GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
7 Mart 2017 Salı

Kılıçdaroğu gıybeti ile sonuç almak

Hukuk üretemeyen büyük bir milletiz! Hiçbir mazeret bu konudaki cehaletimizi örtemez!  Acınacak durumdayız, dersem inanın abartmış olmayacağım.

1839’dan beri binlerce madde kanunu Batı’dan tercüme ettik. İmparatorlukta şeriatın, şeyhülislâmın, ulemanın, nice tarikatın, şeyhin ağırlığı olduğu söylenir!

Ne yazık ki koca koca unvanların, kavukların ve sarıkların Osmanlı yararına ürettiği ne bir teknoloji ne de bir hukuk vardı.

Birilerini çok kolay kâfir ve zındık ilan ederlerdi. İş hukuk üretmeye gelince Batı’dan yapılan tercümelerden başka bir çözümleri yoktu.

Gerçek şu ki, Osmanlı bir dünya devleti gibi görünüyordu. Gerçekte ise Emevî, Abbasî, Selçuklu… gibi örf-i sultani ile idare edildi.

Dünyadaki gelişmelerden o kadar habersizdi ki, basit bir konuda dünya ile irtibat kuracak bir “madde”si bile yoktu! 

Tek seçenek vardı:

O da gâvur, düşman, kâfir… dediğimiz İngiliz, Fransız, Alman, İtalyan, İsviçre kanunlarını tercüme edip Şeyhülislâm onayı ile yürürlüğe koymaktı!

Daha vahimi de, bu durumu pişkinlikle karşılayan ulemayı ve ümerayı (yönetici elitler), “din-i mübi-i İslam’ın müdafii” saymaktı.

 

Meraklısına soralım;

1839’dan 1856’ya kadar yapılan kanun tercümelerine “din-i mübi-i İslâm’ın müdafii”leri ne yaptı?!

1856’dan 1876’ya kadar yapılan kanun tercümelerine “din-i mübi-i İslâm’ın müdafii”leri ne dedi?!

1876’dan 1908’e kanun tercümelerine Mecelle Cemiyeti üyeleri dışında kimler hangi tepkiyi gösterdi?!

1908’den 1923’e kadar yapılan tercümeleri kimler dert edindi?!

1923’ten 1950’ye…

1950’den 1960’a…

1960’tan 1971’e…

1971’den 1980’e…

1980’den 1999’a…

1999’dan 2017 Nisan’ına kadar tercüme edilen Anayasalara, kanunlara kimler, hangi gerekçelerle tepki gösterdi?

***

Gerçek şu ki “din-i mübi-i İslâm’ın müdafii”leri 1839’da havlu atmışlardı. Bunu bilmekte fayda var.

1923’e kadar Mecelle Cemiyeti cılız da olsa bir tepki gösterdi. Bu cemiyet de II.Abdülhamit tarafından kapatıldı.

1923’ten 2010’da kadar her iktidar döneminde hukuk bürosunda Beyaz Türkler vardı. 2010’dan sonra büroyu boşalttılar. Boşalan büroyu, dinî bir hareket işgal etti, yetkililer de buna göz yumdu.

15 Temmuz 2016’dan sonra FETÖ diye tesmiye olunan bu hareket de tasfiye edildi.

Şimdilerde kimler var, bilmiyoruz!

Referanduma sunulan 18 maddelik kısmî Anayasa değişikliği hakkında şunu söyleyebilirim: 

Ak Parti tabanı bir şey anlamadığı gibi referanduma destek veren MHP tabanı da değiştirilmek istenen maddeleri anlamamış.

Ak Parti ve MHP tabanı bir şey anlamamışsa ortada ciddi bir sorun var, demektir!

 

Bu sorunu;

Tayyip Erdoğan sevgisi…

Tayyip Erdoğan karizması…

Bundan sonra Türkiye’yi karizmatik liderler yönetecek… iddiaları da çözemeyecek!

***

Benim sorunum referanduma sunulan 12. madde!

Kânûn-i Esâsî (1876)’de birçok önemli madde vardı. 113. Madde üzerinde pek durulmadan Anayasa yürürlüğe girdi.

Yaklaşık bir yıl sonra da II.Abdülhamit, 113. maddeyi gerekçe göstererek Anayasası askıya aldı, Meclis-i Umumi’yi de geçici olarak kapattı.

Anayasanın askıda kalışı ve Meclis-i Umumi’nin geçici bir süreliğine kapatılması 31 yıldan fazla sürdü!

16 Nisan 2017’de referanduma sunulan 18 Maddelik değişikliğin “12. Madde”si tam bir bomba! Bu maddeyi Sayın Erdoğan kullanır mı kullanmaz mı, bilemem!

Bir madde anayasaya yazılmışsa ve 55 milyonun seçmenin onayına sunulmuşsa birileri kullansın diye yazılmıştır! Bunun başka bir açıklaması olamaz.  

Hakikaten şakası olmayan bir madde!

İnanmayanlar 12. maddeyi okusunlar.