GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
21 Haziran 2018 Perşembe

İnce’nin yaptığı, yapamadığı!

Hem iktidarın hem muhalefetin büyük bir anlam yüklediği 24 Haziran geldi çattı. 2001’de günün ihtiyaçlarından doğan ve kuruluşundan bir yıl sonra günün koşullarının iktidara taşıdığı AK Parti ve lideri Erdoğan için 24 Haziran en zorlu sınav…
Kurucu iradenin/ruhun ortadan kalkması kadar 16 yıllık iktidar/metal yorgunluğunu da üzerinde taşıyan AK Parti için 24 Haziran başka bir ilki de ifade ediyor.
Çünkü AK Parti ilk kez savunma yapıyor. Dahası yapmaya çalışıyor.
Bugüne kadar her seçim öncesi başka bir mağduriyet formasıyla çıktığı maçlarda hücum futbolu oynayan bir takım görünümündeydi AK Parti…
Yaşanan ya da yaratılan mağduriyetlere muhalefetin kifayetsizliği de eklenince sonucu belli maçlar izledik son 15 yıl boyunca… Seyir zevkinden yoksun maçlar…

Bugün tablo farklı...
Erdoğan ilk kez kendisinden 16 yılın hesabını soran dişli rakiplerle karşı karşıya…
Hapisteki Demirtaş’tan İyi Partili Akşener’e, Saadet’in lideri Karamollaoğlu’na kadar her bir adayın farklı bir misyonu var. Ama biri diğerlerinin çok önüne geçti. Muharrem İnce…
2014’te Erdoğan’ın dengesini bozan ‘çatıdan düşen’ Ekmeleddin değil ‘saz çalan’ Selehattin’di..
Bu kez sahneye Muharrem İnce çıktı.
Liderlik mücadelesinde CHP’nin ‘profesyonel’ delegesine takılan ama CHP tabanının, seçmeninin gönlündeki genel başkan olarak yaptığımız tüm araştırmalarda son 2-3 yıldır karşımıza çıkan İnce…

Adalet yürüyüşüyle birlikte siyasette doğru hamleler yapmaya başlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun İnce’yi aday yapması tabi ki büyük incelikti.
Fakat Kemal Bey’i bu inceliğe iten sebepler farklıydı. Ve bu sebepler tamamen ayrı bir yazının konusu… Ancak herkes biliyor ki İnce adaylığını lideri Kemal Bey kadar çatı adaya direnen Akşener’e de borçlu.
Her ne sebeple olursa olsun İnce’nin adaylığı öncelikle CHP’nin İyi Parti’ye kaptırdığı zemini geri almasını sağladı.  Belki de Muharrem İnce’nin süreçteki ilk başarısı buydu. Partisinin ana muhalefet konumunu güçlendirdi hatta geri aldı bile denebilir. Şu anda elimizdeki veriler İnce’nin CHP’yi bundan önceki tüm pozisyonlarından daha da yukarıya çektiğini gösteriyor.
Muharrem İnce’nin ikinci başarısı kimileri için kaf dağının üstünde oturan, yenilmez armada görülen hatta doğa üstü güçleri falan olduğuna inanılan Erdoğan’ın büyüsünü bozmaktı. Erdoğan’ın da sıradan bir siyasetçi olduğunu hatta seçim kaybedebileceğini gösterdi. Bunu sadece kendi tabanına değil AK Parti tabanına da gösterdi. Öyle ki bu durum AK Parti cephesinin dilini değiştirdi.
Her seçim öncesi davudi sesiyle meydan okuyan Erdoğan “çoğunluğu sağlayamazsak koalisyona sıcak bakarız” falan demeye başladı. 5-10 yıl önce kurulan “tek başına gelmezsem siyasetini bırakırım” cümlelerinin yerini ‘koalisyon’ ifadeleri aldı.

Peki, İnce kısa sürede bu noktaya nasıl geldi?
Öncelikle Muharrem İnce ile Erdoğan arasındaki bazı benzerlikleri konuşmamız gerekiyor.
İcraatlarını eleştirsek de kabul etmemiz gerekiyor ki Erdoğan siyasette ustalaşmış, sokağın dilini bilen, halkın nabzına göre şerbet verebilen, kutuplaştırıcı olduğu kadar da dengeci bir siyasetçi.
İnce’yi de kısa sürede öne çıkaran üç aşağı beş yukarı benzer özellikleri oldu.
Sokağın dilini konuşmakta Erdoğan’la yarışacak bir yeteneğe sahip…
Esasen aynı sosyal sınıftan geliyorlar. Erdoğan’ı öne çıkaran hitabet yeteneğiyken İnce de Erdoğan’la bu konuda çok rahat boy ölçüşecek bir Allah vergisi yeteneğe sahip…
Erdoğan boydan biraz uzun olabilir. Ama İnce’nin de çok kısa olduğu söylenemez.
Ve hatta iki liderin ses rengi de birbirine çok yakın…

Her ne kadar ortada 6 aday varsa da seçmen ikisinin etrafında toplandı, toplanıyor.
Erdoğan 16 yıllık iktidarını paylaştığı milyonları bulan AK Parti tabanının yanı sıra süreç ittifakı MHP’nin de desteğiyle koltuğunu korumaya çalışıyor.

İnce ise “herkesin cumhurbaşkanı” sloganının etrafında ‘huzur ve adalet’ vaadiyle öne çıkıyor. Saldırdıkça saldırıyor. Ve her geçen gün büyüyor.

Muharrem İnce aday ilan edildiği 4 Mayıs’tan bu yana çok şey başardı.
Herkesin cumhurbaşkanı olacağı, adaletle hükmedeceği, toplumsal barışı sağlayacağı gibi temel sorunsallarda önemli bir kitleyi ikna etti.
Sadece bir konuda istediği noktaya ulaşamadı.
O da ekonomi yönetimi…
Bu konuda hala soru işaretleri var.
Sadece İnce’ye karşı değil Erdoğan’ın da en zayıf tarafı burası.
Vatandaş yeni cumhurbaşkanından ne bekliyor?
Tabi ki tarafsız olsun… Adil olsun. Dürüst olsun.
Ama önce ekonomi… Ekonomiyi düzeltsin, işsizliği azaltsın… Dar gelirlinin sofrasını zenginleştirsin.
Tabi ki ülkenin kanayan o kadar fazla yarası var ki 45-50 günde her konuda ikna edici olmak kolay da değil. Ama İnce ne yapıp yapmalı… Kalan zamanını ekonomiyi nasıl, hangi kaynak ve kadrolarla ne şekilde idare edeceğine dair daha somut daha ikna edici ve herkesin anlayacağı dilden güçlü mesajlar vermeli. Tabi ki AK Parti’nin granitleşmiş tabanından oy almak istiyorsa…

Baştan da söylediğim gibi bu maçın adamı hiç kuşkusuz Muharrem İnce… Ve bu kararlılığını sürdürdüğü sürece kazanacaktır. Bugün değilse yarın… Yarın değilse öbür gün… Ama mutlaka…