GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
22 Ekim 2010 Cuma

İzmir Barosu seçim heyecanı beni de sardı

Meslek gereği her seçim, içinde çokça ’‘haber ve yorum’’ barındırdığı için ilgi alanımıza girer de içinde çok sayıda arkadaş/dost barındırdığı için olsa gerek, Pazar günü yapılacak İzmir Barosu seçimlerini, daha aday adaylığı safhasından itibaren gözlemlemem kaçınılmaz oldu. Üstelik baro seçimlerinde bu yıl aday bolluğu da yaşanınca’…
Haliyle konuşacak/yazacak malzeme de bollaşınca’… Yazmak da elbet.
*
5627 kayıtlı üyesi olan İzmir Barosu’’nda 24 Ekim Pazar günü 7 aday yarışacak.
Sema Pektaş başkanlığındaki Çağdaş Grup, Özdemir Sökmen başkanlığındaki Cumhuriyetçi Grup, Erdoğan Öztürker başkanlığındaki Cumhuriyetçi Grup, İlhan Erkul başkanlığındaki Cumhuriyetçi Grup, Mehmet Seyrek başkanlığındaki İlerici Grup, Refik Uzun başkanlığındaki Değişim Grubu ve İbrahim Bahcıvancılar başkanlığındaki Bağımsız Grup.
7 aday, 7 liste olsa da seçim deneyimli avukat arkadaşlar, yarışın 4 grup arasında geçeceğini söylüyorlar. Çağdaş, Bağımsız savunma ve Cumhuriyetçi adaylar Özdemir Sökmen ile Erdoğan Öztürker arasında’…
Katılımın en fazla 5000’’i bulacağı tahmin edilen seçimde, bu dört grubun oy bandının ne olabileceği bile üç aşağı beş yukarı dile getiriliyor.
Mesela blok oylara sahip Çağdaş Grubun 1000-1500, Bağımsız’’ların 700-1000, Sökmen ve Öztürkler’’in de 700-1200 aralığında oy alabileceği konuşuluyor.
Ve ipi hangi aday göğüslerse göğüslesin, oyu oyunun 1500’’ü geçemeyeceği ekleniyor.
Seçimin bu denli bıçak sırtında geçecek olması da, yaşanan heyecanı artırıyor, kulisleri yoğunlaştırıyor; referandum sonucu yargıda yaşananların üzerine bir de yereldeki seçim atmosferi eklenince, İzmirli avukatlar muhtemelen bugünlerde ’‘konuşma rekorları’’ kırıyorlar haliyle.
*
İzlenimlerime göre, bu seçimde ipi göğüslemeye en yakın duran liste, Çağdaş Grup.
Seçimi Cumhuriyetçilere kaptırdıktan sonra bir türlü toparlanamayan ve üç dönemdir yaptıkları her hamleleri boşa çıkan Çağdaşçılar; bu seçimde hem oluşturdukları dengeli listenin beğenilmesi, hem de Cumhuriyetçilerin (öz, hakiki, en hakiki!) üç gruba bölünmesinin de avantajıyla, rövanşı alabilecek gibi görünüyorlar.
Eğer alırlarsa, Çağdaş Grup’’un başkan adayı Sema Pektaş da İzmir Barosu’’nun ilk kadın başkanı olarak kayıtlara geçecek.
Yarışan her adayın güzel/ilginç/farklı söylemleri var ama bana en garip/inanılmaz gelen, Değişim Grubu’’nun başkan adayı Refik Uzun’’un, bugün Habertürk Egeli’’de yer alan kısacık cümlesi oldu. Baroların siyaset yeri olmadığını söyleyen Avukat Uzun, ’“Seçilmemiz durumunda Baro’’da siyaset yapılmasına izin vermeyeceğiz. Meslektaşlarımız, sorunları çözen bir baro istiyor’” diyordu demecinde.
Sayın Uzun’’a, ’“Ülke sorunları ile mesleki sorunları nasıl ayıracaksınız, meslek sorunları, aynı zamanda ülke sorunlarından kaynaklanmıyor mu’” diye sormak, ’“bir siyasi grubun borazanlığını yapmak başka, ülke siyaseti ile ilgili tavır koymak bambaşka şeylerdir’” demek; ardından da ’“ülke sorunları hakkında elbette taraf olmalısınız ve taraf olurken siyasetçi dilini değil de hukuk dilini kullanırsanız; bu durum ülkeye, dolayısıyla baroya zarar değil, fayda sağlar’” diye eklemek, ’“siz baro musunuz, şoförler odası mı (ki onlar da siyasetten uzak kalamazlar)’” hışmıyla, iki çift laf etmek geldi içimden’…
*
İzmir Barosu’’nda yeni yönetimi kimlerin oluşturacağını, üyeleri belirleyecek elbet.
Ben ve benim gibi dışardan gazel okuyanların ancak temennisi olabilir ki’… Kendi adıma bu; İzmir Barosu’’nun bu muhalif kente öncülük/önderlik etmesi, gerisinde kalmamasıdır.
Sesini tüm Türkiye’’ye duyurması; sadece kendi üyelerinin değil tüm İzmir halkının gururu olmasıdır.
Muhalifliğinin bedeli olarak, kendini yalnız hisseden İzmirliye ’‘yalnız da değilsin, bir avuç da’’ duygusunu geçirmesidir’…
Bir İzmirli olarak şimdiye dek ’‘yok’’ gibi duran İzmir Barosu Başkanı’’nı ulusal televizyonlardaki tartışma programlarında görmek, söyledikleriyle gündem yarattığını duymak istediğimi de dile getirerek noktalıyorum yazımı’…