokluğu!

Seçim beyannamesiyle en fazla konuşulan parti unvanını ele geçiren CHP’de işler genel olarak tıkırında görünebilir. Ama özellikle İzmir’de bazı yapısal sorunlar su yüzüne hissedilir oranda su yüzüne çıkıyor.
Örnek mi?
Aziz Kocaoğlu’nun yokluğu… Evet, yanlış okumadınız.
İzmir’i 11 yıldır yöneten ve son seçimde yüzde 49,5 oy alan Aziz Başkan’ın bir süredir ortaya koyduğu vücut dili, onu yakından tanıyanlar için çok şey anlatıyor.
Aslında sürecin en başında oldukça heyecanlı ve de istekliydi.
Önseçime ilişkin radikal çıkışlar yapıyor Kılıçdaroğlu’nu yani genel başkanını İzmir’den aday olmaya davet edecek kadar sürecin içinde görünüyordu.
Hatta CHP’nin ‘il yönetim kurulu toplantısına katılmaya’ kadar vardırıyordu işi.
Sonra bir anda frene bastı…
Önseçimde beklenenin aksine sahaya inmedi.
Birkaç telefonu da ona yakın isimlerin birbirini ezmemesi için etti.
Ama ‘ekibi diye tanımlanan’ isimlerin mağlubiyetine engel olamadı, olmadı.
Önseçim günü, erken saatlerde o heyecanı yaşaması beklenirken, gecenin ilerleyen saatlerine doğru il başkanlığına geldi.
Vücut dili sonuçlardan çok da hoşnut kalmadığını gösteriyordu.

Sonra kontenjan süreci başladı.
6 kontenjandan bazı talepleri olduğu yansıdı kulislere…
Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nu İzmir’e ve önseçime davet ederek, son süreçte aralarındaki buzların eridiği tezinden hareketle, Kocaoğlu’nun bazı taleplerde bulunduğu yazıldı, çizildi.
Ankara’da baş başa en az 1 saat görüştüğü öğrenildi.
Lakin yazılan çizilen isimlerden hiçbirinin listelerde olmaması bir yana ‘Kocaoğlu’nun ısrarla vurgulamasına rağmen’ 5’inin İzmirli bile olmaması akıllara aynı şeyi getirdi.
İzmir’in Başkanı önseçimden sonra kontenjanda da umduğunu bulamamıştı.
Kılıçdaroğlu’nu İzmir’e davet etmesi bile aradaki buzu eritmeye yetmemişti.

Gerçek öyle miydi yoksa Kocaoğlu’nun meşhur olmazlar listesinden 3-4 ismin (Mehmet Ali Susam, Erdal Aksünger, Güldal Mumcu) liste dışı kalmış olması yeterli mi olmuştu?
Kontenjan listesine Kocaoğlu’nun olmazları listesinden sadece Aytun Çıray girebilmişti.
Ege’de Sonsöz’e verdiği son röportajında “Siyasi hayatım boyunca illa ki Ahmet olsun diye bir ısrarım olmadı. Ama Mehmet olmasın demişimdir. Çünkü orada kimseye ikbal vermiyorsun. Bir yanlışı düzeltmeye çalışıyorsun’ diyen Kocaoğlu’nun Kılıçdaroğlu’na da ‘kontenjanda şunlar olmasın’ deme ihtimali tabi ki vardır.
Öyle de olsa böyle de olsa Kocaoğlu’nun İzmir siyasetindeki gücü önceki seçime/sürece oranla zayıflamış görünüyor.
  
