Bileğinin hakkıyla Ankara’nın Reisi oldu...
Bir yılda...
Adından en çok bahsedilen belediye başkanı haline geldi...
Hemşehrilerinin mutluluğunu herşeyin üstünde gördü...
Korona Salgını başladığında açtığı...
Bağış ve yardım kampanyalarının banka hesaplarına...
İçişleri Bakanlığı bloke koydurunca...
Hiç yüksünmedi...
Şikayet bile etmedi...
Sadece...
“Hastalığı değil, iyiliği bulaştıralım” notu ile bir çağrı yaptı...
Ardından...
Görülmemiş (...eskiden vardı ama bilenler bile ayıp olur filan diyerek kulak arkası yapardı...) bir kampanya için hali-vakti yerinde Ankaralılar’a seslendi:
“Kimseyi incitmeyecek ve engel çıkarılmayacak güzel bir teklifim var... Ya tek başınıza ya da bir kaç kişi bir araya gelin ve mahallenizdeki ya da komşu mahallede yaşayan; bakkala, kasaba ve manava borcu olanların veresiye yazdırılmış borçları ödeyin, hesaplarını kapatın...”
**
Bu çağrı nasıl karşılık buldu?
Süper bir karşılık buldu...
Resmen...
“Veresiye Kapatma” yarışı başladı...
Bu önüne geçilmez bir “dayanışma” ruhuydu...
Yoksula, çaresize el verilirken...
Ne TC numarasına...
Ne de İBAN numarasına ihtiyaç vardı...
Sadece...
Olan, olmayanla paylaşacaktı...
Milletçe o emsalsiz dayanışma ruhumuz...
Bir “işaret” ile...
Yeniden can buluyordu...
Netekim...
Ankara’nın bakkallarından...
Her gün sosyal medyaya...
Özenle vitrine yapıştırılmış...
“Bu veresiye defterinin 10 sayfası bir hayırsever tarafından kapatılmıştır” notlarının fotoğrafları yağmaya başladı...
Adeta bir “işaret” beklercesine...
**
Peki, İzmir’de durum ne?
**
Pek “parlak” değil...
Bunu kim diyor?
İzmir Bakkallar ve Bayiler Odası Başkanı Emin Bağcı...
**
Emin Başkan, hatırı sayılır bir esnaf lideridir...
12 yıldır...
Oda’ya kayıtlı 4 bin 300 bakkalın reisidir...
Aslında kimya mühendisi...
Kıbrıs Barış Harekatı gazilerinden...
İzmir Rafinerisi’nde iki yol çalışmış...
Sarmamış mühendislik...
Rotayı, babasının Tepecik’teki (Yenişehir) bakkal dükkanına çevirmiş...
O gün bu gündür İzmir’in “Bakkal Amca”sı...
Şimdi hem İzmir Esnaf Birliği’nde Yönetim Kurulu Üyesi...
Hem de...
Türkiye Bakkallar ve Bayiler Federasyonu Başkanvekili...
Bakkalların Reisi’ne sorarsanız...
Korona’dan en az zararlı çıkan bakkal esnafı...
Çünkü salgınla kimler kepenk indirmedi ki!
Berberler... Kuaförler... Lokantalar... Kanntinler... Sandviç büfeleri... Kahveler... Çay ocakları... AVM’ler... Pastaneler...
Hangi esnaf izinli?
Bakkallar, manavlar...
Mahallenin bakkal amcası...
Şu sırada...
Eski güzel günlerine dönmek için deli gibi çalışıyor...
Telefonla sipariş alıyor...
Eskiden olduğu gibi...
Balkondan sepet sallandıran mahallelisini ikiletmiyor!
**
Bakkal Amca’nın işleri az da olsa kıpırdıyor ama...
Bu kez Korona yüzünden işini kaybedenlerin...
Ya da zorunlu izne çıkanların...
Veresiye Defteri’ndeki borçları kabarıyor?
Bu tablodan bakkal da sıkıntılı...
Dar gelirli ve işini kaybeden de...
O zaman ne yapmalı?
Şunu yapmalı...
**
Ankara’nın Reisi Mansur Yavaş’ın...
Hali-vakti yerinde başkentlilere tavsiye ettiği...
“Mümkünse bakkallardaki veresiye sayfalarını kapatın!” formülü...
İzmir’de de hayata geçmeli...
**
Aslında...
“Zimem Defteri” yani, veresiye borcu silme işi çok eski...
Yoksulun onurunu zedelemeden yardım etmek isteyenlerin başardığı bir yöntem...
O zaman İzmirli hayırsever ne yapacak?
Mümkünse yaşadığı semtin uzağında herhangi bir bakkala gidecek...
Veresiye defterini isteyecek...
O defterin herhangi bir sayfasını açacak; borçlu vatandaşın ya bir kısmını ya da (gücü yerindeyse) borcunun tamamını ödeyecek; hesabı kapatacak... Huzurla evine dönecek...
Böylece...
Yardım eden yoksulu...
Yoksul da yardım edeni bilmeyecek...
**
Bitiriyoruz...
Bayram öncesi Diyanet açıkladı...
2020 fitresi 27 TL.
Eski adı, “Sadaka-i Fıtır”...
Ayrıca, “Zekat” var...
Hali-vakti yerinde olanlar için...
Üstelik, İslam’ın beş şartından biri...
Kimbilir, diyorum...
Ankara bakkallarında başlayan...
“Veresiye Defteri”mi kapatma güzelliği...
İzmir’e neden sıçramasın?
Nokta...
Sonsöz: “İyilik aradın mı, insanda kötülük kalmaz... / Hz. Mevlana...”