GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ender ALDANMAZ
YAZARLAR
24 Ağustos 2024 Cumartesi

İki cephede son durum… Bu tartışma ne zaman biter?

İs kokusu yavaş yavaş kalkarken ölü balık kokusu bu kez kenti sarmış durumda…

Kötü bir Ağustos…

İs ve ölü balık kokusunun birbirine karıştığı bu kentin yönetenleri kentin rotasını belirlemeye çalışıyor.

Daha doğrusu herkes kendi rotasına İzmir’i alet etmeye çalışıyor desek daha doğru olur.

Çünkü düzey oldukça düştü.

Kent siyaseti açısından işler çok da iyi gitmiyor açıkçası…

Siyasetin is tutmuş halini de kentliler olarak solumuş olduk.

“Ne zaman düzeleceğiz/iyileşeceğiz?”

Gerçekten çok zor görünüyor.

*

Artık kent siyasetinin bir halef-selef çatışması var. İzmir’in halefi ve selefi ise Sözcü Gazetesi’ndeki mülakat üzerinden karşı karşıya geldiler.

TUGAY CEPHESİ

Mülakattan çıkardığım sonuç İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay açısından şu; Sorulan sorular konusunda manipüle olabileceği hissiyatı insanda oluşuyor. Çünkü sayın Tugay’ın kentle ilgili anlattığı projelerin mülakatta eridiği görülüyor. Kendisinin seçim kampanyası döneminden bu yana Tunç Soyer’e öfkeli olduğu ve öfkesinin de dineceği pek benzemiyor. Çünkü kampanya döneminde destek görmediğini ve iletişim kuramadığını söylüyor. Kampanya sonrasında da Soyer cephesinden gelen eleştirilerden de oldukça etkilendiği görülüyor.

Tugay’ın “İşi gücü bırakıp bizi eleştirmesin” sözü aslında eksik kalıyor. Çünkü, Soyer, gerek yerel gerekse de genel siyaset açısından iddiasını bırakmış değil. Kemal Kılıçdaroğlu ile bir söz birliği içerisinde ve bu durumun bir yol arkadaşlığına gittiği görülüyor. Büyükşehir’in her adımını da tek tek inceliyor. Kendi döneminde yürütülen bazı projelerin durdurulmasından hoşnut olmadığını açık açık da söyleyerek Tugay’ı bir tartışmanın içerisine çekmek istedi ve başarılı da oldu. Tugay’ın sözünün aksine Tunç Soyer’in tam da işi gücü bu aslında… Kendi iddiasını sürdürebilmek için Tugay’ın zayıf noktalarını görüyor, dokunuyor ve çekiliyor. Böylelikle Tugay dönemi ile ilgili bir tartışma iklimi oluşuyor.

Tugay’ın kent muhalefeti ile başa çıkabileceğini düşünüyorum. Çünkü yanlış strateji yürüten, sosyal medyada laf ebeliği dışında bir şey yapmayan ve etki alanı yaratamayan bir muhalefet var. Ancak Tunç Soyer’in kendisini bir hayli zorlayacağını düşünüyorum. Bundan 3 hafta önce “Soyer’in dönüşü” yazımda Tugay’ın performansının Soyer’in pozisyonunu doğrudan etkileyeceğini belirtmiştim. Yeniden söylüyorum;  Cemil Bey, göstereceği performans ile Soyer’i unutturabilir, arattırabilir. Eğer ki arattırırsa dönemin sonunda Soyer, parti içi denklemler de istediği minvalde oluşursa kendisini kentte yeniden iddialı hale getirebilir. İmamoğlu ile Özel arasında anlaşmazlığın giderilemediği, Kılıçdaroğlu’nun parti içinde halen bir etkisinin olduğu evrede oluşacak bir İmamoğlu-Kılıçdaroğlu ittifakında Soyer’e bir rol düşme ihtimali bulunuyor.

SOYER CEPHESİ

Tunç Bey kendisini parti içi tartışmalarla ön planda tutuyor. Bu bir yönüyle kendisine avantaj sağlayabilir. Çünkü parti içi tartışmaların her zaman bir reytingi vardır. Tunç Bey, şu an görünürlük derdinde… Ve fena da bir reyting almadığı söylenebilinir. Son 2 hafta içerisinde Kılıçdaroğlu ile yapılan görüşme, genel başkanlık iddiaları, Hacıbektaş Veli etkinliğinde Kemal Bey ile verilen fotoğraf karelerini düşünürsek Özgür Özel’in kendisini adeta sildiği ortamda iyi bir performans koyduğu yorumlanabilinir. Kılıçdaroğlu kendisini gösterdikçe o da kendisini gösterme fırsatı buluyor. Bir nevi kazan-kazan durumu… Bu işin kendisi açısından pozitif tarafı…

Negatif tarafı ise şu; Tunç Bey’in son 8 aydır sürekli parti içi tartışmalarla anılması… Tunç Bey’in kariyerini parti içi tartışmalarla mı yoksa siyasal-toplumsal alanda bir muhalefet örgütlemek üzerine şekillendirip şekillendirmeyeceği netleşmemiş görünüyor. Yoksulluğun derinleştiği, tarımın adeta çöktüğü, çiftçi eylemlerinin patlak verdiği, yönetenlerin eskisi gibi yönetemediği, yöneltilenlerin de eskisi gibi yönetilmek istemediği bir atmosferde muhalefetin bir rüzgar yaratamadığı da görülüyor. Günün somut siyasal görevi, emekçilerin feryadını siyasal hedefe, yani iktidar hedefine kanalize edilmesidir. Tunç Bey’in yelkenlerini bu rüzgarla doldurmak yada doldurmamak arasından bir tercih yapması gerekiyor.

Peki bu tartışma ne zaman biter?

İki taraf da oldukça formda… Bence kim güçten düşerse o zaman biter.