Yakın siyaset yoldaşları kabul edilen 4 vekilin ikisi başvuru bile yapmazken ikisi önseçim sandığında kaldı. Kontenjan adaylarda da ‘Aziz Başkanı’ın adayı’ diyebileceğimiz isim yok.
Tüm bunlar onun son süreçte biraz kenarda/köşede kalması için yeterli bir sebep mi?
Olabilir.
Sonuçta insanoğlu etten kemikten…
Aziz Kocaoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu’nu İzmir’e davet ederek, siyasi hayatını kurtardı.
‘Nasıl yani?’ diyebilirsiniz.
Eğer Kocaoğlu’nun daveti olmasaydı muhtemelen Kılıçdaroğlu önseçime girmeyecekti.
Yani kontenjan adayı olarak yazılacaktı.
Ve de 7 Haziran’dan sonra önseçimden çıkan vekillere başkanlık etme şansı kalmayacaktı. Şu anda hem önseçim sandığından çıkmış hem de partisinin kalesinden seçilmiş bir genel başkan olarak oldukça rahatladı Kılıçdaroğlu…
Lakin yine de 7 Haziran’ı görmek lazım.
Başarı için çıtası hayli yüksek.
Hatırlanacağı üzere 2014 seçimlerinden sonra CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun İzmir’deki sonucu ‘başarısız bulduğu’ basına defalarca yansıdı.
Hatta PM’de 8 ilçenin kaybının yanı sıra yüzde 49,5 oyu CHP için açık bir yenilgi olarak değerlendirdiği kayıtlara geçti.
Yani İzmir’deki başarı çıtasını bizzat kendi eliyle koymuş oldu Kılıçdaroğlu…
Yüzde 49,5!
‘Yerel seçim ve genel seçim farklıdır’ diyenler içinse 2011’e dönmek durumundayız. O zaman Kılıçdaroğlu’nu bizzat geldiği İzmir’de başarılı bulmak için yüzde 44 yeterli olacak.
Sizce hangi çıta Kılıçdaroğlu ve CHP için başarıdır İzmir’de!
Yerel seçimdeki yüzde 49,5 mi yoksa 4 yıl önceki yüzde 43,5 mi?
2011’de kötü bir liste ile sahaya çıkan CHP, AK Parti’nin 4 il başkanı ile desteklenmiş Binali Yıldırım-Ertuğrul Günay’lı listesiyle yarışmıştı.
AK Parti yüzde 37 CHP ise 43,5 almıştı.
Şimdi CHP listeleri ideolojik açıdan seçmeni yakalayabilecek isimlerle dolu… Bizzat Kılıçdaroğlu’nun kendisi var İzmir listelerinde… AK Parti listeleri ise 2011’in çok gerisinde…
Ve CHP yıpranmış iktidara karşı seçim beyannamesi üzerinden sokak üstünlüğünü ele geçirmiş görünüyor. İzleyip, göreceğiz.
Yeniden Kocaoğlu’nun kendisini sürecin dışında tutan duruşuna dönecek olursak;
İl Başkanlığının Seferihisar’da düzenlediği toplantıda bazı ilçe başkanları hatta bazı adaylar tarafından eleştirilen Kocaoğlu o toplantıda açıkça söylüyor.
“Adaylarla sahada çalışma yapmayı düşünmüyorum. Çünkü benim olduğum yerde seçmenin ilgisi ister istemez bana yönelecektir. Çünkü herkesin büyükşehirden talebi, beklentisi yahut şikayeti olabilir. Adaylar benim yanımda kendilerini anlatmakta zorluk çekebilirler” diyor.
Bu açıklama bile beni tatmin etmedi.
Gördüğüm kadarıyla basına kapalı kimi toplantılarda bazı adayların ‘Kocaoğlu metropol ilçelerde çalışmasın. Ona büyük tepki var’ şeklindeki çıkışlarından alınmış hatta darılmış olabilir.
Başından itibaren (il başkanı atamasından başlayarak) İzmir’de ve de CHP genel merkezinde bazı grupların Kocaoğlu’nu oyunun dışında bırakma gayreti gelinen noktada sonuç vermiş görünüyor.
Açıkça söylemese de İzmir’in Başkanı’nın süreç kırgını olduğu vücut dilinden gayet net anlaşılıyor.
Peki, Kocaoğlu sahada olmazsa ne olur?
Belki hiçbir şey…
Ama sahada olursa çok şey olur.
Artı çok şey!